Yeraltından kaçış

Sıkılıyordum!Hem de çok fena.Macera yok,ilginç yunan canavarları yok.Tam bir bunalım!Sıkıntıdan melez kampını koşarak turlamaya başladım.Belki bir maceraperest bir melez bulurdum ve beraber bir yerlere gidebilirdik.Hiç olmazsa biraz eğlenirdim.Yada kaçacak bir melez?Hiç fena olmaz.Kafama çarpan bir maddeyle yere yapıştım ve inledim.

''Ahh!Bu acıttı!''

Kafamı kaldırdım ve şişen başımı tuttum büyük ihtimalle kızaracak en büyük ihtimalle moraracaktı.Karşımda Tamara duruyordu.Kendi kedime gülümsedim ve yerden kalkmaya çalıştım.Kaçacak bir melez aklımdan geçirirken onun geleceğini akıl etmeliydim.

''özür dilerim!Kaçıyormusun yine?''

dedim.İçimden de hiç fena olmazdı diye geçirdim.

Kaçmak mı ? Hayır tabikide sadece sıkılıyordum.Ona doğru yaklaştım ve '' Sıkıntıdan patlıyorum.Macere yada başka hiç bir ilgin hiç bir şey yok '' dedim inlerken.Bana sinsi bir gülmseme atarak.'' Eğlenmeye var mısın?'' dedi sinsi bir tavırlar.Bende gülümsedim ve ona doğru '' Aklımdan geçen şey mi yoksa? '' bana bakarak '' Aklından geçen şey ne?'' ona doğru yöneldim ve '' New yorkta delice alışveriş mi ? '' dedim gülerek.Bana öle bir baktı ki le olmadığını anladım ve ''Demekki değilmiş.Peki aklından neler geçiyor?''

''Kesinlikle değil.'' dedim ve eğilip pantolonumu silkelemeye başladım.Bir yandan da ne yapsam diye geçiriyordum.Labirente mi girsek?Aslında tehlikeli.Ama tehlikeyi severim.Ve daha önce gitmiştim.Gitmediğim bir yer olmalıydı.Stks Nehri?çoğu melezin gittiği bir yerdir.Ve bende gittim.Orasıda değil.Gitmediğim bir yer gitmediğim bir yer... ''Aklından ne geçtiğini söyleyecekmisin?'' Ona kocaman bir gülümsemeyle baktım ve kolundan tutarak çekiştirmeye başladım.

''Kesinlikle buldum!Az melezin gittiği bir yer.'' Zell bana merakla bakarken güldüm ve pagasus Ahırının kapısını açıp içeri girdim.Ben Liss'in Zell Cazz'ın sırtına binerken artık meraktan çatlamak üzereydi. ''Los Angeles'a gidiyoruz!'' Zell hevesle sordu. ''Alışveriş?'' güldüm. ''Hayır.Yeraltına gidiyoruz!''

Cazz'ın üstüne atladım Cazz bana meraklı gözlerle bakıyordum '' Sevgili pegasusum macera yaşamaya gidiyoruz.'' Ve cebimden bir kaç çilek çıkarıp Cazz'ıma verdim.Çileği çok severdi.Ann'a döndüm ve ''' ben hazırım Ann '' dedim heyecanla. Bana baakrak '' Daha kısık sesle konuş bizi duyucaklar'' dedi.Havada süsüslemeye başladık.Benim Cazz'la ilk uçuşumdu ve tam odaklanamıyordum.Cazz çok zeki bir pegasus olabilirdi ama yinede çok korkuyordumm. Ann'a doğru bağırdım ve '' Ann benim pegasusla ilk uçuşummm !! '' diye bağırdım.Bana bakarak '' Dikkatli ol.! Odaklanmalısın.'' dedi

Odaklanmak sürekli hakimiyet sağlamak yer altına gitmek .. Hepsi çok karmaşık ama hepsi çok eğlenceli.! Pegasusuma sürekli '' Başarabiliriz Cazz başarabiliriz.Biz bunu yaapabiliriz'' diyordum ama kendim bile inanmakta zorluk çekerken Cazz'ın buna inanmasını beklemek çok zordu.Ann bana bakarak '' Birazdan varmış olucağız Zell inerken dikkatli olmalısın kötü bir şey olmasını istemeyiz.'' dedi bana.Bu beni daha da korkutmuştu.Acaba inebilecekmiydim yoksa yere düşüp yaralancakmıydık?Çok soru vardı ve birden bu soruların hepsini aklımdan atmam gerektiğini anladım ve odaklandım.Ann bana '' İnişe geçç zelll'' diğe bağırdı.Kalbim küt küt atıyordu ve heyecandan ellerimi bile kıpırtamıyordum.Ann yere inmiş beni bekliyordu.Cazz birden inişe geçti ve yere ayakları bastı.Pegasusumun üstünden indim ve ''Cazz sen çok akıllı bir pegasussun.Bir torba dolusu çileği hak ettin'' dedim.O sırada burnuna bir öpücük kondurmuştıum.

Liss'in sırtından inerken başını okşadım ve Zell'e gülümsedim. ''İlk uçuşlara göre harikaydın.Sen güç vermeseydin Cazz başaramzdı.'' dedim ve kolundan tuttum.biz ilerlerken arkamızdan pegasuslara bağırdım. ''biraz dolaşacağız.sterseniz gezebilirsiniz ama çağırınca yanımıza gelin.'' dedim ve ara sokaklara Zell'le giriş yaptık.arkamdan Lissîn sinirli sinirli kişnediğini duyabiliyordum.Ona emir vermemden nefret ederdi ve onu sinir etmek bu kadar hoşuma gitmeseydi emir vermezdim. ''Eee nerde olduğunu biliyormusun?'' Zell'e şaşırarak döndüm ve biraz beynimi zorladım.En sonunda başımı sallayarak yere baktım. 'Hayır.Bir kaç gitmiştim ama unutmuşum!'' korkunç bir şeydi.Gerçekten.yer altının olduğu yerde kim bilir kaç tane canavar vardır.

içimi çektim ve kafamı sola döndürerek...''Sanki buralarda bir yerleydeydi.'' dedim.Kaybolursak canavarlarla karşılaşabilirdik.Zell'de bunu düşünmüş gibi sordu. ''Eminmisin?'' dedi.Başımı salladım ve cevap verdim. ''Emin değilim.'' dedim ve sola doğru giren aradan ilerlemeye başladık.başka seçeneğimiz yoktu.Biraz daha aralardan girdik.bize korkunç görünen karanlık sokakları pas geçtik ve en sonunda bir binaya vardık.Zell yanımdan mırıldandı. ''Garip.böyle bir sokakta?Hımm.Adı da ilginçmiş.'' dedi ve kafamı kaldırdım.Biz okuyabiliyorduk!Melezlerin okumazsı gerçekten garip bir durumdu.bunu berdiği keyifle sesli okudum. ''nakil sırasında ölüm plakçılık''

Pegasuslarımızı bırakmıştık.İlk defa pegasusa binmekten daha çok beni heycanlandıran yeraltına ineceğimizdii!Ang çok doğal ve sakindi sanki her zamanki günlük bir yere gidiyormuş gibi.O sırada Ann'ı dürttüm '' Ben kokuyorumm Ann.'' Bir sokağa saptığımıza '' Nakil Sıraasında ölüm Plakçılık '' bu yazıyı okur okumaz tüylerim diken diken oldu ve irkildim

O sırada Ann'ı kolundan tutum '' Bunu yaparsak ve bizi her neyse bişi olursa ..'' derken Ann bana sert bir bakışla '' Bize hiçbir şey olmıyacak Zell.Bana güven.'' dedi.Belki bunu başkası söyleseydi bu sözler size inandırıcı gelmezdi ama bunu söyleyen Ann olunca içinizi bir sıcaklık kaplıyor.İkimiz beraber el ele tutuştuk.Ve olun elini sımsıkı kavradım.

El ele tutuşup içeri girdik.Bir adam masanın önünde bekliyordu.Ama sadece o bekliyordu.Diğer herkes masanın etrafında yayılmış gergin bir sesle fısıldaşıyorlardı.Masanın yanında bekleyen adamın üstünde ağaçlar vardı.Ama bunlar harika meyveleri olan yemyeşil ağaçlardı.Birdenn adamın neden onlardan yemediğini merak ettim.Ama daha önemli bir sorunumuz vardı.İçeri girer girmez tüylerim diken diken olmuştu ki bu iyiye işaret değildi.biz birşey demeden adam bizi farketti ve küçük bir alaycı gülümsemeyle bize baktı. "Size nasıl yardımcı olabilirim?" adamın sesindeki ton tüylerimi tekrar ürpertmişti.farkında olmadan Zell2in elini daha çok sıktım.Aslında bu sıkış,ne diyeceğiz? sorusunun dokunma şekliydi.