Tiffany Trully

Uzun zamandır kendi kendime silahlar yapmak istiyordum. Ne yalan söyleyeyim Hephaistos çocuklarına özeniyordum. Onlar kendi silahlarını kendileri yapıyorlardı ve üstüne üstlük çok güzel oluyordu. Hem de çok kısa zaman içinde bunu başarıyorlardı. Tabii sadece silahla da kalmıyorlardı. Bir sürü şey yapabiliyorlardı. Of, bende onlar gibi yetenekli olmak istiyordum. Bunun için dersliklerin yolunu tuttum. Ders almam gerekiyordu. Yoksa bu işi asla beceremezdim. Kısa bir süre sonra dersliklere vardım ve doğruca Silah ve Zırh Yapımı Sınıfı'na gittim. İçeri girdiğimde kimse yoktu. Bir yere oturdum ve eğitmenim olacak kişiyi beklemeye başladım. Tabii bu sırada sınıfı incelemeye başaldım. Burada bir sürü alet vardı. Çoğunun ismini bilmiyordum bile. Bunlarla ne yapılabileceğini merak ettim. Eminim ki çok zor şeyler yapılırdı. En azından öyle görünüyordu. Ben bunları düşünürken kapı açıldı. Kapıya hızlıca baktığımda eğitmenimi gördüm.

Eğitmenim Ed'di. Buna sevinsem mi üzelsem mi bilemiyordum. Ed benim bir zamanlar kankamdı ama anlaşılan o geçmişte kalmıştı. Bana eskisi gibi davranmıyordu. Neyin değiştiğini bir türlü anlayamıyordum. Artık anlmakta istemiyordum. Bu konuyu düşünmek artık mantıksızdı. Dersimi alacağım ve gideceğim. Bu kadar basit. Ed'in bana davrandığı aynı soğuklukla "Silah yapmak istiyorum." dedim. Ed bana baktı ve başını salladı. Bu evet oluyordu herhalde. Bir süre sessizlik olduktan sonra "Başlayalım o zaman." dedi. Çok yorgun görünüyordu. Bıraksam burada uyuyabilirdi. Ancak şu an eğitmen olarak bana ders vermesi gerekiyordu. Ed bana oturacak bir yer gösterdi. Hiçbir şey söylemeden gidip oturdum. Burada bir sürü alet vardı. Sanırım bunları birazdan kullanacaktık. Ed yanıma geldi ve dersi anlatmaya başladı.

Bende kardeşlerim gibi eğitmen olmak istiyordum. Silah ve zırh yapımında oldukça iyiydim. Dolayısıyla ders verebilirdim. Bunu düşünerek kulübemden çıktım ve büyük eve doğru yürüdüm. Ora geldiğimde Kheiron'un ofisine gittim ve ona bu isteğimi belirttim. Kheiron sevinmişe benziyordu ki öyleydi de. Bana "Kabul edildi. Sen artık Yardımcı Silah ve Zırh Yapımı Eğitmenisin." dedi. ,Kabul edilmesinden dolayı çok mutlu olmuştum. Gülümseyerek "Teşekkür ederim Kheiron." dedim. Kheiron "Elena hemen derslere başlasan iyi olur. Bu arada bana Alex'i ve Eduard'ı çağırır mısın?" dedi. Neden kardeşlerimi istediğini merak etmiştim ama bunu sormamaya karar verdim. "Tabii Kheiron." dedim ve odadan çıktım. Hiç vakit kaybetmeden doğruca dersliğe gittim. Yeni sınıfıma girdiğimde Ed'in Tiff'e ders verdiğini gördüm. Hemen yanlarına gittim ve "Ed Kheiron seni çağırıyor." dedim. Ed bana soru soran gözlerle baktı. "Nedenini bilmiyoruz. İstersen derse ben devam edeyim, artık bende eğitmenim." dedim. Ed beni tebrik ettikten sonra sınıftan çıktı.

Ed'e oturup dersimize başlamıştık. Bana birkaç alet vermişti. Bunlarla ne yapacağımızı hiç anlamamıştım. Ed bana anlatmaya başladı. Her söylediğini kafama yazamaya çalışıyordum. Hiçbir şeyi unutmamalıydım. Bir süre sonra kapı hızlıca açıldı. O tarafa doğru baktığımda Elen'i gördüm. Onu gördüğüme şaşırmıştım. Yanımıza geldi ve "Ed Kheiron seni çağırıyor." dedi. Kheiron önemli bir şey olmadığı sürece kimseyi çağırmazdı. Ed'i niye çağırdığını merak etmiştim. Sadece ben değil Ed de merak etmişti. Elen bunu fark edip "Nedenini bilmiyoruz. İstersen derse ben devam edeyim, artık bende eğitmenim." dedi. Elen'in benim öğretmenim olmasını çok isterdim. Onunla iyi arkadaştık ve eğitmen olmasına çok sevinmiştim. Ed kabul etti ve sınıftan çıktı. Elen'le yalnız kalmıştık. "Eğitmen olduğuna sevindim." dedim.

Ed sınıftan çıktıktan sonra Tiff "Eğitmen olduğuna sevindim." dedi. "Bende." diyerek ona destek verdim. İkimizde güldükten sonra "Nerde kalmıştınız?" diye sordum. Tiff masanın üzerinde duran aletleri gösterdi ve "Ed bana bunların ne olduğunu anlattı ama ben anlamadım." dedi. Güldüm ve "Sen boşver sadece ne işe yaradıklarını öğren. Bunu da şimdi öğreneceksin." dedim. Sonra Tiff bana silah yapmak istediğini söyledi. İyi bir seçim yaptığını söyledikten sonra ona ilahi bronzu gösterdim. Bu şimdilik akışkan bir maddeydi. Bunu katı hala getirmek için ateşe gerek vardı. Tiff'e döndüm ve "İlahi bronzu ateşe atacağız ve katılaştığında ateşten çıkaracağız." dedim.

Elen bana ilahi bronzu ateşte katılaştırmamız gerektiğini söyledi. İlahi bronzu hiç akışkan bir madde olarak görmemiştim. Değişik bir şeydi. Elen bana eldiven gibi koruyucu şeyler verdi. Onları taktıktan sonra beraber ilahi bronzu ocağın içindeki ateşe attık. Ateşin derecesi çok yüksekti. Hemen katılaşacağını zannediyordum ama on dakika geçmişti ve hala bir fark görmemiştim. Elen'e "Ne zaman katılaşacak?" diye sordum. Elen güldü ve "Biraz zaman alır. Sabırlı ol." dedi. Haklı olduğunu bildiğim için tamam demekle yetindi. Dikkatle ateşi ve ilahi bronzu izliyordum. Ocağın üzerinde dumanlar çıkması biraz beni kötü etkilemişti ama yine de iyiydim. Sadece öksürüyordum. Elen buna çok alışık olmalı ki hiç etkilenmemişti ve işini profesyonelce yapıyordu.Acaba bende onun gibi olabilecek miydim?

İlahi bronzun katılaşmasını bekliyorduk. Tiff bundan çok sıkılmıştı. Aynı zamanda çıkan dumandan kötü olmuştu. Sürekli öksürüyordu. Ona iyi misin diye sorduğumda iyiyim cevabını verdi ve derse devam etmemizi istedi. Bende mecbur derse devam ettim. İlahi bronzun katılaşması zaman alıyordu. on beş - yirmi dakika bekledikten sonra yeterince katılaştı ve onu ateşten aldık. Sonrada bu katı maddeyi suyun içine koydum. Biraz soğuması gerekiyordu. Yoksa her yeri yakardı. Tiff iyice sabırsızlanmıştı ama yine de çıt çıkarmadan beni izliyordu. İlahi bronzun soğumasını beklerken ona sonraki aşamaları anlatmaya başladım. "İlahi bronz soğuyunca ona şekil vereceğiz ve bir kılıç şeklini alacak. Sonra da süslemeler yapacağız." dedim.

Sonunda ilahi bronz katılaşmıştı. Onu ateşten alıp soğumasını beklemeye başladık. Bu sırada da Elen bana ne kullanacağımızı ve nasıl yapacağımızı anlatmaya başladı. Onu can kulağıyla dinliyordum. Hiçbir şeyi kaçırmam gerekiyordu. Bir süre geçtikten sonra Elen ilahi bronzun soğuduğuna kanaat geirdi. Artık şekil verebilirdik. Elime kesici bir alet aldım ve kılıç şeklini vermeye başladım. Daha önce sanat dersi aldığımdan bu işi iyi biliyordum. Bir süre sonra kılıca benzedi ama keskin değildi. Kılıcı keskinleştirmek için Elen bana başka bir alet verdi. Onu nasıl kullanacağımı söyledikten sonra yapmaya başladım. Yeterince keskin olduktan sonra sıra kabzasını yerleştirmek vardı. Hemen bir kabza yaptım ve kılıca yerleştirdim.

Tiff bayağı hızlı yapıyordu. Hemen kabzasını yerlştirmişti. Tabii bunda biraz benimde yardımım vardı. Kılıcın kabzasıda yerleştiğine göre geriye bir tek süsleme işi kalmıştı. Tiff'e gülümsedim ve "Şimdi yaratıcılığını kullan ve istediğin şekilde kılıcını süsle." dedim. Ardında süsleme için birkaç alet çıkardım. Tiffiki saniye kadar düşündükten sonra bir aleti aldı ve süsleme işine başta. İlk çizdiği şeylereden hiçbir şey anlamamıştım ama sonra güneş motivleri çizdiğini anladım. E, ne de olsa o bir Apollon'un kızıydı. Tiff on dakika içinde bütün süslemeyi bitirdi. Gerçekten çok güzel olmuştu. Bunu Tiff'e de söyledim. Bütün aşamalrı bitirmiştik. Artık Tiff bir kılıç yapabilmişti. Mezun etmenin sırası ggeldi. "Tiff, seni birinci seviyeden mezun ediyorum." dedim. Artık dersimiz bitmişti.

Ders Bitti!