Harika şeyler almıştık ama oradan bir şey çalmadan çıkmak canımı sıkmıştı. Yani elbise olmasa bile hatıra için ahh acaba gece gelip bir şeyler ... Düşüncelerimi ve kötü planlarımı Thay'in şaşkınlık dolu sözleri böldü. Canım macera istiyordu ve buraya doğru beni çeken bir duygu vardı bende hemen Thay'in kolundan tutup markete sürükledim. İçeride su yatakları vardı ve bunlar çok güzeldi. Bunları görüp almazsam eğer kendimi çok kötü hissedecektim ve bu şeyler sayesinde dükkan hakkındaki kötü planlarımıda unutmuştum. Hatta kardeşlerime bile alabilirdim, elim boş dönemezdim kampa. Sanırım aynı şeyi Thay'de düşünüyordu. Su yataklarına bakıyordu ve rahatını düşünüyordu. İçerden bir adam çıktı. Çok tatlı birine benziyordu. '' Aahh benim sevgili kızlarım gelmiş. Evet kızlar çok güzeller, çok rahatlar-bu kısmı Thay'e bakarak söylemişti- ve istediğini çalabilirsin-bu kısmıda bana bakarak- '' dedi ve gülmeye başladı. Aslında içime kurt düşmüştü, yani ben görünüşte bir hırsıza mı benziyordum ne demek istiyordu bu adam? Tam kavga edecekken Thay'in çığrışlarını duydum ve arkamı döndüm. Burası nereydi? Su yataklarının kolları mı vardı? Sinirle adama döndüm ve yutkundum. O tatlı adam şimdi bir canavardı. Hala ne olduğunu anlamamıştım. Thay can çekişen bir sesle bana bir şeyler söylüyordu.