Perseus Grace

Kampta dolaşıyordum, yapacak hiçbir şeyim yoktu. Ne yapmalıydım ? Ne yapabilirdim ki ? Düşünürken aklıma Hektor geldi. Acaba o şu an neredeydi ? Büyük ihtimal Büyü Teknikleri Sınıfındaydı, acaba ona gidip Ateş kontrolünde bana yardım etmesini mi isteseydim ? Evet, bu iyi bir fikir olabilirdi. Hem yeteneğimi geliştirmiş hem de Hektor ile görüşmüş olurdum. Özel silahlarımı yanıma aldım (yüzük,kolye,küpe) ve dersliğe doğru yürümeye başladım.

Dersliklere varınca öğretmenler odasına girdim. Tahmin ettiğim gibi Hektor buradaydı. Hızlı adımlar ile ona yaklaştım "Hey Hek, dostum nasılsın ?" Hektor beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. "Çok iyi Pers, profesör oldum. Büyü Teknikleri Sınıfında insanlara dersler veriyorum. Kendilerini geliştirmelerini sağlıyorum" Hek mutluluktan havalara uçacak gibiydi -ki istese bunu yapabilirdi-. "Madem öğrencilere bu kadar meraklısın ben de senin öğrencin olabilir miyim ? Bana ateşi kontrol etmeyi öğretir misin ?"

Pers benden ona ders vermemi istiyordu. Onu reddedemezdim, hem uzun zamandır da bir öğrencim olmamıştı. Memnuniyet ile "Tabiki Pers olur. Senin öğretmenin olmaktan büyük zevk duyarım" dedim. Pers çok sevinmiş gibiydi. "Hadi o zaman sınıfa gidelim mi ?" Pers başı ile "tamam" anlamına gelen bir hareket yaptıktan sonra birlikte sınıfa doğru yürümeye başladık...

Sınıftan içeri girince ardımızdan kapıyı kapattık. Dışarıdaki seslerin bizi rahatsız etmesini istemezdik.
- "Eee Pers kendini ne konuda geliştirmek istiyorsun ? Ateş ile ne yapmak istiyorsun ?"
- "Ben ateşe karşı dayanıklıyım ve onu yönetebiliyorum. Ateşe dayanamadığım bir zaman çıkmadı. Sanırım bu yeteneğimi geliştirmeme gerek yok. O yüzden ateş kontrol yeteneğimi arttırmak istiyorum."
- "Peki o zaman. Seninle en baştan başlayım. Kendi ateş topunu yapabiliyorsun değil mi ? Pers evet anlamında başını salladı ve avucunun içinde kocaman bir ateş topu yaptı. "Çok iyi. O zaman hedefi tutturma oranını arttıralım" Odanın bir duvarına dokundum ve duvarda bir kapı oluştu. Birlikte içeri girdik. Burası ateş yeteneği çalışmak için daha şimdi yaptığım bir mekandı. Birlikte içeri girince Perseus'a döndüm ve "Şimdi seninle hedef tahtası vuracağız. Daha doğrusu sen vuracaksın. Hazır mısın ? Başlatıyorum... Başla!

Bir anda önümde çeşitli adamlar belirdi. Bunlar maket gibi bir şeydi. Sanırım bunları vurmalıydım. Adamlar önümde duran bir çizgiye doğru geliyorlardı. "Senin amacın bu maketleri şu çizgiden geçirmemek. Maketler sana o çizgiden daha fazla yaklaşmamalı" dedi Hektor. İşte bu çok iyiydi, uzun zamandır adam vurmuyordum. Ellerimi kaldırdım ve üzerlerinde birer ateş topu oluşturdum. Sonra bunları sıra ile kollarımı maketlere doğru savurarak fırlatmaya başladım. Her bir alev topu atışımda maketlerden biri gidiyordu. Bu belli bir süre devam etti. Aradan 5 belkide 10 dakika geçmişti ki Hektor bana döndü. "Çok iyi iş çıkardın Pers. Tam 1 saattir dövüşüyorsun ve halaa yorulmadın" Bunu duyunca üzerime bir ağırlık çöktü. Kendimi kötü hissetmeye başladım.

Ben susunca Pers bir an tökezlemişti. Sanırım başı dönmüştü, tam yanına gidip iyi olup olmadığını soracaktım ki yere düştü. Bayılmış olmalıydı. Doğaldı aslında bu, çocuk bir saattir ateş topu yapıp fırlatıyordu. Hemen yanına gittim ve Reiki (şifa enerjisi) ile onu iyileştirmeye başladım. Kısa sürede kendine geldi. "Nasıl oldun Pers ? İyi misin ?" Pers başını "evet" anlamında salladı. "Evet iyiyim. Şimdi sırada ne var ? Bana hedef tutturma seviyesinin en üst düzey eğitimini ver Hek" Pers en üst düzey eğitimi istemişti. Bencede bunu alabilirdi. Ona döndüm ve bir göz kırptım. Mesajımı anlamış olacak ki "yaşasın" dercesine eli ile bir hareket yaptı. "Tamamdır Pers, başlatıyorum 3-2-1-başlaa!" Sözümü bitirir bitirmez elinde iki kılıç, bir kılıç bir kalkan, bir mızrak, bir balta tutan olmak üzere dört adet savaşçı robot belirdi. Bunlar çok üst düzey robotlardı. Akıllarındaki savaş taktikleri çok güçlüydü ve ateşe karşı çok dayanıklılardı. "Pers bunlar çok zeki ve çok iyi dövüşen robotlar. Ayrıca bu robotlar ateşe karşı çok dayanıklıdır. Onları yene bilecek misin ?" Pers "evet" anlamında başını salladı. Bu dövüşü de sadece ateş topu atışı kullanarak kazanırsa "Hedef Tutturma" konusunda ustalaşmış olacaktı. Uzak bir köşeden Pers'i izlemeye başladım.

Önümde çeşit, çeşit silah tutan robotlar vardı. Benim elimde ise hiçbir şey yoktu. Onlarla sadece ateş kullanarak savaşmalıydım. Elinde balta tutan robot koşarak bana doğru yaklaşmaya başladı. İki elimle birleştirdiğim ateş topunu yaklaşmaktan olan robotun tam kafasına attım. Robot neye uğradığını şaşırarak durdu. Sanırım devreleri aşınmış olmalıydı. İşimi şansa bırakamazdım ayakta boş, boş durmakta olan robota defalarca ateş topu attım. Hepside aynı noktaya gitmişti. Elimde yine bir ateş topu oluşturdum. Bunu tam baltalı robota atıyordum ki üzerime kılıç ve kalkan tutan bir robotun geldiğini gördüm. Refleks ile eğildim ve boşluğunu yakaladığım robotun ayağına ateş topumu fırlattım. İlginç bir şekilde bu sefer kolumu oynatmam gerekmemişti. Artık bir silah gibi durmadan ateş edebilirdim. İkisi gitti geriye iki kaldı. Elinde iki kılıç tutan robot ve mızrak tutan robot bana doğru koşmaya başladı. Sinirle mızraklı robota bir ateş topu attım. Ateş topu mızrağın tam üzerine geldi. Mızrağın kırılmasını beklerdim fakat kırılmadı. Aksine attığım ateş topunu emdi ve bana geri fırlattı. Sanırım bunlar en güçlüleri idi. Koşarak onlardan uzaklaşmaya başladım. Ne kadar uzaklaşırsam o kadar iyi plan yapabilirdim. O sırada Hektor'un sesini duydum "Makineleri kapatayım mı Pers? Fazla mı geldi?" "Hayır" anlamında başımı salladım. Dikkatimi Hektor'a vermiştim, tekrar dövüş alanına bakınca önümde mızraklı robotun arkamda ise kılıçlı robotun durduğunu gördüm. İŞte o an beynim çalışmaya başladı. Hemen kocaman bir ateş topu yaptım ve mızraklı robotun mızrağına attım. Mızrak otomatikman saldırımı emdi ve geri fırlattı. İşte o sırada kendimi yere attım. Üzerimden geçen ateş topu kılıçlı adama çarptı. O da gitmiş gibiydi, şimdi sıra mızraklı robottaydı. Hızla ona doğru koşmaya başladım. Robot hızla mızrağını kaldırdı ve beni yere düşürdü. İşte istediğim şeyde buydu. Robot beni yere düşürünce mızrağını bana doğru savurdu. Mızrak ateş toplarını uçları ile emiyordu. Geri kalan kısmı basit metalden ibaretti. Mızrağın burnumun dibine kadar gelmesine izin verdim ardından iki yandan üzerinde ateş topu olan ellerimi birleştirdim. Ortada kalan mızrak sapı ateşin etkisi ile eridi. Mızrağın ucu üzerime düştü. Hemen mırağın ucuna ateş topu yolladım ve mızrak ucu da bunu robota yolladı. Son robotta param parça olmuştu. Hektor'a baktım, bana hayranlık ile bakıyordu.

Pers ateş yeteneğini gerçekten iyi kullanıyordu. Bugün en üst düzey dört robotla aynı anda savaşmış ve onları hurdaya çevirmişti. İşte bu gerçek ateş gücüydü. "Çok başarılıydın Pers. Gel bakalım biraz dinlen. Yorulmuş olmalısın" Pers yavaşça yanıma geldi. Onunla temel Ateş bilgilerinden konuştuktan sonra onun çok yorgun olduğunu fark ettim. "Bugünlük bu kadar ders yeter Pers. Çok yoruldun ama çok iyi savaştın. Şimdi ise biraz dinlenmen gerek. Zaten ilk seviyeyi geçtin. Derse yarın devam ederiz. Olur mu?" Pers'in söylediklerimi algılaması çok uzun sürdü. Anlaşılan bedenen çok yorulmuştu. Söylediklerimi kavrayınca sakin ve yavaş bir ses tonu ile ekledi. "Tamam Hek. Bencede dinlensem iyi olaca-" KOnuşmasını bitiremeden uykuya daldı. Onu burada bırakamazdım. Ellerimi bedenine koydum ve Hephaistos Kulübesindeki yatağına gitmesini sağladım. Orada biraz dinlenmeliydi. Gerçi bende biraz dinlensem iyi olacaktı. Yorgun bir şekilde öğretmen odasına doğru yürümeye başladım.