Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yondaime Hokage & Satellite Morgan.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Satellite Morgan
Artemis Avcısı/Kulübe Lideri/Melez Danışmanı/Araba Yarışları Koordinatörü/Okçuluk Eğitmeni
Artemis Avcısı/Kulübe Lideri/Melez Danışmanı/Araba Yarışları Koordinatörü/Okçuluk Eğitmeni
Satellite Morgan


Mesaj Sayısı : 3387
Kayıt tarihi : 24/08/10

Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Empty
MesajKonu: Yondaime Hokage & Satellite Morgan.   Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Icon_minitimePerş. Şub. 10, 2011 11:55 pm

Arena; her zamanki gibi büyüleyen seyircileri, muhteşem bir atmosfer, sıcak bir kum, bağırışlar çığlıklar ve daha niceleriyle orada bulunan herkes gibi beni de etkisi altına almıştı. Oraya neredeyse her gün gitmeme rağmen düello alanı içimde bambaşka duygular oluşturuyordu. Kapasitesi, bütün melezleri alabilecek kadar genişti, arada boşluklar olması beklenirken sanki (!) çok önemli bir düelloymuş gibi kafamı çevirdiğimde tanıdık bir yüz görecek kadar çok melez doldurmuştu düello alanını. Bunun üzerimde bir baskı oluşturması elbette olağandı. Sıcacık kum, düello alanındaki melezlerin sıcaklığını kat kat arttıracak derecedeydi. Yere eğilip bir tutam aldım ve ardından bıraktım. Ellerim kendine gelmişti, güzel bir silkelendim, sanırım artık düelloya adapte olmanın vakti gelmişti.

Düello alanında yapacağım hiçbir düello şu anki kadar değerli ve mühim olmamıştı. Üç etaptan oluşan yarışın ilk ayağıydı bu, rakibimle düello. Kahramanlık statüsünü istiyordum, gözümü bunun için karartmıştım. Uzun zamandır bu kamptaydım, bence çoktan hakkettiğim bir statüydü bu. Çıktığım maceraların sayısı, iddia edebilirim ki bu kamptaki herkesten daha fazlaydı. Belki Lucy'de kararsızlık yaşayabilirdim, sonuçta o bu kampta benden daha önce vardı. Yine de ne olursa olsun o statüyü hakkettiğime inanıyordum ve hırsımı bilen herkes de bu düelloyu kazanmak için neler yapabileceğimi biliyor olmalıydı. Bir süre bunları düşündükten sonra kendim geldim; ben narsist değildim. Sadece kahramanlığı ve bu maçı istiyordum ki, bunun için hırsla narsistliği birbirlerine karıştırmamam gerekiyordu.

Bu düelloda karşımda Yon olacaktı; işte beni zorlayan faktörlerden biriydi. O da kahramanlığı istiyordu, o da hakkediyordu. Ona olan duygularımın bu amacımın önüne geçmemesini dilemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Belki düelloda arada bir aklıma Artemis'i getirerek Yon'a karşı daha da atak yapabilirdim. Ama hayır, sevgim hiçbir şeyin önüne geçemezdi. Daha düello başlamadan gelgitler başlamıştı, kendimden ürküyordum açıkçası. Tekrar hazırlanmakta olan Yon'a gülümsedim. Sonuçta ikimizden biri alacaktı o statüyü, ya ben ya o. Benim için fark etmezdi. İstiyordum, savaşacaktım ama kaybetsem bile kendimi üzmeyecektim.

Hakem seçimimizi Yon yapmıştı ki bence de doğru bir karar vermişti. Ares, Yüce Savaş Tanrısı Ares! Her zamanki ona yakışan artistiğiyle beraber arenaya girdiğinde bütün gözler ona bakıyordu. O da güneş gözlüğünün altından gülümsüyordu ama sanki Afrodit'ten bu düello için birkaç saat ayrı kalacak diye sıkıntılı gibi görünüyordu. Hakem koltuğuna oturdu, ve sakızını çiğnemeye başladı. Daha oturur oturmaz saatine baktı, kıkırdadım. Ama gözleri bana dönünce korkup kendi işimle ilgilenmenin doğru bir karar olacağı kanısına vardım.

Seyirci, çok coşkuluydu. Bütün arena ikiye bölünmüş gibi gözüküyordu ama söyledikleri ve konuştuklarıyla bütün arena bir bütündü. Kampta birçok arkadaşımın olması, bu düelloda taraftarların bir kısmının beni desteklemesini sağlıyordu. Seyircilerin en ön kısmında bütün avcılar vardı, gelip beni destekliyorlardı; başta da Lexi. Yaptıkları çok hoşuma gitmişti, demek ki seviliyordum ve sevilmek güzeldi.

Arenaya tekrar baktım, sanırım başlama zamanı yaklaşıyordu. Bu yüzden son hazırlıklarımı yapmaya başladım. Kalkanım, kılıç dersliğinden bir tane ödünç almıştım çünkü benim kendime ait bir kalkanım yoktu. Kılıcım da yanımdaydı, ad vermeye üşendiğim ve sadece kılıç dediğim, beni birçok tehlikeden kurtaran bir tanecik kılıcımdı o benim. Bir süre parlattıktan sonra kınına geri koydum. Düello başlamadan önce zarar görmemeliydi, o benim kahramanlığa giden yoldaki arkadaşımdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.platis.forummum.net
Edward J. F. Newgate
Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Apollon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Edward J. F. Newgate


Mesaj Sayısı : 1784
Kayıt tarihi : 21/12/10

Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Empty
MesajKonu: Geri: Yondaime Hokage & Satellite Morgan.   Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 7:57 am

Uzun bir koridordan geçtim ve ayaklarım kumlu toprağa bastı. Arenanın her zamanki sıcak havasını yüzümde hissettim. Ardından düşüncelerim kafama hücum etti. Arenayı pek sevmezdim. Arenaya çıkmaktan da nefret ediyordum zaten. Biz yeteneklerin karşılaşması olarak düşünsekte aklımdan zamanında insanları eğlendimek için olduğu gitmiyor. Bu sefer çıkmak zorundaydım. Kahraman olmayı başarmalıydım. Rakibim kim olursa olsun gazabımdan korkmalıydı korkacaktı. Bu Sat'ın rakibim olduğunu bilmeden önceki fikirlerimdi tabi. Sat'a nasıl tüm öfkemi kusardım. Onu sevmem büsbütün beni fikirsiz yapmıştı. Kafamdaki milyon çatışma ile arenaya çıktığımda onu yenmek için nasıl kılıç savuracağımı düşünmeden edemiyordum. Onun benim gibi düşünmemesini umut ediyordum. Uzun vakittir buradaydı ve kampın ilk kahramanı olmak en büyük hakkıydı.

Kahraman olmak için yapmam gerekenleri düşündüm. Önce rakibimle sağlam bir düello. Ardından 2 tane önemli görev. Bunları yaparken zorlanmazdım. Hele son görevde fedakarlığın anlamını tekrardan yazabilirdim ama ya düello, bu benim kafamı karıştırıyordu. Bu düşünceler yüzünden seyircilerin beni göremediği Güneş'in bile gelmediği arenanın en uç köşesindeydim. Yüzüklerimi kılıç formuna getirmiş ikisini birden belime asmıştım. Üzerime zırh giymemiştim. Bilekliklerim hariç. Onlar bileğimde duruyordu. Sırtımda bulunan görünmez katanam bana güven veriyordu. Ama bunlar ile Sat'ı yaralama fikri bütün cesaretimin midemin derinliklerine kaçmasına, ileri bir adım atacakken tekrar geriye dönmeme neden oluyordu.

Olacakları o eşsiz yeteneğimle unutarak cesaretimi topladım. Bir adım ileri attım. Ve arenanın ortasına doğru ilerlemeye başladım. Sat oradaydı. Mükemmel gülümsemesi ile seyircilerin ön saflarında bulunan kardeşlerine gülümsüyordu. Benim de kardeşlerim oradaydı. Benim çıktığımı görünce onlardan yayılan çığlık bütün arenayı kaplamıştı. Melezlerin beni fazla sevdiği falan yoktu ama maksatları eğlence olsun.

Son kontrolleri yapıyordum. Biraz sonra dövüş başlayacaktı. Sat'a zarar vermek istemiyordum doğrusu ama hasarda almak istediğim söylenemezdi. Olası Güneş'in göz almalarına karşı ölümcül Güneş gözlüğümü gözüme geçirdim. Belimde ve sırtımda kınlarının içinde duran kılıçları kontrol ettim. En son hakeme baktım. Muazzam bedeni ve kırmızı güneş gözlükleri ile orada dikiliyordu. Dövüşün kısa bitmesini istediği her halinden belliydi. Benim ona uzun uzun bakmakta olduğumu farkedince kafasını kaldırdı ve bana baktı. Korkunç bir şekilde bakıyordu bu nedenle hemen gözlerimi kaçırdım. Sat'a çevirdim kafamı. Oda bana bakıyordu. Çok güzel bir şekilde gülümsüyordu bana karşılığında zorlukla ve yarım bir şekilde gülümseyerek karşılık verdim.

Ares kıpırdanmaya başlamış seyircilerde çığlıklarla kimi destekleyeceklerini belli ediyordu. Sat sesi çok fazla duyulsada arada tanıdık seslerden kendi ismimi de duyuyordum. Ve elimi belimdeki kılıçlarıma götürdüm. İki kılıcı birden çektim. Altın rengindeki kılıçlar artık ellerimde beni ısıtıyorlardı. Önce sağ ayağımı öne attım ve dengemi kurdum. Ardından sağ elimdeki kılıcımı havaya doğru dirseğimi kırarak kaldırdım. sol elimdeki kılıcı ise Sat'a doğru düz bir biçimde tuttum. Üzerimdeki t-shirt ve kapri ile savaşa girecekmiş gibi durmuyordum ama hazırdım. Yüzüme sıcak bir gülücük kondurarak hakemin başlayın çağrısını ve Sat'tan gelmesini umduğum ilk darbeyi beklemeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucianna Fackrell
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Lucianna Fackrell


Mesaj Sayısı : 4356
Kayıt tarihi : 22/08/10

Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Empty
MesajKonu: Geri: Yondaime Hokage & Satellite Morgan.   Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Icon_minitimeÇarş. Şub. 16, 2011 5:12 am

İlk Tur Puanları

Satellite, kesinlikle çok başarılı bir ilk post olmuş, anı yaşatan cinsten, tebrikler. Puan: 8.

Yondaime, karşılaşmanıza güzel bir giriş yapmışsın fakat ufak tefek yazım hatalarından kaybediyorsun. Puan: 7.

*2. tura geçildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Morgan
Artemis Avcısı/Kulübe Lideri/Melez Danışmanı/Araba Yarışları Koordinatörü/Okçuluk Eğitmeni
Artemis Avcısı/Kulübe Lideri/Melez Danışmanı/Araba Yarışları Koordinatörü/Okçuluk Eğitmeni
Satellite Morgan


Mesaj Sayısı : 3387
Kayıt tarihi : 24/08/10

Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Empty
MesajKonu: Geri: Yondaime Hokage & Satellite Morgan.   Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Icon_minitimeÇarş. Şub. 16, 2011 9:03 am

Düello başlamak üzereydi ki ani bir değişiklikle Ares, hakem koltuğundan kalkarak yerini biricik arkadaşım Lucy'e verdi. Açıkçası, biraz rahatlamıştım. O ihtiyarın yüzündeki ifade, maçın hemen bitmesini isterken, Lucy'nin yüzündeki sevinçli ve hevesli ifade bizi düelloya daha çok bağlıyordu. Yerine oturur oturmaz bizim hazır olduğumuzu gördü. Ardından arenadaki seyirci kalabalığına bakarak gülümsedi ve komutu verdi. "Başlayın!"

Kılıcım, hareket etmiyordu. İlk hamlenin Yon'dan gelmesini bekliyordu. Karşımda başka bir rakibim olsa dans edecek olan kılıcım, şimdi Yon'un kılıcı karşısında boynunu eğmişti adeta. Kılıcım ve ben bütünleşmiş, Yon'un hamle yapmasını hevesle bekliyorduk. Ama Yon ve kılıcı da bize aynı şeilde bakıyordu, sanki onlar da bizden ilk hamleyi bekliyordu. Sıcak kumu tekrar ellerimin arasına aldığımda arenadaki seyirciler artık huzursuz olmuşlardı, uğultular ve fısıltılar yükselmiş, bütün arenayı kaplamıştı. Aradan sesler duyuluyordu. "Biz buraya bakışma izlemeye değil, kan görmeye geldik." gibilerinden. Ama ben başlamamaya niyetliydim; ta ki sağıma döndüğümde karşıma çıkan Lexi ve diğer avcıların mırıltılarını duyuncaya kadar. Yon'a baktım, kafamı eğdim özür dilercesine. Ben, artık başlamak zorundaydım.

Derin bir nefes aldım. Önce kafamda strateji belirlemem gerektiğini biliyordum ama açıkçası daha önce oturup hiç düşünmemiştim. Ve aklıma hemen bir plan gelmesi de mümkün değildi, ben bir Athena kızı değildim. Bu yüzden arenadan seyirci gitmemesi için biraz oyalamaya karar verdim ve Yon'a kılıcımı doğrultarak saldırma girişiminde bulundum. Aslında bu bir girişim değil de çabaydı, yani sırf ben ne yapacağımı düşünürken arena boşalmasın diye düşünülmüş bir şeydi. Bu plan, o boş kafamın düşündüğü tek şeydi. Yon'un üzerine doğru ilerledim ve kılıcımı ona doğrulttum ama bir eğilmeyle kaçınca düşünmeye başladım. Tekrar üzerine koştum, bu sefer yine eğilince aklıma gelen en etkili yöntemi kullanmaya karar verdim. Onu kandırmaya çalışacaktım.

Onu buna nasıl yapacağımı düşünürken de bir yandan geri çekiliyordum. Tamam, söz konusu olan önemli bir ünvandı. Kahramanlık, hem de kamptaki ilk kahramanlık. Ama karşımdaki Yon'du. Kampta bir adım vardı, itibarım vardı, şöhretim vardı. Ayrıca yardımcı kılıç eğitmeniydim de. Fakat her zaman duygularım öncelikli gelmişti, bütün kampın bildiği üzere. Bu yüzden arkamdan ne dedikoduların döndüğünü biliyordum, hele de kampın televizyonundaki haberler, açıkça yapılan bir kötülemeydi adeta. Yon'a baktım, ona bunu yapmam gerekiyordu. Bir an düşündüm. Ben bu hamleyi yapınca illa Yon yenilecek değildi, dolayısıyla bence denemeye değerdi.

Adımlarımı geri geri atmaya devam ediyordum ki, gölgelere geldiğimi fark ederek durdum. Gözlerimi kapadım, seyircilere baktım. Şimdi tam sırası olduğunu düşünüp, koşmaya başladım. Koştum, koştum. O mesafe bana maraton koşusu gibi gelmişti. Yon'un yanına vardığımda kılıcımı bir ileri bir geri sallıyordum. Yon önce benim yaptığımdan kurtulmak için bir geri bir ileri kıvrılmaya başladı. Ama sonra bunun kandırmaca olduğunu anlamış olacak ki, direk kılıcıma bir hamle yaptı. Az daha düşen kılıcımı zorlukla da olsa tuttum ve geri geri ilerlemeye başladım. Şimdilik daha fazla taaruz yapmama gerek yoktu. Savunmada bekleyebilirdim. Dediğim gibi, ben bir Athena kızı değildim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.platis.forummum.net
Lucianna Fackrell
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Lucianna Fackrell


Mesaj Sayısı : 4356
Kayıt tarihi : 22/08/10

Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Empty
MesajKonu: Geri: Yondaime Hokage & Satellite Morgan.   Yondaime Hokage & Satellite Morgan. Icon_minitimePaz Şub. 20, 2011 5:05 am

Yondaime Hokage süre sınırını aştığından dolayı, düellonun galibi Satellite Morgan'dır. Kendisini tebrik ediyoruz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yondaime Hokage & Satellite Morgan.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Melezleri İkna Özel Görevi / Satellite Morgan & Yondaime Hokage
» Melezleri İkna Özel Görevi / Satellite Morgan & Yondaime Hokage / 2
» Melezleri İkna Özel Görevi / Satellite Morgan & Yondaime Hokage / 3
» Melezleri İkna Özel Görevi / Satellite Morgan & Yondaime Hokage / 4
» Melezleri İkna Özel Görevi / Satellite Morgan & Yondaime Hokage / 5

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Arena :: Düello Alanı-
Buraya geçin: