Başkaları için sıradan bir günken ben ve annem için çok farklıydı;çünkü tatil hazırlığı yapıyorduk.Annem"Umarım yine heyecandan evin ortasına bir yeraltı girişi açmazsın Chase."dedi.Evet doğru duydunuz yeraltı girişi.Anlamışsınızdır.Ben bir melezim.Annem bunu benden saklamayı becerememiş ve gerek görmemiş.Ölülerin ve Yeraltının Tanrısı Hades'in oğlu olunca Tartarus'la pek sorununuz olmuyor ama Afrodit,Athena ve Ares sizden nefret ediyorsa karşılaştığınız canavarlar çok daha ölümcül olabiliyor(Özellikle Ares'inkiler).Bu tanrılar benden nefret ediyorlar çünkü:
1.Afrodit'in aşk büyüsünü yutmadım.
2.Athena zihnimi kontrol edemedi.
3.(Ve en kötüsü)Ares'i çekişmeli bir dövüşte yendim.
(Neyse konuya dönelim) Tam evden çıktık ve arabaya bindik ki korktuğum başıma geldi.Yol ortadan ikiye ayrılıyordu ve kendimi son anda toparlayabilmiştim.En az hasarı bu defasında vermiştim.(Az dediğim; bir iki ev yıkılmıştı.)Yola çıktık.Annem yine evleri yıkmamam için otobanı kullandı.Otobanda sıkılıp mayışacağımı biliyordu.Kazasız belasız Mistik Sahili'ne vardık.Suya girmem yasaktı çünkü Poseidon Hades'ten nefret ederdi ve suya adımımı atar atmaz beni boğabilirdi.Bu yüzden genelde sahilde oturup ya bilgisayarımla uğraşır ya da Yunan Mitoloji'sinde Hades adlı kitabımı okurdum.Okuduklarımın çoğu bildiğim şeylerdi ama çok şey de öğreniyordum.
Yine sahildeydim. Kitap okuyordum.Birden fark ettim ki canavarların adlarını sesli söylüyordum.Bir canavar ordusu her an karşıma çıkabilirdi ama saydıklarımın arasında olmayan bir canavar gördüm ve mırıldanarak ”Typhon”dedim.Onunla ilk kez dövüşecektim ve numaralarım ona sökmezdi çünkü o tüm canavarların en güçlüsüydü.”Neden bana saldırsın ki.O tüm Olimposlulardan nefret eder." diye düşündüm.Tanrılar onu beni öldürmesi için gönderemezdi.Bunu deneseler bile o kabul etmezdi çünkü Hades’i severdi.(Hades Olimposlu değildir.Oradan kovulmuştu.)Acaba kamptaki söylentiler doğrumuydu? Babam canavarların hepsini uyandırmış mıydı?Olimpos’u istila etmek istiyor muydu?Eğer böyle bir şey varsa hangi tarafı tutmalıydım?Bir tek bu sorunun cevabını tam biliyordum.”Olimposlular.”Evet babama ihanet olurdu ama bunları düşününce ve sorulara olumlu cevap verince babamdan nefret etmiştim.Hem babam başıma bela olabilirdi ama sadece babamın beni öldürmek istemesi iyi olurdu. Savaşta Olimposlular ile olursam beni affederlerdi.
Daha fazla düşünme vaktim olmadı.Typhon saldırıyordu.Onu yenmem imkansızdı çünkü o baş tanrı Zeus’u bile teke tekte yenmişti.Tanrılar yardımıma koşmazlarsa kesin ölürdüm.En iyisi tabanları yağlamaktı.Tam o anda bir Tsunami Typhon’a çarptı.Typhon yere yığılmıştı.Ardından bir şimşek tam üzerine çaktı. Tanrılar beni affetmişlerdi.Typhon mu?O binlerce şimşek ve Tsunami’den sonra bile buharlaşıp Hades’in o aptal Tartarus’una geri dönmemişti.Fakat feci derecede sersemlemişti.Onu Tartarus’a geri tıkmak için tek yapmam gereken ceketimin fermuarını kapatıp tam donanımlı bir askere dönüşmemdi ve bunu yaptım.Kılıcımı ona salladığım anda buharlaştı.
Genelde heyecanlanınca yeri yarardım ama bu kez bayılıyordum.Ondan önce duyduğum son ses annemin sesiydi;”Doğru olanı yaptın.”
Uyandığımda kamptaydım.Dostum Michael (O bir satirdi)bana Ambrosia yediriyordu.Ben uyanınca derin bir "Ohhh!"çekti ve bana "Oradaydım.Typhon ölürken sana büyü yapmıştır diye korktum.E madem heyecanlandın bayılmak yerine yeri yarsaydın ya her zaman ki gibi. Hepimizi korkuttun."dedi.Bense tek bir yere takılmıştım."Madem oradaydın neden yardım etmedin?"dedim.Bunu soracağımı bilirmişçesine "Pan'ı hissetmiştim." deyince olayı anladım ve sustum.Typhon da Pan'ı arıyordu. Eğer Pan yaşıyorsa onun için büyük bir tehditti.Onu koruduğumu sanıp bana saldırmıştı.
Yatağımdan kalktım.Michael “Patrick kalkar kalkmaz kılıç dersine gelmeni söyledi.”dedi ve ben de kılıç sahasına doğru gitmeye başladım. Patrick bir sentordu,baş eğitmenimizdi ve beni çok severdi ama bazen çok tehlikeli antrenmanlar yaptırabiliyordu.Geçen gelişimde antrenmanda Nemea aslanı ile dövüşmek zorunda kalmıştım.”Umarım yeni antrenman canavarı onun kadar güçlü değildir.”diye düşündüm.Öyle bir canavarla dövüşmek için güçsüz hissediyordum kendimi.
Antrenman sahasına vardığımda dileklerimin gerçek olmadığını gördüm çünkü antrenman canavarı bir empusa(Vampir)idi.Ki bu canavar Nemea Aslanı’nın en az 2 katı güce sahipti.
Patrick bana dönüp”Bu şeyi antrenman için getirdim ama şimdiden Jhonathan,Mark ve Travis’i öldürdü." dedi .Saydıkları en iyi dostlarımdı.Patrick’e baktım ve ”Sıra bende.”dedim.Kimse onunla dövüşmeyi göze alamaz olmuştu ama ben onu nasıl yeneceğimi biliyordum.Ceketimin düğmesini kapattım ve bir Yunan askerine dönüştüm.Empusa ile karşı karşıyaydım ve iş çok kolay oldu.Kılıcımı yere geçirdim ve yer ortadan ikiye ayrılınca empusa içine düştü.Ama bir sorun vardı.Empusa yeraltından geri fırladı.Empusa dediğim başlarında bir empusa ile 10 kadar canavar geri fırladı.120 kampçıya karşı şansları azdı ama kampçılar sadece bakabilmişlerdi.Patrick ”Saldırın!”deyince ancak saldırabildik.Canavarlar için tam bir kıyım olmuştu ama empusa tam karşımızda duruyordu.Tek bir kampçı ölmemişti.Empusanın üzerine 120 kişi çullanmaya kalkınca empusa alev topuna dönüşüp kaçtı.
Ertesi gün uyanır uyanmaz Patrick’e zaten genelde evimde yaşadığımı artık gitmem gerektiğini söyledim Patrick’se ”Gidemezsin.Sana yeni bir görev vereceğim;Labirent...”