Athena bize çok önemli bir görev vermişti, kamptaki melezleri 21 Aralık'tan sonraki kaos döneminden kurtaracak ve doğru yolu gösterecektik. Ki, bu zor bir görevdi; herkes Zeus'un tarafını tutmak zorunda değildi. Poseidon çocukları, Hades çocukları kimin tarafını tutacaklardı; amcalarının mı babalarının mı? Tabi ki at gözlüğüyle olsa bile babalarının tarafını tutmaları, en doğal haklarıydı onların. Bu konuda onlara hak veriyordum, bu düşüncelerle beraber kulübeden dışarı çıkarak Yon'la karar verdiğimiz buluşma yerine, yani melez kampına doğru ilerlemeye başladım. Hem görevin verdiği heyecan, hem de Yon'u görmenin verdiği mutlulukla melez kafeye ilerlerken, kafeden içeri girdiğimde onu hiç bulamayacağımı zannetmiştim; etraf o kadar kalabalıktı ki. Sonunda bana el sallayan Yon'u görerek yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve yanına oturdum. Yon biz planımızı sorduğumda düşünmeye başladım, bu görev oldukça zordu; ne yapacağımızı, nereden gideceğimizi bilmiyordum.
-Önce melezlerle konuşmalıyız; babalarının taraflarını tutan melezlerle işe başlasak iyi olur. Veya kolaydan başlayarak gidebiliriz, sona babalarının tarafını tutan melezlerden başlayabiliriz. Peki sen ne düşünüyorsun?
Ardından Yon'un konuşmasını bekledim, onun düşünceleriydi asıl bize yol gösterecek olan. Fakat bir yandan korkuyordum, tanrıçayı yüzüstü bırakmak istemezdim, gerçekten en sevdiğim tanrıçalardan biridir Athena. Bunun yanında kamptaki gerginlik gün geçtikçe doruğa tırmanıyordu, ne yapabileceğimizi bilemiyordum ama bulmak zorundaydım.