Artemis'le tanıştırıldıktan sonra buraya getirildim.Artemis'e ne diyeceğimi bilemiyordum.Bir anda New York'taki yaşamımdan koparılıp,buraya getirilmiştim.Neler olduğunu anlamıyordum.
Adının "Rourke" olduğunu söyleyen bir safir beni buraya getirmişti.Bir kibarlık örneği gösterip,Artemis'le tanıştıktan sonra beni buraya neredeyse sırtında getirmişti.
Kulübeye geldikten sonra bana döndü ve:
"Sana bu kadar yardım edebilirim Satellite.Artık gidip,diğer melezleri buraya getirmeliyim." dedi.Evimden koparıldığım için zaten sinirliydim.Bu lafa daha da çok sinirlenip safire bağırdım.
"Yani onları da mı yaşamlarından koparıp,buraya getireceksin?Onları da mı ailelerinden ayıracaksınız?" dedim ve gözyaşlarına boğuldum.Rourke beni teselli etmeyi denemeden kapıyı çekti ve gitti.
Ben bavulumu açtım.Etrafa baktım.Daha kardeşlerimin geleceklerini umuyordum.Yataklar tertemizdi,etraf pırıl pırıldı.
Evden getirdiğim eşyaları odanın köşelerine koydum.Perdeleri ve camları açtım.Etrafın hava almasını istiyordum.
Getirdiğim kıyafetleri dolaplara yerleştirdim.
Kulübemde kimse yoktu.Yani tanışacak kimse de yoktu.O yüzden tüm günümü pencere başında geçirmeyi planlıyordum.
Oturdum ve Apollon kulübesine baktım.
Oradan biri:
"Merhaba!Artemis Avcısı mı?" dedi.Birden irkildim ve gülümseyerek:
"Evet,siz?" dedim.O da gülümseyerek:
"Apollon kızı.Ben Ange,siz?"
"Satellite." dedim.Gülümsedik ve Ange yani "kuzen" kulübesine girdi.
Kamptaki ilk kişiyle tanışmıştım.Kulübeme girip biraz dinlendikten sonra kulübemden ayrıldım.