Yeni öğrencim, hep özendiğim Artemis avcılarından Lena'ydı. Kendisiyle pek diyaloğumuz yoktu ama ismen olsun tanıdıklarım arasındaydı. Tabii dersliğe girdiği andan itibaren zihin gücüm sayesinde hakkında bilmem gerekenden fazla bilgiye sahip olmuştum ama benim çevremdeki herkesin, hele ki benden ders alacaksa, bu haneye tecavüz işine fazla önyargıyla yaklaşmaması gerekiyordu. Lena için en uygun kılıcı seçtiğime kanaat getirdikten sonra kendime de sıradan antrenman kılıçlarımızdan birini aldım ve Artemis avcısıyla birlikte arenanın yolunu tuttuk. Kendimize çalışabileceğimiz boş bir alan bulmaya çalışırken ona "İsmim Lucianna. Athena kızıyım ve yedi yaşımdan beri kılıç kullanıyorum." dedim. Onun kendini tanıtmasına fırsat vermeden, "Sen de Lena'sın, tanıştığımıza memnun oldum." diyerek sırıttım. Bu insanları şaşırtma işini çok fena huy olarak edinmiştim. Lena şaşkınlığını gizlemeye çalışarak zoraki bir şekilde gülümsediğinde, az ilerimizdeki açıklığı işaret ederek "Sanırım şu tarafta çalışabiliriz." dedim. Birlikte oraya gittiğimizde Lena'ya ilk olarak kılıcı nasıl tutması gerektiğini ve duruş pozisyonlarını gösterdim. Sonra, çok yavaş tempoda bir düello yapmamızın gerekli olduğunu belirttim. "Melezlere oranla avcılar silah kullanımında her zaman daha başarılı olur ama elindeki yeteneği geliştirmezsen, ona sahip olman hiçbir işine yaramaz." dedim. Lena, çalışmalara ve antrenmanlara gereken önemi verirse, kısa sürede çok iyi bir kılıç kullanıcısı olabilirdi. En azından avcı olması fiziği buna el veriyordu.