Güneş en tepede olmasına rağmen garip bir ortam vardı. Pearl, son bir günde yaşadığı şeyleri düşününce yeniden titredi. Bir Olympos Tanrıçasının kızı olduğunu öğrenmişti ve bu Tanrıçanın Amphitrite olduğunu kim bilebilirdi ki...
Gerçekten suya bütün her şeyiyle bağlıydı ve bunu biliyordu. Bir su Tanrıçasının kızı olduğunu öğrenmek asıl onda şoku yaratan olmamıştı. Uzun zamandır annesi bildiği canından çok sevebildiği insanın aslında annesi olmadığını öğrenmişti. Annesinin başka biriyle evlenmesine rağmen onu bırakmadığı sanıyordu. Oysa ortada çok daha farklı bir durum vardı.Evlatlık alınmıştı. Bir gün denizin kıyısında bir sepet içinde bulmuştu onu annesi bildiği kadın...Daha sonra Mathew ile evlenmişti ve onu üvey babası olarak benimsemişti; ama annesinin-artık olmayan- ona bundan hiç bahsetmemesi sinirlerine dokunuyordu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
Melez Kampı ayaklarının altında duruyordu. Yanında Lucas, ona yardım etmeye çalışıyordu. Çevresini tanıtmaya, burada olanları öğretmeye çalışıyordu; ama o şu anda mutlu değildi. Dikkatini de Lucas'a veremiyordu. Lucas'ın ayağındaki keçi toynaklarına da alışamamıştı bir türlü her şey üzerine üzerine geliyordu. Annesiyle karşılaştığı an, onun göz yaşlarına kapılıp "Sen benim kızımsın." Diye ağlaması hala gözlerinin önünden gitmiyordu; ama orada kalamazdı. Ona sarılıp, "Kimse umrumda değil benim tek ailem sensin."Diyememişti. Bunlardan kurtulmak için kafasını iki yana salladı. Sarı saçları da beraberinde sallanırken, o tatlı parfümünün kokusu çevreye yayılmıştı. Lucas'la beraber kampın içine doğru girerken çevresine bakınmaya başladı. Etrafta bir sürü insanlar vardı. Kimisi dövüşüyor, kimisi spor yapıyor kimisi dinleniyordu. Herkes bir iş yapıyordu. Nefes kesici güzellikte manzaralar vardı. Çevresine gerçekten dikkatle bakınca nefesini tutmak zorunda kaldı. Yoksa yüksek sesle bir inilti çıkarabilirdi. Gerçekten tek kelimeyle şu kap denilen yer müthişti.
Lucas, onu kolundan çekiştirmeye devam ediyordu ve birden kulübelerin önüne geldiler. Kulübeler, çok güzeldi. Bir sürü kulübe yan yana dizilmişti. Her birinin görünüşü ve renkleri ayrıydı. Belli bir süre gittikten sonra Lucas onu bir kulübenin önünde durdurdu. Pearl, şaşkın ve çekingen gözlerle kulübeye ve Lucas'a baktı. Lucas elini uzattı ve kulübeye girmesini gösteren bir referansta bulundu.
Pearl, yavaş ve ürkek adımlarla masmavi kulübeye kulübeye doğru yaklaştı. Bir an için gözlerini sıkıca kapayıp tüm gücüyle nefes aldıktan sonra, kapıyı yavaşça ittirdi beyaz kapı, yavaş ve garip bir sesle açılırken Pearl neredeyse kalbinin atmaktan uçacağını hissediyordu.