Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 1

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Edward J. F. Newgate
Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Edward J. F. Newgate


Mesaj Sayısı : 1784
Kayıt tarihi : 21/12/10

Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 1 Empty
MesajKonu: Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 1   Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 1 Icon_minitimePerş. Şub. 17, 2011 6:37 am

Beynimde oluşan fırtınalar kalkıp kafamı duvara vurmama neden oluyordu. Bu görev şu ana kadar yaptıklarımın arasında beni en zorlayanı olacaktı. Bir kere %95 ölecek olmam bu işin başlı başına yapılmayacak olmasının göstergesiydi. Gigant kralı o kadar da salak olamazdı ya. Yavaş yavaş yatağımın sıcak ve güvenilir alanından çıktım. Odamın kapısına ilerledim ve kulübeden dışarı çıktım. Soğuk rüzgar terli tenimde buz çağları yaşatıyordu. Üzerimde sağlam namea aslanı postundan oluşan uzun ceket.Ceketin iç cebinde cephanelikten sadece bu seferlik (!) aldığım iki tane 18. yüzyıldan kalma pistol duruyordu. Belimde normalde yüzük formunda duran çift kılıç. Sırtımda ise görünmez olarak duran lanetli katanam bulunuyordu. Kısacası bir melez savaşı için hazırdım ama bir savaşa mı gidiyordum muamma. Savaşmıydı yoksa normal tehlikeli bir görevmiydi bilmiyorum. Sadece bana söyleneni yapıyordum. Hayatımı ve sevdiklerimi bu hayatta yüreğime gömerek, onların iyiliği için kendimi tehlikeye atıyordum. Belki de feda edecektim kim bilir.

Meydana doğru gitmeliydim. Oynayacağım oyun gerçekçi olmalıydı. Eğer yaşama oranım %1 ise bunu %2'ye çıkartmak için uğraşacaktım. Sevdiklerim için yaşamayı her halükarda göz almalıydım. İsterse beni sağ kolu yapsın umrumda değildi. Bu işi bitirip evime dönecektim. Lanet olası Poseidon ve Hades'in fırlama zekalarından nefret ediyorum. Kendilerini zekice bir şey yapmışlar sanıyorlar ama o sağlam kalelerinin duvarlarının arkasını bile görmek için çaba sarf etmeleri gerekiyor. Burak 3000 yıldır mutlu mesut geçiniyorsun devamlı da iktidar hırsı olmaz ki. Ben bunları düşünürken oscar adayı olacağım rol oyunum için zamanın yaklaştığını fark ediyordum. Onca zamandır burada kaybolarak gittiğim yolları bu sefer tek seferde bulmam kader tanrıçalarının cilvesimiydi acaba. Meydana varmıştım. Etrafıma baktım ve uyarı çanını gördüm. Melezler olasın bir tehlikede ya da bir şeyleri haber vermek istediklerinde bu çanı kullanırlardı. Ve ben oyunumu sağlamlaştırmak adına bunu yapmalıydım. Yavaş yavaş çana doğru ilerledim. Kafamdaki milyon "yapma" diyen düşücelerden sıyrıldım. Titreyen ellerimle çanı 8 kez kuvvetle çaldım. Bir yerde şehirin meydanındaki çal senede 16 kez çalınırmış. Yeni yıl bittiğinde 8 kere geldiğinde 8 kere. Ben bu yılın bittiğini işaret ediyordum. Eğer dönersem yeni bir yıl gelecekti ve yaşamaya devam edecektik. Ama eğer dönemezsem yıl bittiğiyle kalacak bir daha başlamayacaktı. Melezler o zaman son direnişlerini verecekler en yeteneklilerinin bile en sonunda canı bedeninden çıkacaktı. Kaçınılmaz son. Bunu engelleyecek tek kişinin neden ben olduğumu düşünüyordum aslında. Ortaya atılacak gereksiz bir canmıydım yoksa bu görevi başaracak yegane kişimiydim. Belki bu görevi başarabilecek kişi ama ölsede pek önemli olmayan biriydim. Ben öleceğim diye kimse ses çıkarmazdı.

Melezler yavaş yavaş toplanıyordu etrafımda. Benim çağırdığımı faketmiş olacaklar ki yavaşça etrafıma oturmuş herkesin gelmesini bekliyorlardı. O an sadece "Buraya ilk ben geldim bizi kim çağırdı bilen varmı?" demek istiyordum. Böylece bir süre sonra kulübeme ve arkadaşlarıma geri dönmem kesin olacaktı. Herkes etrafımda toplanmıştı ve bağırmamın zamanı gelmişti. Yavaşça ayağa kalktım kimsenin duyamayacağı şekilde boğazımı temizledim.


"Buradan gidiyorum. Kimseyi yanımda götürmek gibi bir şey istemiyorum. Doğru olduğunu bildiğiniz değerleri sonuna kadar savunun. En küçük umutsuzluk tohumu belirmesin içinizde. Beni beklemeyin belki bir savaşta karşılaşabiliriz. Çünkü Gigantlara katılacağım !"

Herkes çekeceğim olası nutuğu bekliyordu. Son cümlem herkesin yüzünü ekşitmiş duyamadım der gibi bakıyor ve etrafındakilere soruyordu. Evet doğruydu gigantlara katılacaktım. Bunun doğru olduğunu düşünüp savunacaktım. Katılacağım onlarca melezlerin aleyhine olan savaşta karşımdakilere acımayacaktım. En azından bunu yapıp o elçilik görevini almalıydım. Yoksa, bu düşünceyi akıllarına kazımalıydım. Bu işi en kısa sürede başaran en güçlü kahraman olacaktım. Beni burada sevdiğim kişi beklerken bunu yapabilirdim. AMa ya beni beklemezse. Bunu hiç düşünmemiştim. İşi oluruna bırakacaktım. Olurda kader tanrıçaları yüzüme bir kez daha gülerdi.

Sat yanıma yaklaştı ve kulağıma eğilip "Nereye gidiyorsun Yon beni kandıramazsın. Seni en iyi ben tanıyorum ve böyle bir şey yapmayacağına eminim" dedi. Ona sarıldım. Son kez sarılabilirdim. Gerçi sık sarıldığım söylenemezdi onu seviyordum ama Artemis tarafından rahatsız edilmesini istemezdim. Onu uzaktan sevmek hoşuma gidiyordu. Yavaşça kulağına eğildim. "Beni bekle Sat sadece güven. Bir kaç güne zaten ya öleceğim ya geri döneceğim. 1 hafta içinde dönmezsem kefenimi yakabilirsin" dedim. Ve her zamanki muzip gülümsememi yaptım. Ondan bir kaç adım geri çekildim. Ve meydanın ortasına geldim. Tekrar bağırdım.

"Umutsuzluk tohumlarının yeşermesine izin vermeyin. Burada çok yetenekliler var ve öyle olacaklarda var. Çalışın ve sakın birbirinize düşmeyin. Şimdi ben düşmanlara gidecekken beni öldürmeye çalışsanız iyi edersiniz. Savaşta zayıf noktalarınızı açığa çıkarmamı istemezsiniz" dedim. Orada güldüğüm kadar başka bir yerde gülemeyecektim sanırım. Sat'a baktım. Yüzü beyazlamıştı. Ve bana korkunç bir şekilde bakıyordu. Umarım döndüğümde beni Harpy'lere vermez diye düşündüm. Ön saftaki melezler kılıçlarını çekmiş üzerime doğru çığlık atarak gelmeye başlamışlardı bile. Benim tanıdıklarım ise kardeşlerim arkadaşlarım vs. bir yerlere çökmüş ağlayacak gibi duruyordu. Kardeşlerimden bazıları oturup ağlamaya başlamıştı bile. Bunlar beni gerçekten sevenlerdi. Bunları aklımın bir köşesine yazdım. Ve bana gelecek kılıç darbesini umursamadan Güneş ışığına dönüşüp oradan kayboldum. Orada çaylak melezlerin küfürlerini duyuyordum. Şimdi Gigantlara katılacağım yere gitmeliydim. Bu işi kısa sürede bitirecektim.


Rp out: Biraz duygusala bağladım ama gerekliydi Razz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 1
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 2
»  Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 3
» Vazgeçirme Uğraşı - Kurgu 3 // 4
» Vazgeçirme Uğraşı Özel Görev // Yondaime Hokage
» Ölümsüzlük Uğraşı.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kamp Meydanı-
Buraya geçin: