İlk günüm biraz kötü geçmişti.Ağlarken uykuya dalmıştım.Ama sabah kalktığımda kendimi daha iyi hissediyordum.Elimi yüzümü yıkadım ve giyindim.İçeride Alexis ve Adyali vardı.Onlara:''Günaydın.'' dedim.Onlarda bana gülümseyerek karşılık verdiler.Aslında iyi kızlardı.Ama bir türlü iletişim kuramıyorduk.Bazen acaba sorun bende mi diye düşünüyordum.Bir türlü konuşmaya cesaret edemiyordum.Bu yüzden onlarla konuşmayı denemeden dışarı çıktım.Neredeyse bütün melezler uyanmış ve çalışmalara başlamıştı.Benim herhangi bir etkinliğim yoktu şu an.Bende onları izlemekle yetiniyordum.Kheiron'a ya da Theodore'a gidip yardım istemem gerekirdi.Ama henüz hazır değildim.Bir süre Afrodit kızlarını izledikten sonra (bu kızlar çok havalıydı,onlardan öğrenmem gereken şeyler vardı.) kampı araştırmaya başladım.Bir süre dolaştıktan sonra Long Island kıyısına geldim.Burası çok güzel bir yerdi.Otururken gözlerimi kapatıp hayal kurmaya başladım.Gözlerimi açtığımda birden irkildim.Yanımda Tanrıça Artemis oturuyordu.Hemen kalktım ve kibar bir şekilde selam verdim.Bana gülümsedi ve konuşmaya başladı:''Niye bu kadar üzgünsün?''.Cevap verdim:''Aslında buna üzgünlük denemez,sadece henüz alışamadım.''Biraz ciddileşerek:''Ne yaşadığını,ne düşündüğünü anlıyorum.Ama buraya alışmak için sende çaba göstermelisin.Kardeşlerinle konuşman onlara katılman gerek.Yoksa burda mutlu olamazsın.''-''Biliyorum Tanrıçam,elimden geleni yapacağım.'' dedim ve kalkarak oradan uzaklaştım.Tanrıçam haklıydı.Biraz daha çaba göstermem gerekiyordu.Bende elimden geleni yapmalıydım.Kulübeye doğru yürürken henüz tanımadığım bir kıza ''Selam!'' dedim.O da bana aynı şekilde karşılık verdi.Galiba sandığım kadar zor değilmiş ...