Stell, Crist ve ben yürümeye başladık.
''Ah, bakın ne diyeceğim, unuttum babam yanlız konuşmalıyız demişti.'' Bende gülümsedim.
''Düşündüğün şeye bak önemli değil biz Crist'le gideriz sen git bizde Styks ırmağında seni bekleriz zaten oraya gidene kadar yoruluruz.Seni beklerken dinleniriz'' dedim
''Peki o halde sonrada Gri Kızkardeşlerin taksisine bineriz.Ve kampa döneriz.'' Kabul ettim gerçi kim olduklarını bilmiyordum ama neyse.Stell gölge yolculuğu ile saraya gitti. bizde Cristle başbaşa kaldık.
'' Styks ırmağına gitmek için Asphodel Tarlalarını geçmeliyiz.'' dedi Crist tamam dedim ve yürümeye devam ettik. Tarlalara vardığımızda ölü saydam ruhlar dolanıyordu etrafta dolanıyordu yavaş ve sakin.Etraf siyah çimlerle kaplıydı bataklık gibi kokuyordu.
''Bunlar ne? '' diye sordum Crist'e sonuçta benden daha bilgiliydi.
''Asphodel tarlaları sıradan ve ne iyi ne de kötü insanların öldükten sonra gittiği yerdir. Bunlarda öyle ölü insanlar.'' İnsanlar bizle konuşmak(sesleri çok tizdi) için sıkıştırıyorlardı ama anlamadığımızı anlıyınca gidiyorlardı.
''Hım mamlle hdu dkudl''
''Tabi anlıyorum ama ben sizi anlamıyorum''Aralarında satlerce yürüdük ama acaba Stell ne yapıyor diye merak etmeden duramadım.