Claire ben geldim...

Dünden beri Claire ile hiç karşılaşmamıştım gerçi bunun nedeni akşama kadar uyumuş olmamda olabilir ama neyse.Çok heyecanlıydım onun kulubesine ilk defa gidecektim ve işin kötüsü onu özlemiştim.Yani işin kötü çünkü onu daha uyumadan önce görmüştüm bu kadar çabuk onu özlersem tek başıma görevlere nasıl gidecektim?Bunları düşünmeye devam edersem daha kulubenin kapısına gelmeden yere düşüp bayılırdım o yüzden dünkü Dev ile kavgamı düşüne düşüne Afrodit kulubesine doğru gitmeye başladım.
Kulubeleri çok hımm nasıl desem... Kız işi duruyordu ama kapı eşiğine gittim ve tüm cesaretimle kapılarını çaldım.Bir kız kapıyı açtı önce ne var,ne işin var burda diyecek gibi bir yüz ifadesi oldu suratında sonra dikkatlice bakınca yüz ifadesi değişti dalga geçicekmiş gibi kıs kıs sırıtıyordu ve içeri doğru seslendi ''Claire erkek arkadaşın geldi''.Dün gece olanları görmüş olmalılardı.Cesaretim biraz kırılmıştı ama Claire'ı beklemeye başladım.Aradan 10-20 sn geçmemişti ki Claire kapıda belirdi.''Pers ! nasılsın''.Ona sarıldım ve ''iyiyim'' dedim.Kollarımda kesikleri ve isleri görmüş olacak ki ''sana ne oldu böyle'' dedi ve beni içeri davet etti...

Kardeşim Anna birden seslendi.

''Claire erkek arkadaşın geldi '' Ne! olamaz ben daha hazır değildim ne diye pat diye gelmişti acaba? Beni özlediği için mi yoksa bir şey mi olmuştu? Bunları düşünecek zamanım yoktu. Hemen süslenmem gerekiyordu. Sevgilime bu halde gözükemezdim. Biraz süslendikten sonra bu seferde kapıda beni beklemekten ağaç olacak diye düşündüm. Son defa aynada kendime bakıp yanına gittim. Bana sarıldığında kollarındaki kesikleri görmüştüm. Çok endişelenerek ''sana ne oldu böyle'' dedim. Bunu ayak üstü konuşamayız diye içeri davet ettim. İçerde bir tek Anna vardı. Ona kaş göz işareiti yaptım bizi yalnız bıraksın diye. Çok anlayışlı kardeşlerim olduğu için Anna;

" Eee benim gitmem gerek. Kusuruma bakmayın. Hadi hoşçakalın " dedi. Kapıya onu geçirmeye gittiğimde "döndüğümde her şeyi anlatacaksın" dedi. Anlaşılan bundan kaçış yoktu. Oflayarak içeri Pers'in yanına döndüm ve neler olduğunu anlatmasını bekledim.

İçeride yalnız olup olmadığımıza bakındım.Yalnızdık anladığım kadarıyla.Kollarımdan konuşmak istemiyordum onunla daha güzel şeylerden konuşmak istiyordum ama herşeyin bir sırası vardı.Anlatmaya başladım''Dün sabah buraya getirilmeden önce bir pizzacıda.Harpya tarafından saldırıya uğradım.Kendimi korumak için kollarımla engellemiştim harpyayı ama her tarafım kesilmişti.Dünde buraya geldiğimde yediğim bir yiyecek iyileştirdi beni.'' Biraz duraksadım sonrada derin bir nefes alıp''dün senin yanından ayrıldıkta.. koşarak ayrıldıktan sonra ormanda bir Dev tarafından saldırıya uğradım''.Dikkatlice dinliyordu.Sonra içimden umarım kolumdaki isleri sormaz diye geçirdim demir ocağında ki başarısızlığımı anlatmak istemiyordum.Duraksadım ve ''o harpya ve dev neydi ?Niye saldırdılar bana ?'' Durdu cevap bulmaya çalışıyor gibiydi.

''o harpya ve dev neydi ?Niye saldırdılar bana? ''

Biraz düşündüm ama diyecek birşey bulamıyordum.

" Hiçbir fikrim yok. "

Bunu söylerken Pers'in kollarındaki isleri gördüm. Oda neydi? Nasıl olmuştu acaba? Kolunun tuttum görmesi için hafif çevirerek " peki bu nasıl oldu canım buda mı devlerden? " dedim. Devlerden olmadığı çok belliydi. Bana keşke sormasaydın der gibi baktı. Ama onun için endişeleniyordum. Sormadan edemezdim. Bir bardak su istedi. Ben suyu getirirken neler diyeceğini tasarlıyacaktı sanırım. Tamam diyerek su getirmeye gittim. Elimde bir bardak suyla döndüğümde çok düşünceli görünüyordu. " Eeee " dedim. Suyunu içtikten sonra anlatmaya başladı.

Ne yazık ki islerin nedenini sormuştu.Bakışları benim için endişelendiğini gösteriyordu.Beni merak ediyordu anlaşılan.Gerçi o da canavardan canavara koşsa bende onun için endişelenirdim.Bana hadi anlat artık dercesine baktı.''Tamam peki anlatıyorum'' dedim ve başladım.''Bu gün demir ocağına gittim nede olsan hepheistos'un oğluyum gerçi şu an nasıl onun oğlu olduğumu bilmiyorum.İçeride dolaştım ve kendime bir kılıç yapmak istedim.Elime aldım demiri başladım ısıtıp dövmeye o sırada oldu tüm bu isler'' dedim.Kılıcı görmek istemeza diye umdum içimden cümlemi bitirirken.

" Kılıcın nasıl oldu peki. Eminim ki süper olmuştur. Bi ara getirde bende göreyim."

Endişelencek bir şey kalmamıştı. Ama bir ara yaptığı kılıcı görmeyi çok istiyordum. Bunu söyleyince suratı biraz asılır gibi oldu ama çaktırmamak istiyordu. Sakın sorma dercesine baktığı için sormadım. Kılıca ne olduğunu tahmin etmeye başlamıştım bile. Ama bütün gün bunları konuşmak istemiyordum. Konuşacağımız daha önemli şeyler olmalıydı. Konuyu kapattıktan sonra " Sormayı unutyum bir şeyler istiyor musun? Açmısın? " Tam ayağa kalktığımda kolumdan çekti ve tekrar oturmamı istedi. Önemli bir şey diyecek gibiydi. Yanına oturdum ve onu dikkatlice dinlemeye başladım.

''Kılıcı boşver sana sormam gereken bir şey var.Yarın müsait misin ? Kano gölüne gidelim mi?Yarın akşam üstünü orada birlikte geçirelim biraz konuşuruz'' dedim.Ona onu özlediğimi ve yarını onunla geçirmek istediğimi söyleyemedim ama yarın onunla vakit geçirmek istiyordum.Burada konuşmak istemiyordum.Sanki her an bir yerde bir ses kayıt cihazı konuşmamızı dinliyormuş gibi hissediyordum.O yüzden onu Kano Gölüne davet etmiştim.Umarım kabul ederdi.

Teklifimi kabul ettiği için çok sevinçliydim.Şu an canavarları düşünmesem yarın için gayet endişeli olabilirdim ama yinede heyecanlıydım.Yavaşça ayağa kalktım gitmek istemiyordum ama sürekli burada kalamazdım.Birlikte kapıya doğru yürüdük ona sarıldım ve''İyi geceler canım'' deyip kulubeden uzaklaştım.Bu sefer yavaş yavaş gidiyordum.Zaten kulubeler yakındı ama içimden biraz sahilde oturmak geldi ve sahile doğru yürümeye başladım...

RP BİTMİŞTİR !