Akşam vaktiydi.Hava kararmış, akşam yemeği yenmişti.Tüm melezler kardeşleriyle beraber kulübelerine dağıldı.Saat çok geç değildi ama bazı kardeşlerimiz yataklarına girmeye başlamıştı.Ben de yatmayı düşünüyordum ancak yatmadan önce Summ'ın yanına uğramaya karar verdim.Odasına girdiğimde pijamalarını giymiş, yatağın içinde kitap okuyan Summ'a ''Selaaam!'' dedim.Summ da okuduğu kitaptan kafasını kaldırabildi ve ''Hey Andy!'' dedi sevecen bir şekilde.Benim de üzerimde pijamalarım vardı.Koşarak Summ'ın yatağına atladım ve başının altındaki yastığı çekip hafifçe ona vurmaya başladım.Tam bir pijama partisi gibiydi.Çığlıklarımızı duymuş olan Lucy odadan içeri girdi ve ''Bensiz parti ha?'' diyerek elinde getirdiği yastığı bize doğru fırlattı.Kahkahalar atıyor, birbirimizi gıdıklıyor ve yastık savaşı yapıyorduk.Bir süre daha gözlerimizden yaş gelene kadar gülmeye devam ettik.Lucy hiç yapmadığı bir şekilde sorumlu bir abla gibi ''Hadi kızlar yataklara!'' dedi.Ben de artık yorulduğumun farkına vararak odama gittim.Genelde pek böyle olmazdı ama yatar yatmaz uyumuştum.O gece çok garip bir rüya gördüm:
Empire State Binası'na gidiyordum.Girişteki görevliye 600. kata çıkmam gerektiğini söyleyip Olimpos Konseyi'ne gidiyordum.Orada ne yaptığımı veya kimi aradığımı bilmiyordum.Sadece yürüyordum.Bir anda bomboş bir odaya girdim.Kapkaranlık bir odaya.Ortada aniden bir ışık kümesi oluştu ve karşımda annem Athena belirdi.Aslında ona söylemek istediğim bir sürü şey vardı ama hiç konuşmuyordum.Athena konuşmaya başladı:
''Merhaba kızım, Andrea.Sana vermem gereken bir şey var.Düşmanlarına karşı sana avantaj kazandıracak bir şey.Sana bunu yüz yüze vermek isterdim.Ama şartlar bunu gerektirdi.''
Annem Athena sustu ve elinde bir ışık hüzmesi belirdi.Işık sönmeye başladığında elinde küçük bir kutu oluştu.Kutuyu açtı ve içerisinde küçük yeşil zümrüt taşlarıyla süslenmiş bir yüzük vardı.Athena tekrar konuşmaya başladı:
''Bu yüzük parmağındayken düşmanına dokunduğun anda onun halüsinasyonlar görmesini sağlar ve dikkatini dağıtırsın bu da senin taarruza geçmen için avantaj olur.Sakın yüzüğü kimsenin takmasına izin verme.Umarım seni kötü olan her şeyden korur kızım.'' dedi annem.
Birden uyandım.Terlemiştim.'Tüh be, sadece bir rüyaymış!' diyerek hayal kırıklığına uğramış bir şekilde yatağımdan çıktım.Komidinime baktığımda rüyamda gördüğüm kutunun aynısı duruyordu.Üstüne yapıştırılmış saman kağıdında 'Sakın parmağından çıkarma!' yazıyordu.Kutuyu açtım ve içinde yan yana üç küçük yeşil zümrüt taşlarıyla süslenmiş eskitilmiş gümüşten bir yüzük duruyordu.Yüzüğün iç tarafına baykuş simgesi işlenmişti.Yüzüğü hemen parmağıma taktım.Anca serçe parmağıma girmişti.Belki de özelliği buydu, kim bilir?