Apollon çocuklarından intikam almak için bir dahaki puanlamayı bekleyemezdim. Hızlı adımlarla okçuluk alanına gittim. Parlak kerizlerin takıldıkları mekandı burası. Alana geldiğimde umduğum gibi birkaç Apollon çocuğu antreman yapıyordu. Büyükçe bir kayanın arkasına gizlendim. Sarışın bir çocuk kardeşlerine hava atıyordu. "Bir kere de üç okla üç ayrı hedefi on ikiden vuracağım şimdi izleyin kardeşler." İki kardeşimi hayranlıkla sarışın çocuğu izliuordu. İçimden geçirdim;izleyin kardeşleri ama kendinize dikkat edin. Hain bir gülümsemeyle çocuğun üç oku yaya yerleştirmesini izledim. Çocuk kendinden emin bir şekilde okları fırlattıktan sonra hedeflere doğru giden okları zihin gücümle kontrol altına aldım. Aniden oklara yön degiştirtmemle okları izleyen üç apollon çocuğu şoka uğramıştı. Çünkü oklar onlara doğru geliyordu. Hemen kendilerini yere attılar. Oklara eğim veri üçünün de tişörtünden yere zımbaladım. Korkudan neye uğradıklarını şaşıran Apollon çocukları koşarak oradan uzaklaştı. Kahkahalar içinde onları izlerken biraz olsun yenilginin verdiği mutsuzluk hissinden kurtulmuştum. Kendi kendime konuştum. "Bu daha başlangıç sizi parlak züppeler, ben yapacağımı bilirim size." Etrafıma bakındım beni gören kimse yoktu. Yaptığımı bilse annem beni öldürürdü heralde. Ya da Apollon çocuklarıyla uğraştığımı bilse beni güneşe yollardı. Neyse ki kuş beyinli apollon çocukları benim olduğumu anlayacak kadar zeki değillerdi. Yaptığımla gurur duymuyordum ama kendime engelde olamamıştım.