Aria Mcgowen

Heyecan yüzünden tırsarak yavaş yavaş dersliklere yürüyordum.Ben genelde çok resim çizdiğim için ve başkalarının malzemelerini kullanmayı sevmediğimden kendi resim malzemelerimi yanıma almıştım.İçeri girdiğimde kulübeme ilk girdiğimdeki gibi ağzım bir karış açık kaldı.Zaten benim sevdiğim iki çeşit dekorasyon vardır.Biri benim kulübeninki gibi, diğeride burası gibi.Ama malzemeleri görünce kendimi ezik gibi hissettim.Her türlü malzeme vardı, oysaki benim yanımda yarım şişe çini mürekep, bir defter ve bir kalem vardı.Malzemelerin ihtişamından kurtuluncada öğretmen gelene kadar resim çizeyim dedim.Camlardan dışarı baktım ve bakakaldığım bir manzara buldum.Anlatamayacağım kadar güzeldi ve iki saat manzarayı izledikten sonra kalemimi çıkarıp çizmeye başladım.O andan sonra kendimi o kadar kaptırdım ki artık zaman mekan kavramını tam anlamıyla yitirmek üzereydim.

Önüme beton parçasını ve bir gümüş uçlu kalem getirdiğinde ne yapacağımı az çok anlamıştım.Gümüş uçlu kalemi göstererek 'Bununla betonu şekillendireceksin.Ne yapmak istiyorsun?' dediğinde biraz düşündüm.Cidden ne yapmak istiyordum?Tek bildiğim yapabileceğimin en iyisini yapmak istediğimdi, başkasının değil kendimin yapabileceğimin en iyisini istiyordum.Konu sanat olunca başkaları ile değil kendimle yarışırım.Birden aklıma geldi.Doğaçlama yapacaktım.Gümüş uçlu kalemi elime alıp beton parçasını şekillendirmeye başladım.Güzel bir şeye benzemeye başlamıştı.Ara ara Lara'nında yardımı ile heykelim oluşmaya başladı.Yarısında fark ettim ki bir pegasus heykelciği yapıyordum.Ama sanki bu pegasusta tanıdık birşey vardı.Görüntüsü, verdiği his, sonra fark ettim.Yaptığım benim pegasusum Gecenin Kanatları'nın bir heykelciğiydi ve bir acemiye göre bayağı güzel yapmıştım.