Kampa yeni gelmiştim, heyecanlıydım. Babamın yani gerçek babamın Hermes olduğunu öğrenmiştim. Kardeşlerimle tanışmak için sabırsızlanıyordum. Zaman kaybetmeden kulübeme
gitmeye karar verdim. Koşar adımlarla ilerliyordum. Kampta çok fazla kişi yoktu. Bir on-yirmi kişi vardı sanırım. Sonunda kulübeme varmıştım. Burası küçük gibi gözüken ahşaptan bir kulübeydi.
Üzerinde çok fazla süs püs falan yoktu sade bir şekli vardı. İçerden nerdeyse hiç çıt çıkmıyordu. Ya kimse yoktu yada herkes bir yerlere gitmiş parti yapıyordu. İçeri girdim. Etrafta kimse yoktu. Sağa sola bakındım, birkaç odaya girdim çıktım, yataklar hep bomboştu. Dolaplar falan filan... Tek başıma bir kulubede takılıp kaldım derken içeri biri daha girdi. Arkamı döndüğümde önümde 15-16 yaşlarında, çekik gözlü kahverengi ssaçlı miyon bir kız duruyordu. Beni görünce gülümsedi ve sevecen bir tavırla konuştu:
-''Merhaba, Ben Aleda. Kulübemize hoş geldin.''
-''Merhaba Aleda, Bende Luke. Burası hep böyle sessiz midir?''
Aleda neşeli olmaya çalışarak cevap verdi:
-''Şimdilik sadece ikimiz varız, ama yakında yeni kardeşlermizde gelir. Hey sana neden bir yatak bulmuyoruz?'', diyerek onu takip etmemİ istedi...
Yeni yatağıma uzandığımda içimde uzun bir süre burada kalacağıma dair bir his belirdi.