Bütün günün yorgunluğunu atmak ancak bir kamp gezisiyle sona erebiliyordu.Malesef,kampın her yerini yeternice ezberlediğimden aynı yerleri terkar görmek pek iyi gelmesede ara sıra birileriyle karşılaşmak iyi oluyordu.Şimdiki gibi.Kardeşim Mark'ın -aynı zamanda tiff'in kardeşi- orda dalgın bir şekilde suyu seyrettiğini gördüm.Yanına gittim.Ve aslında korkutmaya niyetli olmasam da "Merhaba" dedim.Aniden yerinden sıçradı ve kendini plajın sularına attı.Gülmemek için dişlerimi dudaklarıma geçirdim.Mark söylenerek sudan çıktı ve plajın kumlarına oturduk.Bir süre konuşmadan suları izlemeyi başladık.Aslında,plajı izledikçe küçükken annemlerin Sat ve beni götürdüğü sahiller aklıma geliyordu.Gerçekten hayatımda geçirdiğim en mutlu anılardı.Canavar yoktu,okum yoktu ve babamın insan olduğunu sanıyordum.Ama burdada ailem vardı değil mi?Hayatımda düşünemediğim kadar çok kardeşim olmuştu.Aslında bu duygu harika da denilebilirdi.İçimi çektim ve Mark'a döndüm.Hala dalgın dalgın suya bakıordu.Acba ne düşünüyordu?Omzumu silktim ve Mark'ı dürttüm. "Amfi tiyatro'ya gitmeye ne dersin?" dedim.Aramızdaki sessizliği bozmak için. "Neden olmasın?" dedi ve ikimizde aynı anda ayapa kalktık.Hızlı adımlarla amfitiyatroya ilerlemeye başladık.Amfi tiyatroya vardığımda gördüğm her hangi bir yere oturdum ve Mark'a sordum. "Ne yapmak istersin?"