Sonunda New York'a varmıştık ve ben tükenmiştim. Zaten kampın etrafında birkaç tur attığımız için kulübeye gidip uzanmak istiyordum. O sırada Tiff'i kıramayıp Thaila'nın ağacına gitmiştim. Böyle bir maceraya katılacağımızı tahmin etmemiştim. Ama şimdi ne yapacağımız konusunda hiçbir fikrim yoktu. Kev'e döndüm ve onun yüzünde herhangi bir ifade aradım. Amacına doğru emin adımlarla yürüdüğünü o zaman tam anlamıyla kavradım. Elimde bir ScarK2 vardı ve bunu ne amaçla kullanacağımızı da fena halde merak ediyordum doğrusu.
-Ee, sırada ne var? diye sordum. Tiff'le birlikte meraklı gözlerle Kev'e ve Cole'a baktık. İlk başta ikisi bir süre bakıştı. Sonra Kev:
-Şimdi, biz bir yere gideceğiz ve siz bizi burada bekleyeceksiniz, dedi. Buna benden önce Tiff itiraz etti. Tabii ki ikisi de bizi dinlemedi ve yürümeye başladılar. Kev'in kolundan tuttuğumda karşımda Cole'u buldum.