Kardeşimle birlikte her zamanki gibi bela arıyorduk. Bunun için Zeus Yumruğuna gitmeye arar verdik. Fazla zaman kaybetmemek içinde Yon'un özel gücünü kullanacaktık. Aşırı hızlı gitmek aslında çok eğlenceliydi ama ister istemez bünyem isyan ediyordu. Onun için hızlı gitmemekte yarar vardı. Yon'un sırtına vardık ve ışık hızı kadar olmasada bayağı hızlı gitmeye başladık. Zeus Yumruğuna varmamız saniyeler almıştı. Yon'un sırtından indim ve bir kayanın üzerine oturdum. Kardeşimde başka bir kayanın üzerine oturdu. Alaycı bir gülümsemeyle "Ne kadar güzel bir yer değil mi?" diye sordu. Gökyüzüne batım ve "Evet, öyle." dedim. Zeus en sonunda dayanamayıp bizi buharlaştıracaktı ama kim takar! Kardeşimle gülmeye başladık. Sesimiz ormanda yankılanıyordu. En sonunda gök gürledi. Yon'la birlikte susmaya çalıştık. Kendimizi zor tutuyorduk. En iyisi susmaktı. Kısa bir sessizlikten sonra gülümseyerek "Şimdi ne yapıyoruz?" diye sordum. Yon kısa bir süre düşündükten sonra yüzünde şeytansı bir gülümsmee oluştu. Yin ne planlıyordu bu? Kesin tehlikeli bir macerayı sürükleyecekti bizi. Her şeye rağmen ben bütün maceralara hazırdım. Kulübede boş boş oturmaktan iyidir. Hele hele yanımda kardeşim varken en tehlikeli görevler bile eğlenceli bir hal alıyordu. Yon bana baktı ve konuşmaya başladı...