Kampın güç sınırlarında olan son olaydan sonra öğrenci konseyi bir geceleri bir melezin güç sınırlarında nöbet tumasına karar vermişti. Bu gece de benim sıramdı. Yorgunluktan oldupum yerde uyukluyordum. Kılıcımı yere saplamış dayanarak hafifçe uyukluyordum. Bazen bu güç sınırları bizi yaratıklardan korumak için mi yoksa gerçek dünya'dan uzak tutmak için mi yapılmıştı şüpheye düşüyordum. Saat 4 olmuştu ve hiçbir hareketlilik yoktu. Zaten olacağı da yoktu. Aldıkları son yenilgiden sonra akılları başına gelen canavarlar uzun bir süre uğramazdı. Öyle değil mi? Bir kaç saniye sonra ufak bir dal kırılması sesiyle irkildim. Bir sincap veya benzeri bir orman yaratığıydı büyük ihtimalle ama yine de kontrol etmekte yarar vardı. El fenerimi etrafa tuttuğumda ağacın arkasında gizlenmiş birşeyin gölgesini farkettim. Hemen ardından 5 tane cehennem tazısı üzerime doğru koşmaya başladı. Neredeyse 10 santim yakınımdayken görünmez bir duvara toslayıp geriye fırlamışlardı. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Aptal köpekler duvarı zorlamaya çalışıyorlardı. Bir tanesini işaret ederek. "Seni kampa çağırıyorum." dedim. Köpek duvarı zorlarken birden içeri giriverdi. Diğerleri ise hala şaşkınlıkla içeri girmeye çalışıyordu. İçeri giren köpek bana saldırdığında. Ustalıkla kullandığım kılıcı kafasına geçirdim. Köpek ufak bir inleme eşliğinde toz olurken. Diğer köpeklerden birisini daha çağırıp kolayca öldürdüm. Birlikte bir insanı 5 saniyede yiyebilecek olan köpekler tek başına sadece ufak birer fino idiler. Bütün köpekleri öldürmem sadece 10 dakike sürdü. yarım saat boyunca duvarın etrafında gezinip başka canavar aradıktan sonra koşarak Kehiron'u bulup olayı anlattım. Bana bunun rastgele bir saldırı olabileceği gibi aslında kampı yoklamak için gönderilen kurbanlar olması ihtimali olduğunu da söyledi. Ben görevimi yerine getirmiştim.