Canavarlar denizi üzerinde kaybolmuştum ne yöne gideceğim konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu. Pegasusum Ash üzerinde saatlerce yolculuk yapmaktan yorgun düşmüştüm. Üstelik aradığımı da bulamamıştım. Biraz uçuştan sonra altımızda kalan bir ada göredüm iniş yapıp dinlenmeye karar verdim. Adaya indikten sonra farkettim kocaman bir bine vardı. Böyle büyük bir adanın ortasında kocaman bir binanın ne işi olabilirdi ki. yakında bunu öğrenecektim. Binadan içeriye girmemle şok olmam bir olmuştu. Bu bir güzellik salonuydu. Issız bir adada kim güzelleşmek isterdi ki. Duyduğum bir kadın sesiyle irkildi. "Bu ne cürret iğrenç erkek melez!" O anda kafama dank eden gerçek belkide hayatımı kurtarmıştı. Bu Kirkeydi. Lanet büyücü. Büyüsünü yapmak için kolunu havaya kaldırdığında kızla kolumu savurarak içerideki lavobolardan birisini söküp yaşlı büyücüye doğru fırlatmıştım. Üzerine çarpan ağır lavabonun etkisiyle ölür sanmıştım ama sadece yere düşmüştü. Onun ölümsüz olduğu aklıma geldi. En azından dikkatini dağıtmıştım. Koşmaya başladım. Binanın kapısına geldiğimde. Arkamdan geldiğini farkettim. Hemen altında duran halıyı telekineziyle çekerek bir kez daha düşmesini sağladım. Bu cadı beni birşeye çevirmeden adayı terketmek zorundaydım. Başka büyücülerin gelmesi an meselesiydi. Beni bekleyen pegasusuma atlayıp adadan uçarak uzaklaştım. Güvenli bbir mesafeye geldiğim zaman derin bir nefes alarak rahatladım.