Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hediye Veriyoruz|Görev 56-2

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Hektor Carter
Küçük Tanrı
Küçük Tanrı
Hektor Carter


Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 27/01/11

Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Empty
MesajKonu: Hediye Veriyoruz|Görev 56-2   Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 2:00 am

Pers ile ışınlanarak ormana nehrin kenarına geldik. Kolyeyi nasıl kaybettiğimi ve neler olduğunu açıkladım. Ardından Pers konuşmaya başladı.
“Bu sıralar kampta çok Drako belirmeye başladı. Bunların burada bir İn’i olmalı. Eğer orayı bulursak kolyeyi geri alabiliriz. Sen benden daha iyi bilirsin, bu Drakolar nasıl yerleri severler? Hımm, Drakolar hakkında pek bir bilgim yoktu. Olimposta edindiğim bilgilerin bazıları aklımda canlandı.
“Hatırladığım kadarıyla nemli ve karanlık yerleri severler” Nemli, demek ki bu yüzden o Drako nehir kenarındaydı. O zaman niye aklıma gelmemişti ki bu?
“Demek ki İnleri buralarda bir yerde. Eh karşı tarafta belirdiğine göre Drakon, İnleri de karşı tarafta olmalı. Yani ormanın tehlikeli bölgesinde” Bu fikir kafama yatmıştı. Pers’e gözlerini kapamasını söyledim. O da ne olacağını bekleyerek gözlerini kapadı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Perseus Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Perseus Carter


Mesaj Sayısı : 1204
Kayıt tarihi : 01/01/11

Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Empty
MesajKonu: Geri: Hediye Veriyoruz|Görev 56-2   Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 2:01 am

Hektor benden gözlerimi kapamamı istemişti. Acaba ne yapacaktı? O bir Tanrıydı, ondan her şey beklenirdi. Gözlerim kapalı bir şekilde ayakta duruyordum. Umarım yine bizi ışınlamazdı. Halaa şu ışınlanma olayına alışmamıştım, her defasında midem bulanıyordu. Gerçi ışınlandıkça mide bulantılarım azalıyordu. Gözlerim kapalı bir şekilde merakla beklerken ayaklarımın yere basmadığını hissettim. Bir şeyler oluyordu, bunu kesin Hektor yapıyordu. Hektor yanımdayken her türlü sürprizi beklerdim. Acaba bu sefer ne yapıyordu? Kendimi havada süzülüyormuş gibi hissediyordum. Hiçbir yere değmiyordum resmen. Ne oluyordu acaba? Gözlerimi açıp bakamıyordum da. Oof, of bu çok gıcık bir durumdu. Belli bir süre kendime boşlukta hissettikten sonra Ayaklarımın tekrar bastığını hissettim. Hektor gözlerimi açmamı söyledi. Gözlerimi açar açmaz etrafıma baktım, farklı bir yerdeydim. Arkamı dönmemle şok olmam bir oldu. Nehrin karşı tarafına geçmiştik, hem de ıslanmadan! Hektor’a döndüm ve konuşmaya başladım.
“Sen, sen ne yaptın ?!”
“Bizi uçurdum, neyse hadi şu İn’i bulalım” “Bizi uçurdum” mu? Bu kelimeyi doğal bir şeymiş gibi söyledi. Sanki her zaman uçuyorduk! Neyse bunları dikkate alamazdık. Bir an önce İn’i bulmalıydık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hektor Carter
Küçük Tanrı
Küçük Tanrı
Hektor Carter


Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 27/01/11

Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Empty
MesajKonu: Geri: Hediye Veriyoruz|Görev 56-2   Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 2:01 am

Pers artık benim Tanrısal güçlerimle yaptığım şeylere alışmış gibiydi. En azından artık bu muhabbetleri uzatmıyordu. Nehrin kenarında biraz araştırma yapmaya başladık. Kırık ağaçlar, yerde çeşitli ayak izleri ve farklı renklerde kanlar gördük. Bunların hepsi Kampın anormalliğini anlatıyordu. Nehrin kenarında biraz daha detaylı bir araştırma yapınca yerde şerit şeklinde uzanan bir iz gördük. Bu bir Drakon’a ait olmalıydı. Tamam tek yılan vücutlu canavarlar onlar değillerdi fakat şu anda yapabileceğimiz en iyi şey bu izi takip etmek olurdu. Pers ile izi kaybetmemeye çalışarak yürümeye başladık. Zaman, zaman iz silikleşiyor, zaman zaman da belirginleşiyordu. İzi takip ederek Ormanın derinliklerine ilerlemeye başladık.
İzlerin bittiği yere gelince önümüzde bir kaya bulduk. Bu kaya İnin girişini saklıyor olmalıydı. Pers bana “bir güzellik yapsana” dercesine baktı. Ben de tek elimi hareket ettirerek kayayı uzaktan kontrol ettim. Kaya büyük bir gürültüyle yana yuvarlandı. Mağaranın girişi açılır açılmaz öfkeli tıslamalar yükseldi. Bunlar Drakolara ait olmalıydı. Pers hemen yüzüklerini ve saatini aktifleştirdi. Ben ise sakinlikle olacakları bekliyordum. Drakolar yavaşça etrafımızı sardılar tam 9 adet Drako vardı etrafımızda. Biz Drakoları incelerken mağaranın içinden bir Drako daha çıktı. Kendisi grubun lideri olmalıydı. Zırhı çok gösterişliydi ve benim yaptığım kolyeyi takıyordu. Pers’e dönerek parmağımla kolyeyi işaret ettim “Bak işte kolye orada”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Perseus Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Perseus Carter


Mesaj Sayısı : 1204
Kayıt tarihi : 01/01/11

Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Empty
MesajKonu: Geri: Hediye Veriyoruz|Görev 56-2   Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 2:02 am

Etrafımızda 10 tane Drako vardı. Bunların çoğu güçsüz görünüyordu fakat içlerinden 3 tanesi çok güçlü görünüyordu. Bu üçlüye liderleri de dahildi. İşimiz zor olmayacak gibiydi. Kılıcımı kaldırdım ve kavgayı başlattım. İlk başta hemen 2 adet Drako kestim. Tabii bu diğerlerini çok kızdırmıştı, güçlü Drakolar hariç diğer tüm Drakolar üzerime geldi. Etrafımda tam tamına 5 tane Drako vardı. Kılıcımı önümde tutuyordum, eğer bir saldırı denerlerse onları kesebilecektim. Ne olur ne olmaz diye de kalkanımı dibimde tutuyordum. Belki kılıcımı aşabilirlerdi. Uzun bir süre tetikte bekledikten sonra bir Drako üzerime doğru koştu. Yana doğru takla attım ve yanımdan geçen drakoya kılıcımı savurdum. Kılıcım Drakoyu ortadan ikiye ayırdı. Bu yaratıkların zayıf bölgeleri yılan olan kısımlarıydı. Oralarından kesersem tek vuruşta ölüyorlardı. Ben aklımda çeşitli taktikler yaparken 4 Drako aynı anda üzerime atıldı. Böyle bir saldırıyı beklemiyordum Kılıcımı etrafımda 360 derece döndürdüm ve durduğum anda eğilip vücudumu kalkanımın arkasına gizledim. Kılıcımı savururken çeşitli metalik sesler duymuştum. Tıslamalar devam ediyordu, anlaşılan saldırım başarısız olmuştu. Kalkanım ateş ile ısıttım. Şu anda benden başka kimse bu kalkana dokunamazdı. Tabii bizim şapşal Drakolar bu hilemi fark etmediler. Büyük bir sinirler üzerime atıldılar. Ben de kalkanımı kılıçlarına vurdum. Kalkanın ısısı ile kılıçları eriye drakolara diğer elimde kılıçla vurunca savunmasız kaldıkların için yanarak toza dönüştüler. Çoğu Drako gitmişti şimdi sıra 3 büyük Drakodaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hektor Carter
Küçük Tanrı
Küçük Tanrı
Hektor Carter


Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 27/01/11

Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Empty
MesajKonu: Geri: Hediye Veriyoruz|Görev 56-2   Hediye Veriyoruz|Görev 56-2 Icon_minitimeCuma Şub. 11, 2011 2:02 am

Pers çok iyi dövüşmüştü, böylelikle tek başına 7 Drakoyu öldürebilmişti. Şimdi sırada 3 büyük Drako vardı. Bu Drakolar daha büyüklerdi ve daha güçlü duruyorlardı. Ben Drakoları incelerken Pers konuştu.
“Bu Drakoların zırhları diğerlerine göre daha iyi işlenmiş, daha dayanıklı metalden yapılmış. Kısacası daha dikkatli olmalıyız.” Anlaşıldı anlamında başımı salladım. Biz daha taktik kararlaştıramadan bir Drako Pers’e, bir Drako bana saldırdı. Refleksle kılıcımı çektim. Son anda saldırıyı durdurmuştum. Yani en azından ben öyle sanıyordum. Kafamda bir acı hissettim, başım çizilmişti. İşte buna çok sinirlenmiştim. Elimde çok güçlü bir enerji topu oluşturdum, bu top elimi çevreledi. Sinirle canavarın gövdesine doğru yumruk attım. Enerji topunun etkisi ile elim canavarın zırhını deldi ve vücudunun öteki tarafından çıktı. Son aşamaya gelmiştim, enerji topunu elimden uzaklaştırdım ve canavara yaydım. Canavar belli bir süre acı çektikten sonra yanarak yok oldu. Bu sırada başımı çevirdim, Pers te canavarı öldürmüştü. Geriye bir canavar kalmıştı, lider Drakoya baktığımızda gülmemek için kendimizi zor tuttuk. Drako arkasını dönmüş kaçıyordu, doğal olarak Pers peşini bırakmadı. Kılıcını gerildiği gibi canavara fırlattı. Kılıç canavara tam ortadan saplandı. Canavar toza dönüşünce kolye yere düştü. Koşarak kolyeyi aldım ve özel bir kutu oluşturup içine koydum. Kolye zaten nehirde ıslandığı için artık hazırdı. Pers’e döndüm ve “Artık New York’a gidebiliriz” dedim. Pers daha azını açamadan bizi ışınlamıştım bile.

Devamı New Yorkta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hediye Veriyoruz|Görev 56-2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hediye veriyoruz| Görev 56-1
» Küçük Bir Hediye.
» Babamdan bir hediye.
» Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)
» Babamdan Görev Alıyorum [Görev]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman-
Buraya geçin: