Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hermes ve Afrodit

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Helen Grace Burton
Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Athena'nın Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Helen Grace Burton


Mesaj Sayısı : 366
Kayıt tarihi : 23/10/10

Hermes ve Afrodit Empty
MesajKonu: Hermes ve Afrodit   Hermes ve Afrodit Icon_minitimeCuma Ocak 07, 2011 10:20 am

Bugün Isabella ile bulaşacaktık. Kış yüzünden kampta çok az kişi kalmıştı. Biz de her gün bir program yapıyor can sıkıntımızı gidermeye çalışıyorduk. Bugün ki programımız Long Island'daydı. Kulübeden çıkarken yanıma birkaç eşya ve yiyecek aldım ve kapıda Bella ile karşılaştım. ''Selam şekerim. Görüyorum ki yine piknik yapacağız?'' elimdeki çantayı işaret ederek. ''Eveet şekeriim. Senin çaldıklarına güvenmediğim için kendimi sağlam alayım dedim.'' Bella gülerek 'Bak seeen' dercesine bakışlar attı. Kol kola girdik ve Long Island'ın yolunu tuttuk. Bölgeye vardığımızda hava rüzgarlıydı ve sert, gri dalgalar kıyıya vuruyordu. Çantamdan yün battaniyelerimizi çıkardım ve yere bir örtü serip yiyecekleri hazırladım. Bella bir kaç odun ve çıra bulmuş yanıma heyecanla gelirken, ateş yakmak istemesinden korkmaya başlamıştım. Tam lafa başlayacakken kırbaç sesine benzeyen bir ses duyduk. Ne olduğunu anlamaya çalışmak için ayağa kalkarken aynı sesi ikinci kez duyduk. ''Bells, bu seste nedir?'' diye sordum. Ne olduğunu öğrenmek için elimi boynuma götürüp madalyonu buldum. Fakat hiçbir şey göremedim. Bu ilk kez oluyordu. Ürkmüş bir ifadeyle Bella'ya bakarken o etrafa tekrar göz attıktan sonra omuz silkerek yere oturdu. ''Evet Bells sanırım orada herşey yolunda ?!'' diye sordum sinirli bir şekilde. Gözlerini açıp sevimli bir şekilde evet dedikten sonra çıraları dizerek cebinden çıkardığı bir kibritle tutuşturmaya çalıştı. ''Peki'' diyerek yere geri oturdum ve telaşla etrafa bakındım.

Bir kaç saat sonra hava kararmaya yüz tutmuş, küçük ateş bizi ısıtacak kadar yanıyordu. Batteniyelerin altında sandiviçleri yerken uzaktan tartışma sesleri yükseldi. Bu sefer Bella da ürkerek etrafa baktı ve ''Sanırım ateş sönmek üzere. Artık kalkmalıyız Helen.'' ''E-evet sana katılıyorum Bells.'' dedim üşüyerek. Çabucak eşyalarımızı topladık ve kumsaldan yürüyerek kampa doğru yol aldık. Bella koluma girmiş yürürken kırbaç seslerini tekrar duyduk ve iki ışık parlamasının altından iki kişinin çıktğını ve tartıştıklarını gördük. Bells ''Bu Hermes ve Afrodit!'' dedi şaşkınlıkla. ''Hermes ve Afrodit mi ?'' Hem rahatlamış hem de şaşırmıştım. Otomatik olarak onlara doğru yürümeye başladık. Hararetli bir şekilde bir konu üzerine tartışıyorlardı. İyice yakınlaşınca başımızı eğerek referans yaptık ve bizi görmelerini bekledik. Farkeden ilk Hermes oldu. ''Bella ?'' Bells başını kaldırıp onlara baktı. Ben de kaldırdım. Ardından Afrodit arkasını dönüp bizi görünce şaşırdı. Herkes susunca devam eden Afrodit oldu. ''Ve sen de Athena'nın kızısın değil mi ?'' diye bana sordu. Şaşkınlıktan sadece başımı sallayabildim. Afrodit ve Hermes'le ilk kez karşılaşıyordum. Afrodit'in kelimelere yetmeyecek bir güzelliği vardı. Beyaz dökümlü elbisesi rüzgarda uçuşuyordu. Hermes ise kanatlı ayakkabılarıyla her an yükselcekmiş gibi görünüyordu., ''Bayanlar akşam olmak üzere. Bu saatte kamptan neden ayrıldığınızı öğrenebilir miyim ?'' diye sordu Hermes. ''B-biz..'' Bella sözümü kesti ve, ''Biz piknik yapmaya gelmiştik. Fakat zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan akşam oldu. Şimdi de kampa geri dönmek üzereydik baba.'' dedi. Hermes bir kızına, bir de bana baktı ve doğru söylediğimize kanaat getirerek başını salladı. ''Pekala. Umarım tartışmamız sırasında yanlış bir şeyler duymadınız. Sevgili Afrodit kayıp eşyalarının hesabını yine benden soruyor...'' Afrodit hışımla Hermes'e döndü ve Hermes sustu. Afrodit bize geri dönerek ''Melezler, artık kampa geri dönmelisiniz. Hava kararmadan.'' Biz başımızı sallamakla yetinirken Afrodit devam etti ''Helen, Athena'nın kampta olduğunu duydum. Eğer ona rastlarsan, annene sevgilerimi ve selamımı ilet lütfen.'' Hermes' bakarak, ''Seninle tanıştığımıza memnun olduk. Ve Isabelle, seninle de tanıştığıma memnun oldum.''dedi usulca. ''Emriniz olur Tanrıçam. Asıl sizlerle tanışma şerefine erdiğim için ben memnun oldum.''diyerek başımla selamladım. Afrodit gülümseyerek başını öne eğdi. Bella'da benimle birlikte aynı sözleri tekrar etti. Tam ayrılmak üzere arkamızı dönerken Hermes'in sesini duyduk. ''Bella, umarım babanla sahilde bir tur atmanın bir sakıncası yoktur?'' Bella şaşırarak ''Yok efendim.'' dedi. Afrodit gülümseyerek yanıma geldi ve ''Siz biraz dolaşın. Ben de Helen'i kampa geri götüreyim. Yalnız gitmemeli.''Afroditin bu jestine şaşırarak ''Teşekkür ederim efendim.'' diyebildim. Bella'ya el sallarken bir ışık etrafımızı sardı ve kendimi kampın girişinde buldum..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isabelle Coco Franke
Poseidon'un Çocuğu
Poseidon'un Çocuğu
Isabelle Coco Franke


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 01/09/10

Hermes ve Afrodit Empty
MesajKonu: Geri: Hermes ve Afrodit   Hermes ve Afrodit Icon_minitimePerş. Şub. 24, 2011 8:47 am

Helen bana el sallarken, aniden boşlukta yok oldu. Afrodit onu gönderdikten sonra bana gülümsedi ve kendisi de ışığın içinde kayboldu. Tanrı Hermes'e döndüm ve o eliyle yürümemizi işaret etti. Heyecandan neredeyse bayılacaktım. Babamla neredeyse ilk buluşmamız sayılabilirdi bu. Heyecanımı kontrol etmeye çalışarak, onunla birlikte yürümeye başladım. Babam sessizliği bozarak söze başladı. ''Sevgili Isabelle, sana söylemek zorunda olduğum bir şey var.'' Dikkatle ona baktım ve ''Dinliyorum, efendim.'' diye ekledim. Hermes durumdan rahatsız olmuş gibiydi. Gözlerini deviriyor ve kesik bakışlarla denize bakıyordu. Bir nefes aldı ve, ''Isabelle, öncelikle söze senin gerçek baban olmadığımı söyleyerek başlayacağım.'' Yüzümdeki heyecanlı gülümseme birden silindi. Şaka yapıyor olmalı diye düşündüm. Bu ne demekti? Eğer benim babam bir tanrı -Hermes- değilse, benim bu kampta ne işim vardı? Şok içinde ona bakarken Hermes devam etti, ''Senin zarar görmemen için babanla, -gerçek babanla anlaşma yapmıştık. Seni kendi kızım olarak gösterecektim. Böylece hem kural çiğnenmemiş olacaktı. Hem de sen daha az tehlikede olacaktın. Fakat Afrodit'in bu anlaşmayı öğrenmesiyle gizliliğimiz son buldu. Zeus'un huzurunda gerçekleri anlatmadan önce, senin de öğrenmeni istedim.'' Hermes kısa bir duraksamadan sonra gözlerini denize dikti. Gözlerim dolmuş, şok halinde onu dinlerken, gözlerini diktiği yere baktım. Denizin içinden bir adam bize doğru yaklaşıyordu. Bir anda herşey açıklığa kavuştu. Bütün anlatılanlar bir puzzle parçası gibi birbirine tamamlanırken, kulaklarım uğuldamaya, başım dönmeye başlamıştı. ''Senin baban, Denizlerin Tanrısı Poseidon'dur çocuğum.'' Hermes'in son sözlerini zar zor işitirken, Poseidon yanımıza vardı ve onunla göz göze geldiğim andan sonra gözlerim yavaşça karardı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hermes ve Afrodit
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Afrodit ve Hermes kızları Kılıç kullanıyor! :)
» Afrodit'e/Afrodit'ten armağan...
» Hermes İle Rp
» Hermes'le ilk karşılaşmam
» Hermes'in Görevi -1

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Long Island Kıyısı-
Buraya geçin: