"Tanrı Ares?"
Arkamı döndüm. Ah, çocuklarımdan biriydi. Daha doğrusu en son geleniydi. Beni henüz görmemişti ve sanırım beni tanımak istediği için yanıma gelmişti. Düşünceliydim fakat yine de ona ayıracak zamanım vardı. ''Kızım, hoş geldin. Beni sanırım ilk kez görüyorsun, gel burada konuşmayalım. İçeriye, evime gidelim.'' Daha sonra yürüyerek evime geldik. Kapıyı kapattıktan sonra bir süre onun etrafı karıştırmasını izledim. Silahlara, zırhlara bakıyordu. Sonra bir dolaba geldi. Orası Afrodit'in dolabıydı. Orada da bu tür şeyler olmasını bekliyordu sanırım. Fakat açtığında güzel elbiseler görünce güldü. Daha sonra Afrodit ile yaşadığımı hatırladı ve dolabı kapattı. Ben gülümseyerek ona bakıyordum. Oturması için bir yer işaret ettim o da ona göre oldukça büyük olan odada melezler için özel olan yere oturdu ve etrafı gözleriyle incelemeye devam etti ve konuşmaya başladı. ''Burası gerçekten güzelmiş baba. Seni de ilk kez görüyorum ve şu an iyi biri olduğunu görüyorum. Yani Yunan Mitolojisi'nde anlatıldığı kadar kötü biri değilsin.'' Gülümsedim. ''Aslında öyle biriyim ama çocuklarıma ve Afrodit'e karşı beni sinirlendirmediğiniz sürece genellikle iyi davranırım. Evet, anlat bakalım. Günlerin nasıl geçiyor? Kardeşlerine ve kampa alışabildin mi?''