Merhaba melezler! Ben kampın en çok maceraya atlayan üyelerinden biriyim. Ayrıca site kurulduğundan beri burada olduğum için kıdemliyim de
Eğer benimle birlikte rp yapmak isterseniz hepinizle memnuniyetle rp yaparım. Ama önce başka bir sitede yaratılmış ve bu siteye aktarılmış karakterim
Stella Fabiano’nun kurgusunu anlatmak istiyorum.
Kampa ilk geldiğimde arenada ilk silahıma sahip oldum. Adı
Fırtına’ydı ve Zeus’un şimşeğinin bir parçasıyla yapılmıştı, dolayısıyla herkes beni
Zeus’un kızı sanmıştı ama gerçek babam ortaya çıkıp sürprizi mahvetti. İlk başta kampta Hades çocuğu olduğum için pek sevilmedim, bu yüzden tek ve en iyi arkadaşım Lucy’nin benimle konuşması beni şaşırtmıştı. Kendisi Athena’nın kızıydı ve gerçekten çok zekiydi, dolayısıyla neden bir Hades çocuğu ile yakın olmuştu, bilinmez.
Kampa gelişim çok farklıydı.
Kıvırcık adındaki bir satirle
Nemea aslanını öldürmüş ve bir Poseidon çocuğunun yardımıyla kampa gelmiştim. Gelir gelmez bir pegasus edindim tabi. Adı
Siyah İnci’ydi ve Hades çocuklarından hoşlanan tek pegasus olmalıydı. Onunda geçmişi çok karmaşıktı, aynı benimki gibi. Bu yüzden birbirimizi çok sevmiştik.
Geldiğim ilk haftada
Olimpos’a davet edildim. Orayı gördükten sonra Hades’in kızı olmanın aslında bir ceza olduğunu falan düşünmeye başladım. Öylesine güzeldi ki! Ama Olimpos tanrıları benimle konuşmak için çağırmıyorlardı ya beni, Zeus çalınan şimşekten yapılma kılıcını istiyordu. Benim çaldığımdan emindi. Tek sorun ben yapmamıştım. Ama yinede kılıçtan ona bahsetmedim. Yoksa tek silahımdan da olabilirdim.
Sonra Lucy ile ilk görevimize gittik. Lotus kumarhanesindeki bir kızı kaçırmaktı ilk işimiz. Ama önce Lucy, sonra da ben büyüye kapılınca işimiz çok uzadı. Yinede görevimizi başarıyla tamamladık ve yeni melezi kampa getirdik. (Onun adı
Anna’ydı Lucy, belki de senin kardeşindi kaçırdığımız melez
)
İlk kez annemi ziyaret etmem tam bir fiyaskoydu diyebilirim. Buradaki neredeyse tüm melezler aileleriyle mutlu saatler geçirmek için evlerine giderken ben o gün annemle kavga ettim ve belki de ilk defa
Hades çocuğu olmak neymiş onu öğrendim.
Tabi gelir gelmez ormana daldım.
(Melezlere not: Düşünmek için plaj size fazla güzel geliyorsa ormana gidin. Hem daha heyecanlı, hem de düşüncelerinizi toplamak daha kolay olur) Ormanda kayıp alan diye bir yeri ararken babamın sesini duydum, beni yeraltına çağırdı. Tek sorun nasıl gideceğimi bilmememdi.
Ama öğrenmem zor olmadı. Arkadaşım Lucy ile Asphodel tarlalarına gittik ve babamın hazırladığı kötü sürprizi gördük. Babam onu kabul etmediğim için bana kızgındı, bu yüzden gidebilmemiz için onun göndereceği
üç testi geçmeliydik. İlki cehennem tazıları ordusu, ikincisi uyku tanrısı Hypnos ve üçüncüsü babamın kendisiydi. Lucy’yi kurtarmak için babamı karşıma aldım ve savaşmaya hazırlandım. Ama o sırada babamla olan problemlerimizi çözdük ve
(hani şu hiç ziyarete gelmeme, kim olduğumu hiç anlatmama problemlerinden bahsediyorum) Lucy ‘yi kampa yolladı, beni sarayına götürdü. Hatta ben kendimi tutamadım ve babamın taht odasını tıpkı aklınıza gelen ilk malikane odası gibi güzelce döşedim. Sadece kemiklerden oluşan tahtına dokunmadım.
Hades’in sarayına gidenler için uyarı, oda hala aynı şekilde, yani rplerinizi ona göre yazmalısınız. Persephone ile tanıştım ve onu annemden çok sevdiğime karar verdim. Ve o gün bugündür babam ile kafamın içinde konuşabilirim.
Kampa döndükten sonra maceracı damarımız durur mu, Lucy ile atladık pegasuslarımıza, başladık canavarlar denizinde gezmeye. Bu arada Arodit bizi görmeye geldi ve bize bir görev verdi. Göreve göre
sirenlerin adasındaki fları alacak ve ona geri götürecektik. Ama aksilik, sirenlerin şarkısına yakalandık. Son dakikada Lucy kendini koruyabildi ve bana da Afrodit’in büyülü flarını koklatınca bende kendime geldim.
Sonraki adım Olimpos’ta Afrodit’e hesap sormaktı ama nafile! Ares karşımıza çıkıp Lucy’ye meydan okudu ve savaşmaya başladılar. Benimde elim armut toplamıyor ya, tüm tanrıları çağırdım. Ares ve Afrodit cezalandırıldı ve biz kampa döndük.
Ne var ki Ares ve Afrodit derslerini almamış gibi görünüyorlardı. Sürekli rüyalarımıza girip bize korkunç şeyler gösteriyorlardı.
(Eğer bir melezseniz rüyalarınız çok önemlidir, çünkü olmuş bir şeyleri ya da olacak şeyleri gösteriyor olabilirler) Bu yüzden bizde Afrodit’i kaçırmaya karar verdik. Furialar sayesinde onu ormanda babamla ilk konuştuğum yer olan kayıp alana yolladık ve Olimpos’a gidip Ares ile anlaşma yaptık. Biz Afrodit’i bulacaktık, böylece onlarda bir daha bize bulaşmayacaklardı. Ama kayıp alanı bir türlü bulamıyorduk. Nihayet babamı çağırdık. Bize üzülerek
kayıp alan diye bir yer olmadığını, benimle konuşmak için öyle bir yerin varlığını uydurduğunu ve Afrodit’in şu anda yeraltında olduğunu söyledi. Bu çok kötüydü, babamın da başını yakmıştık ama kurtarmanın yolunu her zamanki gibi Lucy buldu. Yıllar önce Hera Persephone’den papatya bir taç çalmıştı ve Persephone bu yüzden öfkeliydi. Lucy gidip Persephone ile konuştu ve o da memnuniyetle Afrodit’i kaçırmış numarası yapmayı kabul etti. Biz Afrodit’i geri götürdük.
Ne var ki bir ayrıntıyı atlıyorduk. Birden yanımıza Ocak Ateşi tanrıçası Hesita geldi. Bize
gerçekleşecek büyük bir kehanetten bahsetti. Kehanete göre ben
ölecektim! İkinci bomba ise Zeus’un Şimşek-kılıç silahını
Hesita çalıp babama, o da bana vermişti. İki tuhaf haber birden ağır mı geldi? Umarım sindirebilirsiniz, çünkü maceram henüz bitmedi.
Persephone’nin papatya tacını hatırlıyor musun? O taç yeraltının dışında 3 güneş tutulması görürse içine hapsedilen ruhları serbest çıkartan bir büyüyle korunuyordu. Dolayısıyla Zeus ve Hera Olimpos’a doluşan ruhlardan kurtulmak için beni ve Lucy’yi çağırdı. Ruhları göndermek için Zeus’un kılıcını kullandım ama Zeus ona yaptığım
iyilikten dolayı kılıcın bende kalmasına izin verdi
.(Keşke vermeseydi. Buradaki rplerimi okursanız Zeus’un o günden beri sürekli beni öldürmek için canavarlar yolladığını göreceksiniz) Sonra okullar açıldı ve biz tekrar görüşmek üzere melez kampından ayrıldık.
(Amma uzun tanıtım oldu, ama sanırım bu kadarı yeterli olmuştur : P sonra zaten bu siteye geldik Tekrar vakit bulursam bu sitedeki maceralarımdan da bahsedeceğim ama hem yorucu bir iş, hemde yaptığım her şeyi sırası ile hatırlamıyorum ne yazık ki. Zaten eminim sizde okumaktan sıkılıyor olmalısınız Neyse, şişirdim şimdilik kafanızı, sonra devam ederim, hoşçakalın)