Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Perseus Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Perseus Carter


Mesaj Sayısı : 1204
Kayıt tarihi : 01/01/11

Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Empty
MesajKonu: Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.   Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Icon_minitimeC.tesi Şub. 12, 2011 7:11 am

Üzüntü ve hayal kırıklığı içinde kampa gelmiştim. Kaçtığımı kimse fark etmemişti. Sessizce Fotia’yı ahırdaki yerine yerleştirdim, onu yavaş ve hafifçe sevip oradan uzaklaştım. Ne yapacağımı düşünmeye başladım. Ne yapabilirdim, elim boş dönmüştüm koskoca Olimpostan. Eğer Olimposta bir şey öğrenemediysem burada hiçbir şey bulamazdım. Daha hiçbir arkadaşım uyanık değildi. Bunu fırsat bilip kendimi rahatlatmak, başımdaki düşünceleri toparlamak ve ne yapacağıma karar vermek için Plaja gidecektim.

Her ne kadar bir Hephaistos çocuğu olsam da denizi çok seviyordum. Dalgaların sesini, suyun kıyıya vurunca çıkardığı köpükleri izlemeyi seviyordum. Bu sesler ve görüntüler beni rahatlatıyordu. Daha iyi düşünmemi sağlıyordu. Plaja yaklaştıkça burnuma gelen o temiz ve ferah deniz kokusu beni mutlu etmeye yetmişti. Deniz kıyısına doğru yaklaştım. Suya doğru hafifçe eğilip yüzüme baktım, baya yıpranmış ve solgun bir görüntüm vardı. Bu melez kampı beni yıpratıyordu. Nedenini bilmiyordum, hâlbuki burada mutluydum. Kardeşlerim, arkadaşlarım ve özellikle Claire vardı burada. Onları çok seviyordum, böyle arkadaşlara sahip olduğum için bu kampı çok sevmeliydim fakat hala alışamamıştım. Bu olaylar ve gariplikler, hepsi bana bir oyun gibi geliyordu. Sanki her an “ben çıkıyorum” diyip biterebileceğim bir oyun gibi. Sürekli yaşamayı düşünüyordum, görevden göreve gidiyordum ve her görevde acaba bir gün daha yaşayıp Claire’ı görebilecek miyim diye düşünüyordum. Tüm bu koşuşturmacalar, savaşlar ve görevler bana eskiden oynadığım bir oyunu hatırlatıyordu. Bu kampta aynen öyle idi. Aslında bu kampta görevler olmasa çıldırabilirdim, evet aslında burayı görevler yaşanabilir yapıyordu fakat bir süre için bile olsa dinlenebilmek isterdim. Şu an ikilemdeydim, burayı seviyor muydum yoksa sevmiyor muydum? Aslında bunları düşünecek vakit değildi, Gaia olayını düşünmeliydim. Düşünceli ve dalgın bir şekilde kumların üzerine uzandım. Ellerimi başımın arkasında birleştirip dalgaları izlemeye başladım. Giit, geel, fooş ve tekrar giit,geel,fooş. Dalgalar sürekli aynı hareketi yapıyordu. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı. Kendimle çatışmayı bırakıp Gaia’yı düşünmeye başladım. Bu olay için tekrar Olimpos’a gidemezdim. Babama sorsam 2. Defa sorduğum için kızardı, Kheiron’a gitsem onu gizlice dinlediğim için bana kızardı. Kısacası yapacak hiçbir şeyim yoktu. İçim çok daralmıştı, böyle bilinmeyen şeyler her zaman beni boğardı. Sevmezdim gizemli olayları. Yok, neymiş Gaia imiş, ana tanrıça imiş, kızgınmış. Bunlardan bana ne, benim tek derdim kamptı. Kamp sağlam mı kalacaktı yoksa yıkılacak mıydı? Bu Gaia’nın uyanışı neye sebep olacaktı. Tamam, büyük olaylar olacaktı fakat bu olaylar kimi etkileyecekti? Derin bir nefes aldım ve içimdeki basıklığı atmak için “OOof, ooooof” diye uzun bir of çektim. Bu sırada yanımda bir şeyin daha doğrusu birinin varlığını hissettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sirius Marvin Winchester
Küçük Tanrı
Küçük Tanrı
Sirius Marvin Winchester


Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 07/09/10

Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Empty
MesajKonu: Geri: Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.   Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Icon_minitimeC.tesi Şub. 12, 2011 9:04 am

Gigantlar! Titanlardan bile daha beterler. Enkalados'la uğraşacağıma babamla iki saat kılıç dövüşü yaparım daha makul! Onlardan nefret etmemin bir diğer karanlık ve iğrenç yanı ise onları melezlerin yardımı olmadan yenememiz. Gaia işini iyi yapmış doğrusu. Zaten o yaşlı cadıdan da nefret ediyorum hainin teki. Her ne kadar onları yenmenin başka bir yolunu bulana kadar beklemek istesem de, başka yolu yoktu. Melezler bunu öğrenmek zorundaydı. Eğer onları şimdiden yanımıza çekmezsek bir daha ki sefere çok geç kalmış olacaktık. Athena zaten bunu melezlerden gizli tutarak bizi tehlikeye atıyordu. Bir de bilgelik tanrıçası olacak. Eğer onları eğitmeye başlasaydı şimdiye hepsinden bir gigant katili ortaya çıkmıştı. Bu işe bir an önce son vermeliydim. Kendime bu sırrı herkese yayacak bir melez bulmalıydım. Kev? Hayır o bir haindi. Cornelia? Hayır o buna çok büyük bir darbe gibi gelirdi. Benim söyleyeceğim melez zaten bu uğraş içinde olan bir melez olmalıydı. Uyanışı fark etmiş bir melez. Ama kim? Böyle bir ihtimal var mıydı? Denemeye değerdi. Kendimi Long Island'a bağladım. Bir anda plajda oturan bir melezi fark ettim. Sarayımdan zihnini okumak kolay olacaktı. Perseus... Benim en gözde oğlumun ismini almıştı fakat bu bir Hep. Çocuğuydu. Hep? Bizim Hephaistos işte ne olacak. İşte aradığım melezi bulmuştum. Evet biraz kolay olmuştu. Bu da benim işime gelmişti doğrusu. Hemen yanına ışınlandım. Çocuk derin bir offf çekiyordu. Birden varlığımı fark etmiş gibi rahatsızlandı. Kafasını çevirip beni görünce hemen ayağa kalkıp.

-'Tanrı Poseidon!?''

-''Evet Perseus benim. Buraya seni bilinçlendirmek için geldim. Arayışın gerçek evladım. Gaia uyanıyor, gigantlar diriliyor ve bunu durdurmanın tek yolu sizlersiniz.''

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Perseus Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Perseus Carter


Mesaj Sayısı : 1204
Kayıt tarihi : 01/01/11

Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Empty
MesajKonu: Geri: Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.   Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3. Icon_minitimeC.tesi Şub. 12, 2011 10:53 pm

Gaia gerçekten uyanıyormuş! Babam demek ki az da olsa gerçekleri söylemişti. Gigantlar diriliyor mu? Onlar çok güçlü canavarlar değiller miydi? En güçlüleriydi galiba.
“Gigantlar en tehlikeli canavar türü değil miydi?”
“Evet evlat, gigantlar çok güçlü canavarlardır. Titanlar kadar güçlü oldukları söylenebilir. Titanların yenilmesi ile Gigantlar Gaia tarafından kışkırtılıyor. Bu gigantlar çok büyük Devlerdir. Şimdi bu güçlü canavarlardan oluşan ordu Tanrılardan nefret ediyor. Eğer bize bir savaş açacak olurlarsa Gaia’nın yardımı ile bizi yenebilirler. Biliyorsun Gaia ana tanrıça, toprak tanrıçası. İsterse ölü canavarları diriltebilir. Yani biz gigantlar ile savaşırken onları öldürsek bile kısa süre içerisinde tekrar dirileceklerdir. Athena, gigantları size söylemeden yenebileceğimizi düşünüyor. Ortada bir belirti olmadığını söylüyor fakat var. Sizlerden bu bilgileri, haberleri saklamak çok yanlış olur. Gigantların savaş açması ve dirilişi her ne kadar kesin olmasa da sizin böyle bir ihtimal için bol, bol çalışmanız lazım. Hepiniz birer Gigant katili olmalısınız. Hepinizde o güç var, sadece kendinizi geliştirmiyorsunuz. Şu savaşlara, dövüşlere biraz daha vakit ayırın. Sana bunları söylemeye geldim çünkü kampta bu olaydan kuşkulanan tek melez sensin. Babandan ve Küçük Tanrı Hektordan aldığın bilgiler ve benim sana söylediklerimi toparlayarak bunu kampa açıklamalısın. Ben şimdi gidiyorum, burada daha fazla kalıp dikkat çekmeyeyim. Unutma melez, bu olası savaşta sizinde yeriniz büyük olacak!”
Bu şaka mıydı? Daha aklımda bir sürü sordu vardı. Bunların hepsini soramadan Poseidon su olup gitti. Bugün belli başlı bilgiler edinmeyi bekliyordum hatta tüm kalbimle bu Gaia uyanışı hakkında bilgi edinmek istiyordum. Şimdi ise o istediğim bilgilerin tümünü almıştım fakat unutmak istiyordum. Bu kadar bilgi bana fazlaydı. Ana tanrıça, toprak tanrıçası uyanıyordu. Gigantlar, Tanrılara bir savaş açmayı planlıyordu. Bunlar çok derin bilgilerdi, arkalarında Gaia ile ölümsüz bir Gigant ordusunun tanrılara saldırması. Bu kâbus gibi olurdu hatta daha da beter. Athena demek ki bu yüzden bize hiçbir şey söylemiyordu. Bu kadar ağır bir bilgi biz melezlere fazlaydı. Bir de sadece bir ihtimaldi, yüksekte olsa bir ihtimal. Böyle bir ihtimal kampımızı dehşete sürüklemeye yeterdi. Poseidon benden ne istemişti? Bu konuyu diğer melezlere söylememi. Böyle bir konuyu tek, tek söyleyemezdim. Eğer herkesi tek, tek yoldan çevirip söylersem bu kampın beni deliye çevirdiğini düşünürlerdi. Olmazdı, daha iyi bir yöntem bulmalıydım. Herkesin pür dikkat birisini dinlediği bir zaman olmalıydı bu, herkesin bir arada olduğu bir zaman olmalıydı. Ne zaman olabilirdi acaba? Bayrak kapmacada herkes bulunuyordu fakat orada konuşma yapmam çok zor olurdu. Amfitiyatroda bir eğlence varken mi söyleseydim acaba? Yok, bu da olmazdı. Hem konuşma yapmam çok zor olurdu hem de insanların eğlencesini bozamazdım. Bu konuyu daha ciddi şeyler konuşulduğu bir yerde anlatmalıydım. Melez Konseyi? Yok, ben o konseye katılamıyordum ki. Uzun bir süre düşündükten sonra aklıma yemek gazinosu geldi. Herkes yemek yemeden önce Kheiron bir konuşma yapardı. O konuşmaya yetişebilirsem Kheiron’u kenara itip ben konuşmaya başlayabilirdim. Denize baktım, dalgalar resmen bana “evet, bunu yapmalısın” diyordu. Hemen saate baktım, 5 dakika sonra Kheiron konuşmaya başlayacaktı. Oturduğum yerden hemen kalktım ve hızla Yemek Gazinosuna doğru koşmaya başladım. Koşarken de bir yandan nasıl bir konuşma yapacağımı düşünüyordum.

-Devamı Yemek Gazinosunda-
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.
» Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.
» Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.
» Bilinçlendirme Mücadelesi / Kurgu 3.
» Bilinçlendirme Mücadelesi Özel Görevi/ Perseus Grace

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Plaj-
Buraya geçin: