Perseus Grace

Artık çaylak olmaktan sıkılmıştım.Dövüşürken sürekli babamdan yardımda alamazdım.Zırhımı giydim kılıcımı ve kalkanımı aldım kılıç dövüşü öğrenmek için dersliklere geldim.Burada sürekli birileri dövüşüyordu.Kılıçların sesleri hiç susmuyordu ve bağrışmalar kesilmiyordu.Ne kadar delice diye düşündüm kendi kendime sonra Üzerinde ''Öğretmenler Odası'' yazan kulube gibi bir gördüm.Sanırım öğretmenimi burada bulacaktım.İçeri girdim ve sordum
-''Kılıç eğitmeni burada mı?''
-"Buradayım'' dedi bir kız ya benle yaşıttı yada benden 1-2 yaş büyüktü.Ben Kheiron gibi birini görmeyi beklerken böyle genç birini görünce şaşırmıştım ve ekledim
-''Ben kılıç ve kalkan kullanmayı öğrenmek istiyorum.Artık bana çaylak denmesinden sıkıldım ve kendimi koruyabilmek istiyorum.''

''Benim adım Perseus ama genelde bana Pers derler.Öğretmenler odasında da dediğim gibi kılıç dövüşü öğrenmek istiyorum neler yapmam gerekiyor ?'' Ne yapmam gerektiğini,ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.Tam o sırada Sere elime bir kılıç verdi ''başlayalım bakalım''

Sol el mi ? Sol elimde kılıç tutmak biraz zordu ama hemen üstesinden geldim. Öğretmenim beni dikkatlice süzdü ve "Evet, şimdi sana göre olan bir kılıç bulmalıyız. Tam eline oturmalı. Uyum içinde olacağın bir kılıç bulmalıyız" Bu garipti, sonuçta tüm kılıçlar aynı değilmiydi. Bu sorumu Öğretmenime de sordum. Bana tek tek kılıç çeşitlerini ve özelliklerini anlattı. Konuşması bitince ekledim. "Babam bana uzun bir kılıç vermişti" Yüzüklerimi aktifleştirdim. " İşte bu kılıç. Sence bu uygun mu ?" Öğretmen biraz beni süzdükten sonra "Bu kılıç sana göre değil" dedi. Biraz kırılmıştım. Babamın bana verdiği kılıç nasıl bana göre olmazdı. Öğretmenim gülümseyerek ekledi "Bu kılıcı babanın verdiği özel güçler ile birlikte kullanabilirsin. Şu anki kas yapın bu kılıcı iyi bir şekilde kullanmanı engeller. Bu kılıçla dövüşemezsi" dedi. Biraz bakındıktan sonra biraz önce duvara yasladığım kılıcımı gördü ve "Şu kılıçta senin mi ? Bak o kılıç sana tam uyabilir hem kendin yapmışsın. Deneyelim mi o kılıcı" dedi. Koşarak kılıcımı aldım. Öğretmenim bana birkaç hareket gösterdi. Hareketleri kılıcımla denedikten sonra beni inceledi ve "Tamam bu kılıç tam sana göre şimdi başka şeyler daha anlatabilirim" dedi.

Bu bebekleri kesmek çok kolaydı. Kılıcımı tek savuruşumda bebek yeniliyordu. Artık alışmıştım elim otomatik olarak bebekleri kesmeye başlamıştı. Öğretmenime döndüm "Bu kadar mı ? Daha zorları yok mu ?" Sere iddialı bir bakış attı ve birden bebek deneme tahtaları gitti yerlerine alev saçan 4 metre boyunda, keskin kılıçlı canavarlar geldi. Yutkunup Sere'e döndüm. Korku dolu bakışımı görmüş olacak ki gülmeye başladı. "Şaka şaka bunlar en üst seviye antrenman canavarları. Bu savaş canavarlarını kardeşlerin tasarladı. Sende tahmin edebilirsin ki çok güçlüler" Evet anlamında başımı salladım. "Tamam bu kadar eğlnce yeter artık derse dönelim" dedi Sere.

Bu bebeğin zayıf noktasını bulmak gerçektende zordu. Elimdeki kılıcı sağlam bir şekilde tutarak bebeğin zayıf olabilecek noktalarını deniyordum. Klasik yerlerden başlayacaktım. İlk önce koltuk altını denedim, kılıcımı yukarı doğru kaldırarak hızlı fakat hafif bir şekilde bebeğin koltuk altına doğru noktasal bir vuruş yaptım. Yok, burası değildi olmamıştı. Bu sefer aklıma Aşil geldi, hem bir savaşçının ayak bileğini kesmek çok işe yarardı. Elimde bıçağımın kabzasını aşağıya doğru çevirdikten sonra yere, bebeğin ayak bileğine doğru eğik bir vuruş yaptım. Bebeğe yine bir şey olmamıştı. Artık klasik yerlere geçecektim. Parmaklarımla kılıcımın kabzasını çevirdim ve sivri kısmını tekrar yukarı bakar br hale getirdim. Bu sefer aşağıda duran kılıcımı hızlı bir şekilde yukarı kaldırdım. Kılıç bebeğin boynuna saplandı, galiba zayıf noktayı bulmuştum fakat bozuntuya vermedim. Ne olur ne olmaz dite aynen devam ettim. Kılıcımı bebeğin boğazından çıkardıktan sonra klasik savunma poziyonuna geçtim. Kılıcım önümde durmuş bekliyordum. Belli bir süre durduktan sonra aklıma bir saldırı şekli geldi. Hemen kılıcımı çapraz bir şekilde bebeğin koluna savurdum. Ardından elimde ters çevirerek kılıcı bir hançer gibi tuttum. Kolunu kestiğim bebeğin dibinde duran kılıcımı hemen ileri doğru ittim. Kılıcım ters durduğu için kolaylıkla bebeğin kalbini olması gereken yere saplanabilmişti. Saplanmış olan bebeğin kalbinden kılıcımı çektim ve savunma pozisyonunda beklemeye başladım. Bu sefer daha farklı bir taktik uygulamayı planlıyorudum. Fakat öğretmenim Sere konuşmaya başladı.