Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Tanışma

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Robert Harris
Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Hades'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Robert Harris


Mesaj Sayısı : 1602
Kayıt tarihi : 16/08/10

Tanışma      Empty
MesajKonu: Tanışma    Tanışma      Icon_minitimePtsi Şub. 28, 2011 6:44 am

1- Tanrı/Tanrıça ebeveyninle ilk karşılaşmanızın rpsini yaz.
Mekan: Olimpos Konseyi
Katılacaklar: Sadece sen.
>Hades 12 Olimpos tanrısından olmadığı için, rp'yi onun sarayında yazıyorum.




16 Ocak 2005, Robert 13 yaşında.

Karşıma çıkmış olan korkunç canavarın ve onu öldürmüş olmamın şokunu atlatamadan beni benim gibileri topladıkları bir kampa götürmüşlerdi. Her zaman tuhaf, annemin deyimiyle 'özel' bir çocuk olduğumu biliyordum ama, yaptığım şeyin bir tür olağanüstülük olduğunu ilk olarak geçen gün fark etmiştim. Melez Kampı, benim yaşlarımda çocuklarla doluydu ama ben, onlar gibi olmadığımı biliyordum. Sinirlendiğim zaman gözlerim kızarırdı ve bu özelliğe kendimden başka kimsede rastlamamıştım. Gürültüden başımı ağrıtan Hermes kulübesinde daha fazla kalmaya tahammül edemeyecektim. Kendimi kamp meydanına attım ve orada hala beni sahiplenmemiş olduğundan babama yakardım. "Kimsin sen? Neden beni istemiyorsun?" sorularını defalarca tekrar edip durdum. Tam umudumu yitirip Hermes kulübesine geri dönme kararı aldığım anda, etrafımda gri bir toz bulutu belirdi. Bir çeşit girdabın etkisine girmiş gibi hissediyordum. Ondan kaçmaya çalışmış olsam da, bunu başaramadım. Göz kapaklarımın ağırlaşmaya başladığını hissettim ve beni parçaladığını hissettiğim sise teslim oldum...

Gözlerimi açtığımda etrafından alev şeritleri geçen, geniş bir odada olduğumu fark ettim. İlk aklıma gelen şey, ölerek cehenneme gelmiş olduğumdu. Sonra, yarım yamalak mitoloji bilgilerimi hatırlayarak, "Ölüler Diyarı mı? Acaba Ceza tarlalarından daha iyi bir yer kapabilecek miyim?" diye sordum kendi kendime. İçeride yalnız olduğumu düşündüğüm için bu soruya bir cevap beklemiyordum ama boğuk bir adam sesi, "Ben senin için sarayımda Ölüler Tanrısı'na yakışır bir oda düşünmüştüm." diye yanıtladı beni. Ayağa kalkıp görkemli tahtında oturan, siyah kıvırcık saçlı adamı görünce korkudan kalbimin sıkıştığını hissettim. Adam, insan kemiklerinden oluşan tahtında, ölümün beden bulmuş hali gibi oturuyordu, gözleri, dipsiz lav çukurlarını andırıyordu. Kurduğu cümlenin ne anlama gelmiş olduğunu kavramak yaklaşık bir dakikamı aldı. Vücudumdaki tüm kanın çekildiğini hissedebiliyordum. Korkuyla, "Be-benim babam sen misin?" diye sordum. Adam benim olduğum yere iyice sinmeme neden olarak tahtından kalktı ve sorumu basit bir "Evet." cevabı ile yanıtladı. Sonra, daha önce odada olduğunu fark etmediğim altın sarısı saçlı güzel kadına döndü ve "Sen onun odasının hazırlanmasıyla ilgilenirsin." dedi. Ardından, simsiyah bir toz bulutuna dönüşerek yok oldu. Karşımda duran kadını bir süre korkuyla süzdüm. Çok güzeldi ama o adamın yanında olduğuna göre, büyük ihtimalle bir o kadar da tehlikeliydi. Bana bakışları babam olduğunu söyleyen kişi gibi alev saçmıyor olsa da, dostça sayılmazdı. O tanrılarla ilgili zırvalıkları tekrar aklımdan geçirdikten sonra beceriksizce "Persephone. Bahar ve Yer Altı Tanrıçası." dedim. Bunu neden söylediğimi bilmiyordum ama sanırım amacım, kadına onun kim olduğunu bildiğimi göstermekti. O korkunç adamın babam olduğu gerçeğiyle daha sonra yüzleşebilirdim, şimdi Bahar Tanrıçası'nın üvey oğlu olduğumu kabullenmek bana daha kolay görünmüştü.

Persephone suratına yerleşen hafif tebessüm eşliğinde "Doğru bildin. Senin için kolay olmadığını biliyorum ama yeni hayatına en kısa sürede alışıp, yeraltına adapte olmalısın." dedi. Ona endişeli bir şekilde bakarak "Yani artık annemi veya güneşi hiç göremeyecek miyim?" diye sordum. Persephone'nin suratına daha geniş bir gülümseme yayıldı. Gözlerinde şefkat parıltıları seçmiştim. "Melez Kampı'nda siz Hades çocuklarının kalabileceği bir kulübe yok. Baban Olimpos tanrıları tarafından pek sevilmez. Burada onunla yaşayacaksın. Dilediğin zaman yeryüzüne gitmekte de serbest olacaksın." dedi.

O zamanlar, birkaç ay boyunca yeraltında kaldıktan sonra New York'a, annemin yanına geri döneceğimi ve 16 yaşına geldiğimde temelli kalmak üzere Melez Kampı'na giderek, orada hayatımın aşkıyla tanışacağımı bilmiyordum. İleride geleceğimin nasıl şekilleneceğinden habersiz bir şekilde, kasvetli Yeraltı Sarayı'ndaki odamın yolunu tutmuştum. Birkaç yıl sonra tanışacağım kardeşim Stella ile bu koridorlarda kavgalar edeceğim, yürürken aklımın ucundan bile geçmemişti. Kim olduğumu öğrenmemin üzerinden geçen altı yıllık süreçte değişmeyen tek bir şey vardı. Suratımda pis bir gülümsemeyle, "O zaman da babamdan nefret ediyordum, şimdi de nefret ediyorum." dedim, yıllar öncesini anarak öldürdüğüm vakitlerin birinde.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tanışma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İlk Gün, İlk Tanışma
» Tanışma Anı..
» Tanışma RP'si
» Tanışma
» Tanışma....

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Yeraltı Dünyası :: Hades'in Sarayı-
Buraya geçin: