İçinde annemin ve benim olduğumuz çerçeveye bakıyordum özlemle. Ona çok hasret kaldığımı hissettmiştim birden. Tamam, kulübedeki kardeşlerim bana çok iyi davranıyorlardı ama hiçbir şey annemin yanında hissettiğim huzur ve güvenlik duygusunun yerini tutamazdı. Ben bu düşüncelere dalıp gitmişken birden kapının hafifçe çalındığını duydum. Çerçeveyi özenle yerine bırakıp odamdan çıktım ve kapıyı açtım. Karşımda sarışın bir kız duruyordu. Oldukça güzel görünüyordu. Tahminimce bir Afrodit kızıydı. "Selam!" dedi kız neşe dolu bir sesle. Ben de ona "Selam." diye karşılık verdim. Ardından kız kendini tanıtmaya başladı. "Ben Claire, Afrodit kızıyım. Sanırım sen bu kampta yenisin." dedi. Gülümseyerek başımı salladım ve "Evet, yeni sayılırım. Ben de April." dedim. "Öyleyse tanışmamız ve biraz eğlenmemiz için sana bir teklifim var." dedi. Merakla, "Nedir o?" diye sordum Claire'e. Claire ise tek kaşını kaldırarak "Bay D.'nin çilek tarlalarına gitmeye ne dersin?" diye sordu. Şaşırmıştım, daha makul bir teklif bekliyordum açıkçası. "Ama oraya girmek yasak değil miydi?" diye sordum. Claire hafif sinsi bir gülümsemeyle "Biz de onun için gidiyoruz ya. Yasaklar, çiğnenmek içindir!" dedi. Bir süre bekleyip cevap vermediğimi gören Claire "Eee April, geliyor musun gelmiyor musun?" diye sordu sabırsızlıkla. Bunun üzerine ben de hemen kararımı verdim. Bay D.'nin tarlalarına küçük(!) bir gezinin kimseye zararı dokunmazdı herhalde. "Geliyorum Claire. Bir saniye, hemen dönerim." dedim ve yanıma ceketim ile birlikte küçük bir çanta aldım. Böylece birlikte kulübeden çıktık. Bir süre yürüdükten sonra Claire tarlalara yaklaştığımızı haber verip "Çok eğlenceli bir gün olacak." dedi neşeyle. Gülümseyerek "Bence de." dedim. 'Tabi yakalanmazsak...' diye ekledim içimden.