Melez Kampı; 10. Rp Denetlemesi | Afrodit Kulübesi

Bir Afrodit kızını bilirsiniz. Her zaman süse püse saran bir şey. Haha! Şimdi bir de gelin size gerçek bir Afrodit çocuğunun gizli arzularını, özelliklerini, hayat tarzlarını ve temizliğe verdikleri değeri en ön sıradan görün. Müziğin sesini duyuyor musunuz? O zaman biraz daha yaklaşın…

Melez Kampı; 10. Rp Denetlemesi | Afrodit Kulübesi

Güneş pencereden usulca süzülüyordu. Yatak odamı o ışık ile yeni bir sabaha başlamıştı. Yeni ve güzel bir gün benim için çok şey ifade ederdi. Dün yaptıklarımı bugün yapmama, yeni şeyler öğrenme gibi.

Parmak ucunda yürüyerek banyoya gittim. Kardeşlerimin hala uyanmadığı belliydi. Güzel bir banyodan sonra odama gittim ve rahat ama şık olan günün kıyafetlerini giydim. Hint tarzı giyinmiştim çünkü onların giyinişlerini beğeniyordum. Ardından saçlarımı kuruttum ve taramaya başladım. Saçlarımın iyice kuruduğuna emin olunca birkaç tel toka ile tutturdum. Ardından gözlerime güzel bir sürme çektim ve biraz kırmızı ruj sürdüm. Boy aynamın karşısına geçtim ve kendime baktım. Tam olmuştum.

Spoiler:

Hemen odamı toparlamaya giriştim. Yatağımdan başladım işe. Tüm kılıfları filan çıkardım ve odama hint tarzı şeyler (yani krem ve kahverengi tonları ağırlıklı) koydum. Çıkardığım şilteleri, kılıfları aldım ve çamaşır makinesinin üstüne koydum. Ardından tekrar odama döndüm ve çalışma masasını, makyaj masasını düzenledim. Zaten tüm parfümlerim entel şişelerdeydi. Üzerlerine yeni aldığım bir tütsü demetini estetik bir biçimde yerleştirdim. Dolabımdaki tüm kirli kokan giysileri aldım ve onları da çamaşır makinesinin yanına koydum. Dolabımı bir güzel tekrar yerleştirdikten sonra perdeleri çıkardım ve makinenin yanına koydum.

Banyoya gittim ve bizim rengarenk kovalarımızı çıkartım ve hepsine normal miktarda su doldurdum. Sonra hepsinin içine bir kapak yüzey temizleyici jel koydum ve yeni aldığım renkli bezleri çıkarttım. Anna rica ile temizlik yaptırıyordu ama ben… disiplinli bir şekilde yapacaktım bunu. Bezleri salonda şifonyerin üzerine üst üste koydum ve kovaları sırasıyla dizdim. Üzerlerine hepimizin isimlerini yazdım. Toplamda 12 kova vardı ve hepsinde onu kullanacak olan kardeşimin adı yazılıydı. Birkaç dakika sonra her şeyi eksiksiz ayarladım ve çalışma masamın en küçük çekmecesinden bir düdük çıkarttım. Salonun ortasında var gücümle öttürdüm. Salondan tüm onları görebildiğim için şanslıydım.

Uykulu kafaların “ne oluyor ya?” bakışına karşın kükreyen bir sesle “Herkes salona!” diye bağırdım. Ciddi olmak istedim mi çok da güzel olurdum. Kardeşlerim dağınık odalarından düşe kalka salona geldiler ve gözlerini ovuşturup bana bakmaya başladılar. Jason uykulu bir sesle “Ben de yangın var zannettimdi. Yürüyün ya. Ohaa. Alex bu ne hal!” dedi gözleri açılınca Ellerimi belime kavuşturdum ve ayağımı belli bir tempo ile yere vurmaya başladım. “Çok komik Jason. Katia, Luna, Pandora, Thalia, Madison, Mason! Hepiniz yerinize. Temizlik yapacağız! Hepiniz üzerinizi giyinin. Anna ve Lara! Şimdi değil! Ben söyleyince! Size 3 dakika vereceğim ve hemen üzerinizi giyeceksiniz! Ardından sırası ile isimlerinizi okuyacağım ve gelip malzemelerinizi alıp temziliğe başlayacaksınız. Saat 12.30 da 5 dakikalık yemek molası verilecek!” dedim. “A-ama daha saat altııı…” dedi Claire. “Biliyorum!” dedim hiç istifimi bozmadan. “Yapma ama Alex.” Dedi Androméda Ophélia. “Bu kadar da gaddar olamazsın.” Diye ekledi. “Bu gaddarlık değil. Artık tüm denetlemelerden 5 almayı istiyor musunuz, istemiyor musunuz!?” dedim sert bir sesle. “İstiyoruuuzz.” Dedi London cırtlak ve yorgun bir sesle. “İstiyor musunuz, istemiyor musunuz!?” dedim daha sert ve daha gür bir sesle. “İstiyoruz!” biye yorgun bir şekilde bağırdılar.

Tekrar düdüğü öttürdüm ve "Hepiniz 3 dakika içinde giyinin. Konuşmak yasak! 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1-0!” Karşımda her ne kadar yorgun da olsa dik duran kardeşlerim geldi.

Yanımda duran kovaları göstererek “Herkes üzerinden adı yazan kovayı alsın ve sırayla yanıma gelip bezleri alsın. Bir bez silme, diğeri kurulama içindir. Herkes odasının perdelerini ve yatak çarşaflarını çıkartacak ve yıkanması için buraya koyacak. Anna mutfağı sen, Lara! Kulübe girişinin toparlanması gerekiyor. Orası senin, Androméda, sen çarşafları renklisini beyazını ayırıp yıkıyorsun. Claire sen yıkananları kuruması için girişe sereceksin. Jason tuvalet senin pırıl pırıl ve kokusuz olsun. Asma suratını eldiven takarsın. Katia mutfak Anna’nın ama bulaşık makinesini dizmek senin. Anna sen dolapları filan siliyorsun karıştırma. London sen tavanlardan sorumlusun! Pis gri tavan gösterme bana! Luna sen bulaşık makinesinin yıkadıklarını raflara diziyorsun. Madison kodluklar ve yerler senin! Mason, banyo ellerinden öper. Pandora. Sen kulübedeki tüm karınca yuvalarının girişlerini kapat, örümcekleri uzaklaştırve çatlakları onar.Thalia sen de kulübenin kokusundan sorumlusun. İğrenç tek bir koku ölmene neden olur. Sakın üzerinizde bir baskı hissetmeyin. Herkes odasını topladıktan sonra bu işleri yapacak. Ben de akşam ve öğle yemeğini hazırlayacağım. Anlaşıldı mı?” dedim ve herkesin dinç bir şekilde odalarına dağılışını izledim.

Sabahın köründe Alex'in sesiyle uyanmıştım “Herkes salona!”diye bağırdı. Aslında bağırdı yerinde kükredi de denilebilir, çünkü tüm kulübe onun bağırmasıyla inledi. Alex'in temizliği yaptıracağını bilmeyen kardeşlerim sızlandılar. Alex'in temizliği yaptıracağını bir ben biliyordum çünkü bunu ondan ben istemiştim. Alex kardeşlerimizle bir şeyler konuştu, ardından giyindik ve sıraya geçtik. Ardından Alex yanındaki kovaları göstererek; “Herkes üzerinden adı yazan kovayı alsın ve sırayla yanıma gelip bezleri alsın. Bir bez silme, diğeri kurulama içindir. Herkes odasının perdelerini ve yatak çarşaflarını çıkartacak ve yıkanması için buraya koyacak. Anna mutfağı sen, Lara! Kulübe girişinin toparlanması gerekiyor. Orası senin, Androméda, sen çarşafları renklisini beyazını ayırıp yıkıyorsun. Claire sen yıkananları kuruması için girişe sereceksin. Jason tuvalet senin pırıl pırıl ve kokusuz olsun. Asma suratını eldiven takarsın. Katia mutfak Anna’nın ama bulaşık makinesini dizmek senin. Anna sen dolapları filan siliyorsun karıştırma. London sen tavanlardan sorumlusun! Pis gri tavan gösterme bana! Luna sen bulaşık makinesinin yıkadıklarını raflara diziyorsun. Madison kodluklar ve yerler senin! Mason, banyo ellerinden öper. Pandora. Sen kulübedeki tüm karınca yuvalarının girişlerini kapat, örümcekleri uzaklaştırve çatlakları onar.Thalia sen de kulübenin kokusundan sorumlusun. İğrenç tek bir koku ölmene neden olur. Sakın üzerinizde bir baskı hissetmeyin. Herkes odasını topladıktan sonra bu işleri yapacak. Ben de akşam ve öğle yemeğini hazırlayacağım. Anlaşıldı mı?” dedi. Alex'in konuşması bitince mutfağa gittim. Dolapların hepsini boşaltmaya başlamıştım ki Katia yanıma geldi"Anna, neden Alex temizliği yaptırıyor? Kulübe lideri sensin." dedi. Dolaptaki tabakların bir kısmını indirdikten sonra"Ondan bunu ben rica ettim."dedim. Katia bana baktı ve"Ne! Anna sen delirdin mi?" dedi."Boş yere sızlanma Katia, bugün yetkiler Alex'te. Yani sadece temizlikte. Neyse dinle Alex'in sözünü yoksa başına güzel şeyler gelmez."dedim ve kalan tabakları da indirdim. Mutfakta bir sürü dolap vardı, ben sadece tabakların bulunduğu bölmeyi boşaltmıştım. İlk önce orayı silecektim fakat önce diğer dolapları da boşaltıp öyle silmeye karar verdim ve diğer dolapları boşaltmaya başladım. Tüm dolaplar boşaldıktan sonra bir bez alıp dolapların içini silmeye başladım. Kısa bir süre sonra işimi bitireceğimi düşünüyordum.

06.00-06.30

Alex’in konuşmasından sonra yatağımı toparlamak için odama gittim. Anlaşılan bugün temizlik yetkisi Alex’teydi. Bunu bilmiyordum. Bana sürpriz olmuştu. Alex her yer pırıl pırıl olana kadar şüphesiz canımızı çıkartacaktı. Bunu adım gibi biliyordum. Fakat Anna, bu görevi Alex’e verdiği için yapacak bir şey yoktu. Yorgun bir halde yatağımı düzeltmeye başladım. Gece biraz geç yatmıştım. Sabahın 6’sında da uyanınca da haliyle çok yorgundum. Bir önceki temizliğe katılamadığım için bugünkü temizliğin çoğunu ben yapacaktım ama şimdilik o kadar da zor değildi görevim. Umarım işlerimi bitirince Alex bana yeni görevler vermezdi. Yatağımı topladıktan sonra dolabımı açtım. Uzun süredir dolabımı toplamadığımı fark ettim ve hemen işe koyuldum. Yıkanması gereken çamaşırları yıkaması için Androméda’ya verdim. Çamaşırları o yıkayacaktı. Kirli çamaşırlar dolabımdan çıkınca, tek tek temiz kıyafetlerimi katlayarak dolabıma düzenli bir şekilde koydum. Dolabımı düzenleme işi bitmişti ama benim belimde bitmişti ve daha yapacak çok iş vardı. Hemen makyaj masama geçtim. Parfümlerimi, kremlerimi ve makyaj malzemelerini birbirinden ayırdım ve masamın üstüne düzgünce dizdim. Geriye bir tek odamı süpürmek kalmıştı.

Odamı da süpürdükten sonra Ope’ye baktım. Mağlum o çamaşırları yıkamadıysa bende yıkanmış çamaşırları kuruması için girişe seremezdim. Tanrılara dua etmeye başladım. " Umarım daha çamaşırları Ope yıkamamıştır da bende biraz dinlenirim " diye. Canım çıkmıştı biraz dinlenmek hiç fena olmazdı. Fakat bu düşüncem gerekleşmedi. Dualarım kabul olmadı. Ope hızlı çıkmıştı. Çamaşırları renklerine göre ayırmış beyazları yıkamıştı. Şimdide renklileri yıkamaya geçmişti. Ope içi bembeyaz, temiz çamaşırlarla dolu sepeti elime tutuşturarak " ellerinden öper " dedi ve gülümsedi. Oflayarak sepeti aldım ve girişe gittim. Girişte Lara vardı. Girişi toparlamak Lara’nın göreviydi. Lara’da oldukça yorulmuştu. Onla sohbet ede ede temiz çamaşırları, çamaşırlığa kurumaya bıraktım.

Herkes söyleniyordu konuşma yapılırken.Eh pek de haksız sayılmazlardı hani.Yinede birinci olmak istediğimiz için...Konuşma bitmişti artık.Sonunda!diye düşündüm.Bitmeyecek bir konuşma gibiydi.O kadar çok iş vardı ki...Herkes etrafı düzeltemeye,silmeye başladı.Açıkçası en güzel görev benimdi fakat üzerimdeki kıyafeti değiştirmem gerekiyordu çünkü iş elbisesi denemezdi pek.Gri parıltılı eşofman altımı giydim üstüne de dar pembe melez kampı bluzunu giyip saçımı pembe bir tokayla at kuyruğu yaptım.Makyajım kıyafetime göre kendiliğinden değişti.Yaşasın kutsama!"Kızlar ben markete gideceğim ve erkekler bölümü,kızlar bölümü,lavobo ve diğer yerlerin hepsinin kokusu farklı olmalı bu yüzden gecikebilirim,haberiniz olsun" dedim yatağımın köşesinde duran drahmilerden alarak.Kızlarda-ve erkekler " Tamam" dediler.İlk defa kulübeyi temizleyecektim.Gerçi bunun heyecanlanıcak bir yanı yoktu ama neyse.Markete doğru ritimli bir şekilde koşarak gittim."Hımm...Mutfak için hafif bir koku,lavabo için lavanta,kızların bölümü için gül,erkeklerin bölümü için menekşe kokusu idealdir" diye düşündüm ve marketin koridorları arasında dolaşmaya başladım uygun kokuları bulabilmek için.Eveet..Mutfak için yasemin güzeldir bence.Hafif ama narin bir kokusu var.Yasemin ve diğer kokuları aldım ve kasaya yöneldim.İki drahmi verdim ve tekrar kulübemin yolunu aldım.Yol biraz uzundu bu yüzden iyiki yanıma çağrısız mp3'ümü almışım diye sevindim.Müzik dinleyerek kulübeme vardım.Etraf temiz görünüyordu fakat bir şeyler eksikti : güzel kokular.."Ben geldim ve işte güzel kokularınız da hazır." dedim gülümseyerek."Kokuları en son halledelim önce işler bitsin" dedim.Hemen pembe kadife koltuğuma oturdum."Vay canına etraf şimdiden derli toplu ve güzel gözüküyor.Birinci olmazsak vay halimize" dedim hafif bir kıkırdamayla.Katia yanımdan geçerken"Ama etraf güzel kokmazsa senin yararına olmayacak Afrodit kızı" dedi ve ardından kahkaha patlattı ben de eşil ettim açıkçası."Hey kızlar konuşmak yok daha çok iş! dedi Alex.Açıkçası baya ciddiye alıyordu bu işi.Herhalde Afrodit Kulübesi uzun zamandır birinci olmamıştı.Yani bu sadece onuncu denetlemeydi.Oh hayır belki de hiç olmamıştık birinci!Ben de boş durmayık yastıkları kabartmaya başladım.Pufuduk pofuduk olmuştu güzelim yastıklar.Kendimi tekrardan koltuğa fırlattım.İşte hayat bu diye düşündüm.Gerçi kardeşlerim çalışırken oturmak bana tuhaf geliyordu.Dayanamayıp tekrar ayağa kalktım ve her birine teker teker "Yardım ister misin" diye sormaya başladım. Ama hepsi hayır demişti nedense.

Sabahın körüydü ama ben kendimi süper hissediyordum. Tabi uyanmama sebeb olan All'ın kükreyen sesiydi. Ellerini beline kavuşturmuş ve ayağı ile tempo tutar haldeydi.Jason uykulu bir sesle “Ben de yangın var zannettimdi. Yürüyün ya. Ohaa. Alex bu ne hal!” dedi.
“Çok komik Jason. Katia, Luna, Pandora, Thalia, Madison, Mason! Hepiniz yerinize. Temizlik yapacağız! Hepiniz üzerinizi giyinin. Anna ve Lara! Şimdi değil! Ben söyleyince! Size 3 dakika vereceğim ve hemen üzerinizi giyeceksiniz! Ardından sırası ile isimlerinizi okuyacağım ve gelip malzemelerinizi alıp temziliğe başlayacaksınız. Saat 12.30 da 5 dakikalık yemek molası verilecek!”
“A-ama daha saat altııı…” dedi Claire.
“Biliyorum!” dedi hiç istifini bozmadan. “Yapma ama Alex.” Dedim “Bu kadar da gaddar olamazsın.” Diye de ekledim. “Bu gaddarlık değil. Artık tüm denetlemelerden 5 almayı istiyor musunuz, istemiyor musunuz!?” dedim sert bir sesle. “İstiyoruuuzz.” Dedi London cırtlak ve yorgun bir sesle. “İstiyor musunuz, istemiyor musunuz!?” dedi daha sert ve daha gür bir sesle. “İstiyoruz!” diye yorgun bir şekilde bağırdık.

Tekrar düdüğü öttürdü ve "Hepiniz 3 dakika içinde giyinin. Konuşmak yasak! 10-9-8-7-6-5-4-3-2-1-0!”
Sonra herkes odasına geçip üstünü dğeiştirdi. Hızlı davranıp pembe eşortman altımı ve beyaz t-shirtümü giydim. Sarı saçlarımıda at kuruğu topladım ve yeniden All'ın yanına döndük. All, kovaları işaret ederek; “Herkes üzerinden adı yazan kovayı alsın ve sırayla yanıma gelip bezleri alsın. Bir bez silme, diğeri kurulama içindir. Herkes odasının perdelerini ve yatak çarşaflarını çıkartacak ve yıkanması için buraya koyacak. Anna mutfağı sen, Lara! Kulübe girişinin toparlanması gerekiyor. Orası senin, Androméda, sen çarşafları renklisini beyazını ayırıp yıkıyorsun. Claire sen yıkananları kuruması için girişe sereceksin. Jason tuvalet senin pırıl pırıl ve kokusuz
olsun. Asma suratını eldiven takarsın. Katia mutfak Anna’nın ama bulaşıkmakinesini dizmek senin. Anna sen dolapları filan siliyorsun karıştırma. London sen tavanlardan sorumlusun! Pis gri tavan gösterme bana! Luna sen bulaşık makinesinin yıkadıklarını raflara diziyorsun. Madison kodluklar ve yerler senin! Mason, banyo ellerinden öper. Pandora. Sen kulübedeki tüm karınca yuvalarının girişlerini kapat, örümcekleri uzaklaştırve çatlakları onar.Thalia sen de kulübenin kokusundan sorumlusun. İğrenç tek bir koku ölmene neden olur. Sakın üzerinizde bir baskı hissetmeyin. Herkes odasını topladıktan sonra bu işleri yapacak. Ben de akşam ve öğle yemeğini hazırlayacağım. Anlaşıldı mı?” dedi. Çamaşırlar ve ben. Hemen odama gittim ve dolambımda ki kirli çamaşırlarımı, yatağımda ki çarşafları odamda ne varsa aldım ve makinenin yanına gittim. Bu sırada Claire geldi ve elinde ki çamaşırların hepsini bana verdi.
''Renkli, beyaz, renkli, renkli, beyaz, renkli...'' Kardeşlerimin bana getirdği tüm çamaşırları ayırıyordum. Sonunda tüm çamaşırları renklerine göre ayırdıktan sonra beyaz çamaşırları makinenin içine tıktım ve yıkanmalarını bekledim. Bende bu sırada kardeşlerimin ne yaptıklarına bakmak için içeri geçtim. Klübe şimdiden temiz ve bakımlı görünüyordu.
Makinenin duran sessini duyduğumda yeniden ieçri geçtim ve ıslak beyaz çamaşırları sebete doldurdum. Renkileride makineye attıktan sonra arkamda Claire belirdi. Beyaz çamaşırların olduğu sepeti aldım ve ona doğru uzattım.
''Ellerinden öper.'' dedim ve gülümsedim. Oflaya poflaya girişe doğru yürümeye başladı. Renkilerin yıkanmasını beklerken bende kardeşlerime bakıyordum ve bir kez daha makinenin duran sessini duyduğumda içeri geçtim. Renklileri sebete doldururken Claire, hemen arkamda bitmişti. Yüzümde bir gülümseme ile ona döndüm.
''Hadi canım.'' dedim ve sebeti Claire verdim ve o bir kez daha oflayarak girişe yöneldi. Bende odama geçtim ve söyle bir etrafı topladım. Komodinimin üstünde duran makyaj malzemelerimi, aynamı ve diğerlerini. Çekmecelerimi de düzenledikten sonra içeri geçtim ve koltuğa oturdum. Thay, etrafta dolanıyordu ve yardım isteyen bir kardeşim olup olmadığına bakıyordu. Oturduğum koltuklarda ki yastıklar pofuduk pofuduktu bu yüzden onları bozmamak için biraz kenarda oturdum. Bu kez kesinlikle birinci biz olacaktık.

Ope'nin ''Hadi canım.'' diyerek verdiği renkli çamaşır sepetini alıp asmaya girşe gittim. Bütün çamaşırlar yumuşak ve güzel kokulu olmuşlardı. Hepsini asınca bir eksik varmı diye baktım. Hiçbir eksik yoktu. Diğer kardeşlerime tek tek baktıktan sonra salona gittim. Ope'yle Thay koltukta oturuyorlardı. Benimde belim çıkmıştı biraz otursam hiç fena olmaz diye düşünerek koltuğa dikkatli bir şekilde oturdum. Thay gülümseyerek " Umarım Alex bizim oturduğumuzu görmez. " dedi. Haklıydı Alex bizi bu şekilde görürsen neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyordum. Ope' de " Umarım " dedi korkulu bir şekilde. Tam sözünü tamamladıktan sonra Alex sinirli bir şekilde yanımız da belirdi. " Şom ağızlısınız kızım. " dedim ve hemen ayağa kalktım. Thay'la Ope'de hiç vakit kaybetmeden ayyağa kalktılar. Alex bize çok sinirli bakıyordu. Korkmaya başlamıştım açıkçası. Alex başta ses tonu düzgün bir şekilde konuşmaya başladı.

" Sevgili kardeşlerim heralde burada oturduğunuza göre bütün işleriniz bitti? " Alex bunları imalı bir şekilde söylüyordu. Kimseden cevap gelmedi. Kim cevap verebilirdi ki. Sadece başımı sallamakla yetindim. Alex ise aynı ses tonuyla konuşmaya devam etti. Arkasındaki sabah hazırladığı üstünde isimlerimizin yazılı olduğu kovayı göstererek " Aaaa ama bunlar hala yerinde ve sıralı. Hiç dokunulmamışlar. " dedi sonra ses tonunu yükseltti ve bağırmaya başladı.

" Ve camlarda kir içinde ama siz hala burda yatıyorsunuz. " dedikten sonra gözlerimizin içine baktı. Hemen üstünde ismimin yazdığı kovanın yanındaki bezi alarak kovayı kaldırdım ve camın önüne koydum. Alex ise arkamızdan bağırmaya devam etti. Ama bu sefer bunu bütün kardeşlerimize söylüyordu. " Bu kulübe pırıl pırıl olana dek oturmak yok! Herkes işinin başına hadi marş marş! " Alex sonra Anna'nın yanına giderek Anna'ya göz kırptı ve gülümsedi. Sonrada yemek yapmaya geri döndü. Mutfaktan enfes kokular gelmeye başlamıştı bile. Saatin kaç olduğunu öğrenmek için arkamı dönerek pembe tüylü duvar saatimize baktım.

8.30~9.00

Boğazımı temizledim ve hepsinin bana bakmasını sağladım. Kazanmamız için onları zormamam şarttı.
“Görüyorum ki, hiç kimse odasını toplamak gibi bir zahmete girişmemiş. Size verdiğim en önemli görev odalarınız. Ayrıca hiçbiriniz işinizi iyi yapmamışsınız. Yıkananlar tam temiz olmamış. Asılan çamaşırlar.. Dalga mı geçiryorsunuz! Hepsini yere düşerken gördüm! Dolaplar da iyi ki temzileniyor! Bir de temizlenmese. Kapının önü pislik dolu! Ayrıca bu kulübe neden iğrenç kokuyor! Yıkanan tüm çamaşırlar tekrar yıkansın! Adam akıllı serilsin! Duydun mu Claire!?” diye bağırdım.

"Kapının önü temzilensin ve dolaplar adam akllı silinsin! Tek bir toz taneciği sizi gece ayakta tutmama nedendir! Şimdi herkes görevni tekrar yapsın!Kimse işinden kaytarmaya çalışmasın konuşanın canına okurum. Kimse benim işim bitti de rahatım diye düşünmesin ….”

1 saat sonra:

“…Anlaşıldı mı!?” dedim gür bir sesle. “Herkes görevinin başına!” dedim. Kendi odama geçtim ve bir bez alıp eşyalarımı tekarar silmeye koyuldum. Kardeşlerimin çalışma süresinde onlar tozlanmıştı.

“Tuvaleti güzel sil, öylesine değil!” diye seslendim kardeşime. Salonun ortasına geldiğimde bir şangırtı duyuldu. Claire’ın “Hiii!” dediğini duydum ve oraya doğru yöneldim. “Tam da sırasıydı.” Dedi Anna. Yerde bir sürü kırık porselen ve cam tabak,bardak vardı. “İyi misiniz?” dedim endişe ile. Lara şok içerisinde bakıyordu.

“Hepimiz iyiyiz. Herkes işinin başına..” dedi Anna. Yere eğilip camları toplamaya başladık.

Derin bir nefes aldım ve kovaya temzi su doldurdum. İçine biraz Deterjan ve sabun,gül kokusu vs koyduktan sonra sürüyerek kapıya getirdim. Alex’in bu-böyle-olmamalıydı tarzında bana baktığını görünce sırıttım ve kapının önüne getirdim. Bezi ıslattım ve yerleri ovalamaya başladım.

Ben ovaladıkça yerden kalkan kiri görüyordum. Alex’e bu konuda hak verdim. “Ne yapalım sileceğiz.” Diye mırıldandım ve işime devam ettim. Birkaç dakika sonra yerlerin elmas kadar parlak ve temiz olduğunu gördüm. Ardından kurulamaya başladım. Şimdi daha güzel görünüyordu.

Kovadaki pis suyu tuvaletten boaltım kardeşime iş çıkarttıktan sonra yeni su doldurdum ve bezlerimi alıp odama yöneldim. Nevresim takımını çıkartım kapının önüne attım. Yeni nevresimi geçirme işini bitirdikten sonra dolabımı temizlimeye koyuldum. Dolabımdan çıkan pis şeyleri görünce midem kalktı.Gerekten çok pis görünüyorlardı.Hiç temizlemek istemiyordum ama elinde sonunda temizlemeliydim.Pis bir yere kıyafetlerimi koyamazdım değil mi?

Alex'in talimatıyla çamaşırlar yeniden yıkanacak ve tekrar asılacaktı. Astığım çamaşırların hepsini bir sepete koyup Ope'ye verdim. Ope ise elimdeki sepeti görünce bana kızdı. " Niye renklilerle beyazları ayırmadın? " dedi. Haklıydı ama Alex'in bakışları üzerine ne yacağımı şaşırmıştım. Hatamı telafi etmek için Ope'ye renklileri ayırmada yardım ettim. Ayırma işi bitince Ope beyazları çamaşır makinesine atıp çalıştırdı. İlk yine beyazlar yıkanıyordu. Çamaşır makinesi çamaşırları yıkarken bende odama gittim. Odama girdiğimde havada uçuşan tozları farkettim.

" Ama ya bu haksızlık. Ben daha buraları yeni silmiştim. " dedim kendi kendime. Bir saat olmamıştı ki odam yeniden tozlanmıştı ve buda benim sinirimi bozmuştu. Mor bir bez alıp tekrardan tozları almaya başladım. Tozlar dışarı çıksın diye de odamın camını açtım. Odamın camını açarken perdelerinde yıkanması gerektiğine kanaat getirdim. Odamın tülünü ve perdesini çıkarıp banyoya çamaşır makinesinin yanına attım. Odama geri dönerken ise temiz nevressimlerimi aldım. Kirli nevressimleri çıkartıp yeni yıkanmış mis gibi kokan nevressimleri elime aldım. Kokularını içime çektikten sonra yatağıma serdim. Tam odamdan çıkacakken çekmecelerimi bugün hiç düzenlemediğim gözüme çarptı. Çekmecemin birini açtığımda ise " Aman Tanrım " dedim. Biraz şoktan sonra kendime geldim. Bir kızın çekmecesi bu kadarmı karmakarışık olabilirdi? Hele birde bu kız Afrodit kızıydı. Çekmecemin içindeki her şeyi çıkarttım. SOnrada çekmecemin güzelce tozunu aldım. İçindeki eşyalarımı ayırarak düzenli bir şekilde tekrar çekmeceme koydum. Odamda bu sefer işim hemen hemen bitmişti. Birden Ope'nin sesiyle ürküldüm.

" Clayyy. Hadi çamaşırlar yıkandı gelde as. " diye bağırıyordu kardeşim.

" Tamam " diyerek yanına gittim ve beyazlar sepetini elime aldım ve asmaya başladım. Bu sefer yere düşmesinler diye özenle asıyordum. Umarım bu asışımı Alex bu sefer beğenirdi.

Anna ile camları topladıktan sonra gülümseyerek ona baktım. “Sanırım çok üzerine gittim kardeşim. Affet beni.” Dedim ve ona sarıldım. “Önemli değil Alexandra. Sen en iyisini yapıyorsun.” Dedi saçlarıma yüzünü gömmüşken. “O zaman kalk. Yapmamız gereken şeyler var. Sen bırak bu kırıkları-kırık bulursan tabii-dolapları temizle sadece. Ama pırıl pırıl olacaklar. Anlaştık mı? O zaman ben bir tatbikat yapayım. Bakayım denetlemeye hazır mı bu kulübe.” Dedim ve yerimden kalkıp hole geçtim.

Önümde hızlandırılmış film gibi hareket eden kardeşlerimin yaptıklarını görmek için bir adım attım. Tuvaletten başlamak istedim. Tuvalet kapınına gelince garip bir koku beni karşıladı. Kapı kapalıydı. Sanırım ilk hayal kırıklığı buradan olacaktı.

“Jason, nasıl gidiyor?” diye sordum. İçeriden boğuluyormuş gibi bir ses geldi.” All, uzak dur. Sanırım bu deterjanlar kalitesizmiş.” Dedi. Kaşlarımı çattım ve “O zaman kapının önüne koyduklarımı al.” Dedim ve kapının önüne faklı deterjanlar koydum. “Sağ ol.” Dedi Jason. “Ne demek.” Dedikten sonra oradan uzaklaştım.

Salon girişinde Pandora’ya rastladım. İyice paranoya yapmış gibi bir hali vardı. Duvar diplerinde gözlerini dört açmış karınca ve örümcek arıyordu. “Kolay geldin Dora. Hiç yakalandın mı?” diye sordum. Dora beni duymadığı için bana dönmedi. Kolunu dürttükten sonra sıçrayarak bana döndü. “Alex sen miydin? Ödümü patlattın! İnsan bir ses çıkarır değil mi? Sinsi sinsi arkamdan yaklaşınca korktum.” Dedi Pandora. Onun görmediği bir anda gözlerimi devirdim ve “Hadi sana kolay geldin o zaman.” Dedim. Fakat Dora yine dalmıştı. Ben de yoluma devam ettim.

Androméda,çamaşır makinesinin önünde durmuş renkliler ile beyazları ayırmaya çalışıyordu. “Kaç sepet yıkandı?” diye sordum ona. “Hiç saymadım Regina. Ama Claire belki saymıştır. Ona sor.” Dedi. Gülümsedim ve o da gülümsedi. “İyi öyleyse ben seni tutmayayım.” Dedim kirlileri göstererek ve yoluma tevam ettim.

London salonun orta yerinde tavanı temizlemeye uğraşıyor gibiydi. Asklında temzilemekten çok toz kaldırıyor ve diğerlerine zor anlar yaşatıyordu. “London!” dedim gür bir sesle. Kardeşim sesimin etkisi ile az daha düşüyordu. “Tozu kaldırma ve işini adam gibi yap!” dedim. Aslında bağırdım. Beni en çok sinirlendiren kardeşim olmuştu London.

Madison London’un yaptığı pisliğe bakarak, “Gerçekten sınırları zorluyor.” Dedi. “Daha yeni silmiştim.” Dedi halıları göstererek. “Ona sana yardım edeceğini söyle. Benim söylediğimi söylersen yapar.” Dedim ve gülümseyerek Lara’yı aramaya koyuldum.

Sonunda odasında buldum onu bir şarkı mırıldanıp etrafı toparlıyordu. “Kolay geldin.” Dedim. Arkasını döndü ve beni görünce gülümsedi. “Sağ ol.” Dedi. “Girişi süper yapmışsın.” dedikten sona Claire aklıma geldi ve hemen girişe doğru yöneldim.

“Aferin!” dedim yüksek sesle.” Sonunda olmuş. “ diye ekledim. Tüm çamaşırları kontrol ettikten sonra kıza sarıldım ve “Beni en çok sen mutlu ettin!” dedim ve ona göz kırptım.

“Beni en çok sen mutlu ettin!”

Bunu duyduğuma çok sevindim. İçimden " Deli kız falan ama seviyorum onu ya " dedim. Alex yanımdan diğer kardeşlerimi kontrol için ayrıldı. Bende Ope'ye bakmaya gittim.

" Renkliler daha yıkanmadı tatlım. " diyerek gülümsedi kardeşim. Ne yapabilirim diye biraz düşündükten sonra aklıma perdeler geldi. Benim odamın perdesi kirlendiyse büyük ihtimalle bütün kardeşleriminde perdesi kirlenmiş olmalıydı. İlk olarak Lara'nın odasına gittim ve perdesine baktım. Tam da düşündüğüm gibiydi. Perdeler çok kirliydi. Lara'nın odasındaki sandalyenin üstüne çıkarak perdeleri çıkarttım. Sandalyeden inip sandalyeyi yerine koyduğumda Lara odaya geldi. Şaşkın bir şekilde bakıyordu.

" Şimdilik işim bitti. Bende perdeleri çamaşırlığa götürüyorum boş durmamak için. " diye açıklama yaptım. Lara " Ay çok iyi yapmışsın. Bende odamı toplamaya geldim. Nasıl çıkacağım bu odadan bilemiyorum artık. " dedi oflayarak. " Kolay gelsin. " diyerek odadan çıkıp banyoya gittim.

Perdeleri yıkanacaklar sepetine koydum. Ope " Daha kaçtane gelecek bunlardan? " diye sordu. " Hımm. Biz 13 kardeşiz. Kendiminkiyle Lara'nınkiler geldi. Yani 11 tane daha. " diyerek güldüm. Sonra diğer kardeşlerimi perdelerini getirmek için harekete geçtim. Şimdi sıra Anna'mın odasındaydı.

Ben temizliği sevdiğimi falan mı söylemiştim? Yalan artık bende temizlikten nefret etmeye başladım, çünkü her yerim ağırmaya başlamıştı. Sabah altıda kalktığımızda kendimi daha iyi hissediyordum açıkçası. Birde tabakları kırmıştım, Alex'le camları toparladıktan sonra dolapları temizlemeye başladım. Dolapları içini boşalttım öncelikle, dolabı boşaltırken bir şeyleri kırıp dökmemeye dikkat ediyordum. Dolapların içini temizlemeye başladım, o sırada Claire odamın perdelerini çıkarıyordu. Herkes işini en iyi şekilde yapıyordu. Dolapların içini siliyordum, dolaptaki kiri görünce yüzümü ekşitip "Iyyy! Bu ne yaa!?"dedim. Tabii bunu yüksek sesle söylemiştim, Claire içerden seslendi"Ne oldu Anna? Bir sorun mu var?"dedi. "Var, sorun dolaplarımızda. Çok fazla tozlanmışlar."dedim. Claire güldü"Kolay gelsin o zaman kardeşim."dedi. Bende gülerek "Kolaysa başına gelsin diyeceğim ama benim işim senin başına gelirse seninki de benim başıma gelir. O yüzden işlerimizi yapmaya devam edelim."dedim. Ardından hep birlikte gülmeye başladık. Sonra tekrar tozlu dolapları temizlemeye devam ettim.

"Kolaysa başına gelsin diyeceğim ama benim işim senin başına gelirse seninki de benim başıma gelir. O yüzden işlerimizi yapmaya devam edelim."

Anna'nın bu sözü üzerine kendimizi tutamayp gülmeye başladık. Biraz gülmek bana iyi gelmişti. Temizlik stresini atmıştım. Anna dolapları silmeye devam edince bende işime devam ettim. Tam Anna'nın mor tülünü çıkartacakken askalsın düşüyordum. Fakat korkulan olmamıştı. Hala sandalyenin üstündeydim. Perdeleri çıkarınca cama baktım. Camlar çok kirliydi. Odadan çıkarken " Camları ssilmeyede biri başlasa aslında hiç fena olmaz. " dedim. Anna'da " Evet bunu Alex'e söyleyelimde boş bir kardeşimize versin bu görevi. " dedi. O sırada Alex sanki konuşmalarımızı hissetmiş gibi odaya girdi. Odaya girer girmez camları gördü ve " Iyyy ne olmuş bu camlara böyle. " dedi. Anna'ya bakarak gülümsedim. Oda gülümsüyordu. Sonra Alex'e dönerek " Aslında boş bir kardeimiz varsa camları silme görevini alabilir. " dedi. Alex başını sallayarak odadan çıktı.

Bende perdeleri çamaşırlık sepetinin içine atmaya gittim. Giderken Alex'le Thay'ın sesini duydum. Sanırım Alex, Thay'a işini bitirince camları silmesini söylüyordu. Banyoya gittiğimde çamaşır makinesi durdu. Renkliler yıkanmıştı. Ope koşarak " En sonun da renklilerde bitti. Şimdi nevressimleri yıkayacağım. " dedi. Çamaşır makinesinden çıkarttığı çamaşırları sepete koyarak bana uzattı. Sepeti aldığım gibi girişe çamaşırları asmaya gittim.

Değerlendirmede.