Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Antrenman ve Güneş!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Theodor Aquila
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Theodor Aquila


Mesaj Sayısı : 710
Kayıt tarihi : 30/10/10

Antrenman ve Güneş! Empty
MesajKonu: Antrenman ve Güneş!   Antrenman ve Güneş! Icon_minitimePerş. Şub. 10, 2011 6:27 am

Ok kullanma konusunda birkaç ders almıştım ve bu bilgileri unutmamak için de antrenman yapmam gerekiyordu. Okçuluk alanında çok fazla melez olduğu için kafamı dinleyemiyordum. Bu nedenle ormana gelip canlı hedeflerle de çalışmak istedim. Alışana kadar bir ağaca ok attım ve sonra hazır olduğumu düşünerek canlı hedefler aramaya başladım. Onları öldürmemeye dikkat edecektim. Vurduktan sonra hemen oku çıkarıp Apollon güçlerimi kullanmayı planlıyordum. İlk başta sincap, fare gibi küçük hayvanları vurmayı denedim. Bunlarda başarılı olduktan sonra da daha büyük bir hedef aramaya başladım. O sırada karşıma bir yaban domuzu çıktı. Ne kadar şanslı olduğumu düşünerek hedef aldım ve okumu fırlattım. Malesef şansım uzun sürmeden beni terk etmişti, çünkü domuz bir anda arkasını dönmüştü ve bu nedenle ancak karnından vurabilmiştim. Bu da onu sinirlendirmişti ve üstüme doğru koşmasına neden olmuştu. Hemen Roloi'den Yang'i çıkardım ve domuzun yaklaşmasını bekledim. Aramızda kısa bir mesafe kaldığı anda hançerimi domuzun kafasına sapladım. Ama biraz geç kalmıştım çünkü o da boynuzunu koluma vurmuştu. Neyse ki kafasına aldığı darbe onu öldürürken ben sadece yaralanmıştım. Hemen elimi yaramın üzerinde gezdirmeye başladım. Biraz daha iyi olunca çantamdan bir parça Ambrosia çıkardım ve yedim. Daha sonra da bir ağacın altına oturdum ve dinlenmeye başladım. Benim birer kalkan ve kılıca ihtiyacım vardı. Bu yüzden cephaneliğe gitmem gerekiyordu.

Tam bunları düşünürken ağaçların üstünden gelen güneş ışınları arttı. Bunun pek hayra alamet olmadığını düşünüyordum. Bir süre sonra güneş yüzünden gözlerimi kolumla kapatmak zorunda kaldım. Biraz sonra gözümü açtığımda Güneş Arabası'ndan inen babamı gördüm ve hemen ayağa kalktım. Önünde eğildim. Bana "Hadi oğlum, bırak resmiyeti de sana şöyle bir bakayım." dediği zaman başımı kaldırdım ve ona baktım. Yüzündeki sıcacık gülümsemeyi görünce ben de sırıttım. "Seni görmeyeli uzun zaman olmuştu baba." dedim. "Biliyorum evlat, ama işlerim vardı. Şu sıralar Gaea'yla uğraştığımız için kafamı kaşıyacak zamanım olmuyor." dedi. Kafamı anlayışlı bir şekilde salladım. Bu konu hakkında pek bir şey bilmiyordum ama sormak da istemedim. Bir anda endişelendim ve "Peki ters bir şey mi oldu? Bu kadar meşgulken neden buraya geldin?" dedim. O da "Memnun değil misin yoksa?" dedi. Hemen kafamı salladım ve konuşmaya yeltendim ama "Tamam, tamam. Sadece şakaydı." dedi. Daha sonra da konuşmaya devam etti "Aslında seni ziyaret etmek aklımdaydı. Demin basit bir domuza karşı savunmasız olduğunu görünce sana sinirlendim ve biraz tavsiye vermeye geldim." Hemen "Ah biliyorum. Yarın ilk iş olarak Cephanelik'e uğrayıp kendime kalkan ve kılıç almayı planlıyorum." diyerek kendimi korumaya çalıştım. O da gülerek "O kadar uzağa gitmene gerek yok. Ben şimdi sana bir şeyler verebilirim." dedi. O zamana kadar elinde olduğunu fark etmediğim bir bilekliği bana uzattı. "Bunu hiçbir zaman kolundan çıkarma tamam mı? Ne zaman ihtiyacın olacağını bilemezsin." dedi. Ben de hemen koluma taktım ve garip garip baktım. Nasıl çalıştıracağımı anlayamamıştım. Sanırım babam bunu fark etmişti çünkü "Bunu çalıştırmak için baş parmağını şuraya bastırman gerekiyor. Bileklik hemen kalkana dönüşüyor." dedi. Ben de dediğini yaptım ve kalkana hayran bir şekilde baktım. Üstünde gerçekten parlıyor gibi duran bir güneş vardı. Etrafındaysa şimdiye kadar babamla ilişkin öğrendiğim bütün canavarlar vardı. "Öğrendiğim kadarıyla güneş ışınlarını kontrol edebiliyormuşsun artık. Onları bunun üstüne tuttuğun zaman karşındaki canavarlar korkudan titreyecektir!" dedi. Heyecanla "Bu süper baba! Teşekkürler. Peki kılıç için ne yapmalıyım?" diye sordum. Haddimi aşmadığımı umuyordum. "Onun için de şurada görmüş olduğun kiklopun elindeki kılıcı hafifçe çekmen gerekiyor." dedi. Bunun işe yarayacağına inanmasam da dediğini yaptım ve tekrar hayran kaldım. Bu kılıç harikaydı. İlahi bronzdan yapılmıştı tabi ki. Ayrıca etrafında dönen sarı bir şerit vardı. Bu da güneş ışınlarını hatırlatıyordu. Üstünde Yunanca bir şeyler yazıyordu ama güneş ışınları nedeniyle okuyamıyordum. Babama döndüm ve "Baba bunlar harika! Gerçekten çok uğraşmış olmalısın. Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum." dedim. O da gülerek "Bugünkü yemekte şöyle güzel bir domuz butuna hayır demezdim." dedi ve başıyla öldürdüğüm domuzu gösterdi. "Bunlarla yüzlerce canavar öldüreceğini düşünüyorum. Onları sakın yanından ayırma. Şimdi gidiyorum evlat, daha sonra görüşmek üzere." dedi ve saçlarımı karıştırmayı ihmal etmedi. Ben de büyülenmiş bir şekilde Güneş Arabası'nın gidişini izledikten sonra eşyalarımı topladım ve domuzu da sürükleyerek Kamp'a dönüş yolunu tuttum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Antrenman ve Güneş!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Güneş mi ?
» Güneş'in Peşinde
» Güneş ışığım.
» Güneş kadar...
» Güneş Arabası!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman-
Buraya geçin: