Kitap okumak benim için bir tutkuydu. Belki yaşıtlarım gibi okuyamıyordum. Onların okuduğu kitapları da okuyamıyordum. Sanırım söylemeyi unuttum. Ben disleksi hastasıyım. Diğer çocuklar gibi değilim. Bazen bu yüzden gerçekten çok üzülüyorum...
Yine normal günlerden biriydi. Kütüphanede dolaşıyordum. Bir kapı gıcırtısı duydum. Arkama baktığımda İngilizce öğretmenim Bay Bones karşımda duruyordu. Nedense bu adam hep benimle ilgileniyordu. Bazen bana acıdığını düşünüyordum. Bazen de beni rahatsız ediyordu. Ne diye gelmişti ki kütüphaneye! Aniden:
''Merhaba Öğretmenim'' dedim.
Bana karşılık vermedi. O kadar kötü bakıyordu ki o an oradan kaçmak istedim. Ama gidemiyordum. Bir güç beni oraya bağlamıştı sanki. Bay Bones'un yüzü değişmişti. Çok çok korkutucu olmaya başladı. Korkuyordum! Uzun süredir rüyalarıma giren, bana uyku uyutmayan o canavara benziyordu. Birden koşmaya başladım. Ne yaptığımı bilemiyordum belki ama bildiğim tek şey hemen buradan çıkmam gerektiğiydi. Koşa koşa eve gittim. Kapıyı annem açtı. Bu halim annemi telaşlandırmıştı. Ne olduğunu sordu. Bir şey söyleyemedim. Şaşkınlıktan konuşamıyordum. Doğruca odama gittim. Babam gelene kadar da çıkmadım odamdan. Her kapı sesi duyduğumda kapının aralığından bakıyordum. Sonunda babam geldi. Olanları ona anlatmak için sabırsızlanıyordum. Odadan çıktım ve:
''Baba!'' diye bağırdım.
Babam ''Hayret'' içerisinde baktı ve ''Ne var ?'' anlamında kafa salladı.
Ağlamaklı bir sesle:
''Anlatacaklarım var.'' dedim.
Babam da:
''Yemekten sonra konuşuruz, benim de sana söylemem gerekenler var.'' dedi.
Odama geri döndüm. Babama n'oluyordu böyle ? Nasıl bu kadar umursamaz davranıyordu? Kendimi bir an ruh gibi hissettim. Hiç bir amacı olmayan bir ruh. Nihayet yemek zamanı gelmişti. Masaya oturdum.
Babam direk söze geçti:
''Kızım!'' dedi.
Ama lafın gerisi gelmiyordu. Saniyeler dakikalar gibi uzuyordu.
Sonunda babam:
''Lenobia senin annen değil!'' dedi.
''Neee!'' diye bağırdım.
Ağlamak, bağırmak, kendimi yerden yere vurmak istiyordum. Nasıl olurdu ? Yıllardır anne bildiğim kadın, nasıl benim annem olmazdı.
''Hayır hayır, yalan söylüyorsun!'' dedim.
Babam da:
''Hayır kızım, yalan söylemiyorum. Gerçekler bunlar. Sana bunları söylemek için sanırım çok geç kaldık. Ama sen Lenobia'yı çok seviyordun.'' dedi.
''Evet, onu annem sandığım zamanlar seviyordum ama artık değil. Lütfen, bana annemin kim olduğunu söyleyin.'' dedim titrek bir sesle.
Babam karşılık verdi:
''Sen bir tanrıçanın kızısın. Senin annen çok güzel bir kadın. O bir melek.''
Aniden:
''Onu görmek istiyorum.'' dedim.
Babam:
''Bu şu an için mümkün değil kızım. Ama eminim ki o seni şu an görüyordur.'' dedi.
Çok kötü bir haldeydim. Odama girdim yatağıma uzandım. Uzun süre yıldızlara baktım ve yarın başıma geleceklerden habersiz derin bir uykuya daldım.