Merhaba adım Katherina Veronica Zoey Night.17 yaşındayım.Annem de babam da öldü.Yani 6 yıl önce öyle sanıyor ve hayatımı bir yurtta sürdürüyordum.En azından melez olduğumu öğrenene kadar...
Her şey 11 yaşındayken suratımı bir dolap kapağına çarpıp sinirlenerek bir kayayı yumruklamamla başladı.Elim kırılmıştı ve Eric adında bir öğrenci bana revire gitmemde yardım etmişti.Eric bütün bir yıl en yakın arkadaşım oldu.Ayaklarında doğuştan bir hastalık vardı ve ayaklarını bükerek yürüyordu.Arada sırada yurda beni ziyarete gelirdi ve beraber öğretmenlerin verdiği ödevlere ve benim talihime lanet okurduk.Eric o gün yine beni ziyarete gelecekti.Zaten okulumuz da aynıydı anlamıştırsınız herhalde.Ama beni koruması gerektiğini saçmalayıp dururdu.Neyse ne o gün hayatımın dönüm noktasıydı.Her gün olduğu gibi yine bir kabusa hazırlanıyordum.Eksiksiz katıksız tam bir kabus.Hiçbir zaman iyi çocuk olmadım.Öğretmenlerimin ve yurttaki görevlilerin bekledikleri gibi bir çocuk olmayı hiç beceremedim.Aslında bunu istemedim de.Ben neysem oydum.11 yaşında baş belası,karanlık ruhlu bir çocuk.Gece gibi karanlık.Konumuza geri dönelim.Evet kabus.Eric ve benimle uğraşıp duran Evangeline kabusu.Kız gerekten sorunlu.Eminim ki beni kudurtmak için kaderin çizdiği yolda önüme konan bir engel.Eric o günkü fen sınavına hazır olup olmadığımı sorduğunda cevabım hazırdı:
-Eric,yemin ederim seninle geçirdiğim her gün sınav gibi geliyor.
Eric sırıttı ve:
-Biliyorsun Kat-Zo.Bu sınavlar yılsonu notlarımızı belirleyecek.Hem tatil olmasına 2-3 hafta kaldı.Daha sonra merhaba tatil ve rahatlık,hoşçakal 5. sınıf.
Ben de sırıttım.Ama aslında içimden çığlık atmak,ağlamak geliyordu.Yaz tatilim berbat geçecekti.Her zamanki gibi.İnsanın hayatından bu kadar nefret etmesi hiç normal değil.İşte sorun da bu.Ben de deli olduğumu düşünüyordum.Tıpkı çevremdeki herkes gibi.Ama terapistim bunun sadece hayal gücümden kaynaklandığını söylüyordu.Delice bir şekilde sürekli bana saldıran canavarlar görmek;ne hayalgücü ama!!!
Boş verin.Dersler sıkıcıydı.Ayrıntılara girmeyeceğim.Tabii ki şunu söylemem gerek en çok nefret ettiğim ders ingilizce.Öğretmenimiz Bayan Brown'un bana bağırıp çağırmasından nefret ediyorum.Özellikle de Eric'e onu yiyecekmiş gibi bakmasından.Yemin ederim kadın tam bir kaçık.Eric dersten sonra beni sürükleyerek sınıftan çıkardı.
-Seni öldürecek.
diye tısladı.
-Eric fazla abartmıyor musun?
-Kat sana bunu yıl bitene kadar söylemeyeceğime dair Kherion'a söz vermiştim.Bu akşam seni bir yere götürmem gerek.Artık dayanamıyorum.
Eric'e saçmalamamasına dair bir şeyler mırıldandım.Onu üzdüğümü görebiliyorum ama elimde değildi;Saçmalıyordu.Neyse Eric evine gitmek için Okuldan ayrıldı.Benim bir evim yoktu tabii.Yurda gitmek için arkamı dönünce ağzımdan elimde olmadan bir inleme çıktı.Bayan Brown ve Evangeline orada dikilmiş bana bakıyorlardı.
-Offf.Bu sefer ne yaptım Bayan Brown?
Sesim öyle sıkıntılı çıkmıştı ki gören mezarlıkta yerimi ayırttığımı sanırdı.Ama Bayan Brown beni şaşırtarak tatlı bir şekilde gülümsedi ve:
-Hiçbirşey şekerim.Sadece akşam saat 7:30'da okula gelip beni görmeni istiyorum.Yılsonu notunla ilgili.Bu arada kimsenin bundan haberi olmasın.
Pekala gibi bir şeyler geveleyip okulun yanındaki yurda yöneldim.
Saat tam 7:30'da Bayan Brown'un okuldaki ofisinin önündeydim.Kapıya yaklaştım ve içime bir karanlık çöktü.Kötü birşeyler olacaktı.Ne olacaksa olsun hayatım bundan berbat olamazdı.Görünüşe bakılırsa olabiliyormuş.Kapıyı açıp içeri girerken bir tıslama duydum.Bir şey beni t-shirt'ümden tutup duvara mıhladı.Evangeline.Derken arkadan bir ses duydum:
-Bırak onu Evangeline.
İnanamıyordum.Bayan Brown beni ne demeye buraya çağırmıştı?Daha da önemlisi ne yapmaya çalışıyordu?İçim bir anda buz kesmişti.Parmağımdaki yüzük ağırlaşmıştı.Bu yüzükten size önceden bahsetmem gerekiyordu.Bunu nasıl unutabilmiştim?Yüzük ailemden bana kalan tek şeydi.Evangeline homurdandı
-Geçen yakaladığımız Aressss çocuğu için de öyle ssssöylemiştin.Yemekle oyun olmasss. bunu durmadan unutuyorsssun.Çocuk Ssstefan'ı öldürdü.
Neden bahsediyordu bunlar be?Kim cinayet işlemişti?Neden tıslar gibi konuşuyorlardı?Sorularımın cevaplarını bilmiyorum ama birden birisi bana çarpıp beni karşı duvara fırlattı.
Şöyle bir bakınca Eric'in yaptığı şey mükemmeldi.Çünkü Evangeline her ne ise bana doğru eğilmeye başlamıştı.Ancak bir şeyi kavramada biraz geç kalmıştım;bu sefer de Eric tehlikedeydi!Yada kıllı Eric filan mı desem?Onu görünce bir çığlık attım.Zaten başımı duzara vurduğum için sersemlemiştim.
-Eric buradasın!
-Evet burdayım.Görevim seni korumak dememiş miydim ben?
Eric bunları söylerken Evangeline'in karnına bir yumruk indirmişti.Son söylediği şeyi duymazdan gelerek tekrar çığlık attım
-Ve kıllısın!Yarı-eşek falan mısın sen?Farkettin mi bilmem az önce beni bir zırdeliden kurtardın!
Eric cevap vermek yerine benimle Evangeline'in aramıza girdi.Daha sonra biraz bozularak:
-Hayır yarı-keçi'yim.Ben bir satirim!Kat,dinle beni yüzüğünü tutarak yüzüğün bir kılıç olduğunu düşün!
-Müthiş bir fikir!Sen de zırdeliymişsin!
Ama Eric beni Bayan Brown ve Evangeline'den korumakla meşguldü.Bu yüzden hınçla yüzüğü parmağımdan çıkardım ve gözlerimi kapayıp sinirle yüzüğü sıktım.Ancak gözlerimi açınca elimde duranın bir kılıç olduğunu gördüm.Bugün çığlık atmak için olan hakkımı doldurduğumu görmezden gelip tekrar çığlık attım.Daha sonrası çok çabuk oldu.Tüm ayrıntıları hatırlamasam da bazıları hala zihnimdeydi.Ruhumun küçük korkak bir kızdan büyük ve cesur bir savaşçıya dönüştüğünü hissettim.En sonunda önüme gelen her canlıyı (Eric hariç) şişten geçirmeye başladım.İğrenç biliyorum ama Evangeline ve Bayan Brown kılıcım vücutlarına değer değmez toz olup patladılar.Eric'in bunlar mantikor diye fısıldayan sesini hatırlıyorum.Bundan sonrasıyasa sıcak suların beni çektiği derin ve koyu bir karanlıktan ibaretti.
Uyandığımda (ayıldığımda) ilk gördüğüm Eric'in yüzüydü.Bana gülümsüyor ve başardın der gibi bakıyordu.Yaşadıklarımın hayal olduğunu duymayı o kadar çok istiyordum ki...
Ama bunun asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum.Eric 2 saat 27 dakikadır baygın olduğumu söyledi ve bana herşeyi açıkladı.Öyle şeyler yaşamıştım ki babamın öldüğünü ve annemin yunan mitolojisinden güçlü bir "TANRIÇA" olduğunu söylediğinde tereddüt etmeden bu gerçeği kabullendim.Ve sonra o sözleri söyledi.Her melezin mutlaka bir gün duyacağı duyamazsa ölümü tadacağı o sözleri "MELEZ KAMPINA GİDİP EĞİTİMİNİ ALMALISIN.ALMAZSAN YAŞAMAN PEK OLASI DEĞİL."
Uzun ve rahatsız edici bir sessizlikten sonra zihnimde bir kadın gece gibi karanlık ama bir o kadar da güzel olan sesiyle doğru kelimeleri fısıldadı bana;ben de bunları Eric'e söyledim
-Mantikorlar sadece başlangıçtı.Rotamız belli oldu.Gidiyoruz;MELEZ KAMPINA...
Yorum:
Bir olaydan başka bir olaya atladım bu yüzden pek güzel olmadığını düşünüyorum.Daha güzel açıklayabilirdim.Tabii bir de çok uzun oldu