Bizim takımımız..

Yemeklerimizi alıp kardeşlerimle beraber bir masaya oturduk. Genelde hep Rose ile ben olurdum ama artık Tom da yanımızdaydı. Bunu fark ederek gülümsedim ve kardeşlerime baktım. Rose'ye baktığımda o da benim düşündüklerimi düşünüyor gibiydi ve o da bana gülümsedi. Ardından yemeğimizin bir kısmını Tanrı Poseidon'a adadık. Kardeşlerimle yemek yemeye başladım. Beraber hem konuşuyor, hem yiyorduk. Hempimiz birbirimize yaşadığımız maceraları anlatıyorduk. En çok Tom olanlara şaşırsa da, onunda artık kampa alıştığını fark ettim. Kardeşlerimi dinlerken birden karşı masada Sat'i fark ettim. Yemeğimiz bitince onun yanına gitmeyi aklıma koydum. Onunla bir iki gündür hiç görüşememiştik ve özlemiştim. Yanına gitmemin iyi olucağını düşündüm. Kardeşlerime döndüğümde bana soru soran bakışlarla bakıyorlardı. Bakışlarına aldırmayarak tabağımdaki son lokmamıda ağzıma attım ve "Kardeşlerim ben Sat'in yanına gidiyorum." diyerek masadan kalkım. Rose gözlerini devirmekle, Tom da bu muydu yani der bakışıyla bana bakmakla yetindiler.Sat yanına gittiğimde gülümsedi. O da kardeşlerinin yanındaydı ama yemeğini bitirmişti. Kızlara dönerek "Selam kızlar!" dedim ve gülümsedim.

Lia yanımıza gelmişti. Ben Lia'dan izin isteyerek kızlara döndüm. "Haydi kulübelerinize marş. Benim işlerim var. Benim yemeğimi de Nike ve Artemis'e adayın." Ardından yemeğimi kızlara vererek onları yolladım. Adadıklarına ve gazinodan çıktıklarına emin olduktan sonra Lia'ya döndüm. "Selam Lia'm. Uzun zaman oldu değil mi?" Gerçekten de uzun zaman olmuştu. En son Lia'yı nerede gördüğümü bile hatırlamıyordum, masama uğraması çok iyi olmuştu. Lia'ya sarıldım, Lia da bana sarıldı. Sohbet etmeye başlamıştık, doğrusu uzun zamandır cadım lafını duymuyordum, bayağı özlemişim Lia'mın laflarını. Gülümseyerek ve kahkaha atarak konuşurken görevlilere yakalanmamayı umuyorduk ama umrumda değildi. En fazla bir uyarı alırdık, ne olurdu ki? Ben Lia'yla lafa dalmışken arkamdan biri sırtıma vurdu. Kim olduğunu görmek için arkama döndüğümde karşımda Mitch vardı.

Herkes masasını değiştirmişti, görevlilerin de herhalde akılları başka yerlerdeydi, kimse takmıyordu. Bunun üzerine kahkahaları gazinoyu inleten Lia ve Sat'ın yanına gittim. Lia'yla daha önce yakınen tanıştık mı bilemiyordum, ama adını elbette ki biliyordum. Hem tanışmadıysak da tanışırdık canım sorun olmazdı. Sat'in sırtına vurduktan sonra ortalarına oturdum, biraz şımarıkça davrandığımı biliyordum ama sorun olmayacağını umuyordum. Yüzüme en güzel gülümsememi yerleştirerek ikisine döndüm. Ben gelince sohbetlerini kesmişlerdi. "Gelmem sorun değil değil mi Sat?" Sat hayır anlamında başını sallayınca Lia'ya ayıp ettiği farkederek gülümsedim. "Üzgünüm Lia. Bu arada daha önce tanışmış mıydık? Ben Mitchie, Demeter Kulübesinden.

Mitch gelip Sat ile ortamıza oturduğunda konuşmamızı kestik. Mitch bana dönerek kendini tanıttı. Aslında onunla tanıştığımızı hatırlıyordum ama tam emin değildim. Yine de onu tahmin ettiğinden daha çok iyi tanıyordum. Kardeşim sağ olsun görmeden onu yakından tanımamızı sağlamıştı. Mİtch'e cevap vermem gerektiğini düşünerek önce gülümsemesine karşılık vererek bende gülümsedim. "Selam Mitch. Evet tanışmıştık derslikte ama yine de söyliyeyim bende bildiğin gibi Lia, Poseidon'un kızıyım ve seni kardeşim sayesinde düşündüğünden çok daha iyi tanıyorum." diyerek güldüm. Bu sözlerime karşılık Mitch de mutlu gözüküyordu ve o da güldü. Bu sırada Sat'in bizim bu durumumuzu çok beğendiğini fark ettim. Ona dönerek güldüm. O da bana sırıttı ve konuşmaya başladı..

Mitch nasıl olurda görümcesini tanımazdı ya da tanışmadıklarını düşünürdü anlamıyorum. İkisi derin bir sohbete dalmışken aklıma muhteşem bir fikir geldi. Şimdi ben Lia ve Mitch'le anlaşabiliyordum. Mitch ve Lia da anlaşabiliyordu. Yani herkes birbiriyle anlaşabiliyordu. Öyleyse biz bugünkü cirit ve kano yarışlarına beraber katılabilirdik değil mi? Kendi kendime konuşuyordum ama bence bu harika bir fikirdi. Fikrimi onlara açtım. "Görümce gelin konuşmanızı bölmek istemem ama..." Bunu söyledikten sonra Mitch'ten koluma bir tokat aldım. Sonra devam ettim. "Bugün kano yarışları var. Ve sonra cirit yarışları. İkisi birbiriyle bağlantılı değil ama biz ikisini de kazanıp, gücümüze güç katabiliriz. Ne dersiniz? Sonra da ödülleri birinin kulübesine koyarız." Mitch ve Lia'ya baktım. Yüzleri gülüyordu ama ne diyecekleri meçhuldu. Onları dinlemeye koyuldum.

Kano yarışları ve cirit yarışları mı? Daha geçen gün katılmıştım ve kano yarışlarını yenmiştim ama cirit yarışında hala almam gereken bir kupa vardı. Gözümü hırs bürümüştü, Sat gibi olmaktan korkarak konuşmaya başladım. Lia da onaylarsa mükemmel fikir. Eğer Lia onaylarsa ödüller Poseidon Kulübesi'nde de kalabilir, biz de sık sık ödülleri görebiliriz." Bunu derken aklımda neler olduğunu anlayan Sat ve Lia bana güldüler ve Lia'nın ne diyeceğini öğrenmek için ona döndük. Bence üçümüz cirit ve kanoda rakip tanımazdık. Sat hırslıydı, benim bitkilerim, Lia'nın da suyu vardı. Kimse bizi geçemezdi.

Mitch'in söylediğine güldükten sonra gözler bana döndü. Benim ne diyeceğimi merak ediyorlardı. Tabi ki bende onlar gibi katılmak istiyordum. Kano yarışında henüz zaten kimseye yenilmemiştim be yarışları seviyordum. "Tabii olur hadi o zaman yarışların olduğu yere gidelim." dedim ve Mitch'e dönerek gülümsedim "Ve tamam ödüller bizim kulübede kalabilir, sizde sık sık görmeye gelebilirsiniz." Bu lafım üzerine Sat'in gülmesi daha da çok artmıştı. Bende sırıttım ve hep beraber oturduğumuz masadan kalkarak çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Hepimiz yarışları kaçırmamak için biraz aceleyle hareket ediyorduk. " İlk kano gölüne gidiyoruz." dedim kapıdan çıkarken ve kızlarda beni onayladılar. Hepimizin bilidiği gibi ilk yarış kanolar oluyordu.


RP BİTMİŞTİR! (Devamı kano gölünde)