Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Cuma Ara. 03, 2010 12:36 pm | |
| "İşte başlıyoruz..." diye mırıldandım Labirent'e ilk adımlarımızı attığımızda. Buraya son kez gelişimde birçok kez ölümden dönmüş olmam göz önünde bulundurulursa, bir daha gelmek konusunda pek de istekli olmamalıydım. Ama tehlikeyi seviyordum, garip de olsa biz Ares çocuklarının kanında vardı bu. "Pekala." dedim arkadaşlarıma dönüp. "Anna, eğer kolyen buraya düştüyse muhtemelen yer değiştirmiştir. Ama fazla uzaklara gitmiş olamaz, şimdi dedektif Black'i izleyin." diye devam ettirdim. Dedektiflik oyunu en azından gerilen sinirleri biraz da olsa gevşetebilirdi, Labirent'in kasvetli havasını dağıtacak şeylere çok ihtiyacımız olduğu su götürmez bir gerçekti ne de olsa. Arkadaşlarımın umutlarını ve yaşama arzularını kaybetmeleri, daha birçok kaybı da beraberinde getirebilirdi. Ve bu benim en son istediğim şeydi... Labirent'e inme kararını ben vermiştim ve büyük bir sorumluluk almıştım üzerime. Eğer birinin başına benim bu kararım yüzünden bir şey gelirse, kendimi asla affetmezdim. Hele ki birlikte olduğum insanlar böyle sevdiğim kişilerken... Bu düşüncelerden silkinip yolda kolyeye dair herhangi bir ize rastlama umuduyla yerlere bakınarak ilerlemeye başladım. Bu sırada Labirent'in tuzaklarına ve canavarlara karşı da tetikte olmam gerekiyordu tabii ki. "Bu da ne?" diye mırıldandım gözlerim kalın bir ipe takıldığında. "Durun." dedim arkadaşlarıma arkamı dönerek. Bu bir tuzak olabilirdi, ve bunu anlamanın da tek bir yolu vardı. Cebimden Assassin's Heart'ı çıkarıp onu derhal kılıç formuna çevirdim, vakit kaybetmeden ipi kestiğimde ise... Labirent'in tavanında bir hareketlenme oldu, sanki yapı bir anda başımıza yıkılacakmış gibiydi. Kardeşlerimin ve Anna'nın koşmaya başlamaları için bir emre ihtiyaçları yoktu, gürültü başlar başlamaz dördümüz de son sürat tabanları yağlamıştık. Sesler durunca birkaç saniye önce olduğumuz yere baktık arkamızı dönerek, derin bir nefes almış ve rahatlamıştık. Ama o manzarayı görünce keder ve kasvet yine esir aldı içimizi, geldiğimiz yerde Labirent'in tavanı tamamen çökmüştü. Biraz daha geç kalsak biz de o enkazın altında kalmış olacaktık. "Ucuz atlattık." diye mırıldandı Anna. "Devam etmeliyiz." dedim ısrarlı bir sesle, diğerlerine yaşadığımız şoku atlatma fırsatı vermeden. İtiraz edecek oldularsa da, Labirent'te -kısa bir süre için de olsa- beklemenin tehlikeli olduğu konusunda onları ikna etmek zor olmadı. Labirentte hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettik, ta ki... "Bu ses de ne böyle?" diye mırıldandı Amanda ürkmüş bir sesle. "Canavarlar..." diye mırıldandı Mia. Ne yazık ki haklı olduğunu hepimiz biliyorduk... Konuşmalar yerini yavaş yavaş gergin bir sessizliğe bırakırken hepimiz silahlarımızı çıkarmış, canavarları karşılamaya hazır bir vaziyete gelmiştik. |
| | | Hermia Aigian Cocteau Ares'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Melez Denetleyicisi
Mesaj Sayısı : 1491 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] C.tesi Ara. 04, 2010 4:20 am | |
| Az önce bir tavan üzerimize çökmek üzereydi. Ondan kurtulduk derken yaklaşan adım sesleri ve son olrak anna'nın çığlığı
''Devler'' Zaten silahlarımızı çekmiş bekliyorduk. Önümde adrinı itip ne olduğuna baktım. Karşımızda iki buçuk metre boyunda Laistrygonia devleri duruyordu. Bu sıkışık yere nasıl girdiklerini anlamak zordu ki birazda sakin duruyorlardı daha doğrusu sıkışmışlardı. Adrian'ı bir gülme tuttu ona bir dirsek attım devler bize ulaşıp yemek istercesine ellerini uzattılar ama yetişmiyordu benimde yüzüme bir tebesüm geldi.
''Tamam peki ne yapalım şu zavallıları kurtaralım mı yoksa geri mi ?'' tamam kabul canavarları kurtarmak saçmaydı ki bizi yemek istiyen bu canavarları fakat geri dönmekte bu kadar saçmaydı..Cevaplarını beklemek üzere onlara döndüm. Tedirgin değildim sonuçta arkamız boştu ve önümüzde sıkışmış devlerden dolayı tıkalıydı. Karanlıkta yüzlerini seçemesem de şunu biliyordum ki karar vermek güçtü.
İlk başta kafama yuvarlanarak bir taş düştü küçüktü ama canımı yakmıştı. Arkamı döndüm. Önümde iki koca bacak ve yukarıda hırıldayan suratlar
‘’aow sanırım kararı onlar verdi’’ dedim isteksizce sonra omuz silkip kılıcımı çektim şans ya birden labirent bize yardım etmek istercesine yanda bir kapı açıldı hemen oraya girdim ardımdan kardeşlerim ve anna sonrada devler… Etrafa bakmak için kafamı kaldırdım. Boş geniş bir oda tamda dövüşmek için istiyeceğiniz türden.
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] C.tesi Ara. 04, 2010 7:09 am | |
| Devlerle birlikte bomboş bir odaya girdik. Devleri halletmemiz için ideal bir odaydı. Kılıçlarımız elimizde devlerle savaşmaya başladık. Boyları fazla uzundu. Altlarında ezilecekmişiz gibi hissediyordum. O anda aklıma gelen şeyi yaptım. Yeni keşfettiğim özel gücümü kullanmayı denedim. Bir süre kardeşlerimin arkasına sığınarak odaklanmaya çalıştım. Onu hissiz ve boşlukta bırakmak için hareketsiz durdukları bir ilizyon göstermeyi denedim. İlk başlarda pek beceremesem de daha sonra odaklandığım dev öylece kalakaldı. Başarmıştım. '' Abi biriniz şuna yönelsin.'' dedim. Ben o sırada fazla bir şey yapamıyordum. Çünkü henüz dikkatimi o noktadan ayırmadan nasıl savaşacağımı bilmiyordum. Bunun için Athena'dan ders almayı düşünüyordum. Mia diğer devin bacağına kılıcını saplayınca garip kokan bir kan akmaya başladı. Bu işi gerçekten çok iyi biliyordu. Anna'da Mia'ya yardım ederken abim benim hissizleştirdiğim devi halletmeye başlamıştı. İlk önce bacağına bir darbe , tekrar tekrar darbe... Ayakta duramayacak duruma gelen dev sertçe yere düştü. Bir an yer deprem olmuşçasına sarsılınca gülümsememi tutamadım. Bir kaç hamleyle abim devi tamamen öldürünce Mia ve Anna'ya yardıma gitmişti. Aslında pek gerek yoktu. Devin can vermesine oldukça az bir süre kalmıştı. Mia ve Anna gerçekten iyi bir iş çıkarmışlardı.
Bakışlarım Mia üzerine kilitlenmişti. Devi yere kolayca devirmişti. Şimdi ise başını kesiyordu. Gerçekten görmek istediğim manzara buydu. Kesip, biçmek çoğu kişi tarafından iğrençlik olarak algılansa da bizim eğlence kaynağımızdı. '' Oh. Bu da tamamdır.'' dedi Mia. Hep beraber birbirimize gülümsedik. '' Şu gücü daha iyi kullanmayı öğrensem iyi olur.'' dedim. Gerçekten de öyleydi. Gücümü kullanırken aynı zamanda savaşmayı becermek zorundaydım. '' Bu kadarı bile oldukça yardımcı oldu Amanda.'' dedi abim. Devlerden kurtulmuştuk. Ancak bu odanın ne anlama geldiğini çözememiştim. Aklıma gelen şey tuzak oluşuydu. Labirent tuzaklarla doluydu. Ve muhtemelen bu oda da o tuzaklardan biriydi... |
| | | A. Anna Bianca Sentius Persephone'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 2668 Kayıt tarihi : 25/08/10
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Çarş. Ara. 08, 2010 3:19 am | |
| O koca devleri atlattıktan sonra her şeyin iyi olabileceğini düşünmek istiyordum ama burası labirentti her an herşey olabilirdi.Buraya daha önce de gelmiştim,bu yüzden olacaklara hazırlıklıydım.Ardından telekinelerle karşılaştık,telekinelerle de daha önce savaşmıştım,işte şimdi yeniden karşımdalardı.Üvey kardeşlerimle birlikte telekinelere saldırdık.Bence onlar için telekineleri halletmek kolay işti,o devleri çabucak halletmişlerdi.Kendimi garip hissettim ama sonra hatırladım;ben farklıydım.Sonra önüme çıkan telekinenin işini bitirdim.Telekineleri çabuk hallediyorduk ama sanırım ilerde başka bir canavar ya da canavarlar vardı. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Çarş. Ara. 08, 2010 4:00 am | |
| Büyük, bomboş bir oda... Ve bize saldıran devler... Onları hakladıktan sonra neye ihtiyacımız olduğu fazla barizdi sanırıım; daha fazla canavar! Zeus bizi seviyor olmalıydı, bu isteğimiz anında gerçekleşmişti. Ama yine de tatmin olmamıştık, bir anda odanın dar geçidinden geçip üzerimize hücum eden bir grup telekinenin saldırılarımıza dayanması sadece birkaç dakika almıştı. "Buradan çıkalım artık, daha tehlikeli şeyler gelmeden." dedim diğerlerine. "Ne o, yoksa Adri korkuyor mu?" diye cevapladı Mia gülerek. "Sizin başınıza bir şey gelmesinden korkuyorum Mia, kendimin değil." diye cevabı yapıştırdım ona. Bunun üzerine onlar da sözlerimdeki doğruluk payını anladılar ve hazırlanıp odayı terk ettik. Geldiğimiz yönün aksine doğru ilerlemeye başladığımızda ise, içimi sebebini anlayamadığım bir tedirginlik kapladı. Sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyordum, sanki önümüzde bir tuzak varmış gibi... Birkaç saniye sonra "Keşke hislerimde yanılıyor olsaymışım..." dedirten bir şey oldu; bir anda arkamızda geri dönmemizi engelleyecek kalın bir duvar belirdi. "Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Amanda öfkeyle. "Eh, ilerlemekten başka şansımız yokmuş gibi görünüyor değil mi?" dedim sakince. Panik yapmayı gerektirecek bir şey yoktu kanımca, labirent zaten bu tür oyunlara hep başvururdu. "Anna'nın kolyesini bulmak için buradayız, unutmayın. En ufak bir ipucu için tetikte olun." İşin zor kısmı, sadece kılıçlarımızın çıkardığı ışıltıyla önümüzü görebiliyor olmamızdı. Girdiğimiz bu son yol oldukça karanlıktı, ve gittikçe de soğuyordu sanki. Birkaç saniye sonra bu konuda yanılmadığımı anladım, Anna üşümeye başladığını söylemişti. Ne tür bir yere gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu, ama buna aldırmıyordum. Labirentte aradığı şeyi yolunu kaybetmeden bulabilen kaç kişi olmuştu ki sonuçta? Bu konuda tasalanmak lüzumsuzdu. "Mia!" diye bağırdım aniden, en önde hızla yürümekte olan kardeşime. "Yukarıya bak!" diye haykırdım heyecanla, ama çok geç kalmıştım. Mia yukarıya baktığında keskin uçlu bir dikitin yerinden kopuşunu ve tam Mia'nın başına gelecek bir şekilde hızla yere indiğini görebildi sadece. O panik içinde bir çığlık atarken Amanda'nın sırtına asılı olan sadaktan bir ok çekip hızla yayına yerleştirdiğini gördüm; hiçbirimiz ona zamanında yetişecek mesafede olmadığımız için bu Mia'yı kurtarmak için tek şansımızdı, Amanda'nın atışında başarılı olması için Apollon ve -hiç sevmememe rağmen- Artemis'e dualar etmeye başladım...
|
| | | Hermia Aigian Cocteau Ares'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Melez Denetleyicisi
Mesaj Sayısı : 1491 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Çarş. Ara. 08, 2010 4:22 am | |
| Sanki şu saniyeler yavaşlatılmış film kareleri gibi geçiyordu. Adri'nin ''Mia'' diye bağrışından sonra kafamı kaldırdım. Bir dikit ve yavaş yavaş kırılmakta olan taşlar... Kaçmak istedim ama beceremedim. Tökezleyip düştüm. Hala korku ile yukarı bakıyordum. Dikit sanki daha fazla yaklaşmıştı daha fazla daha fazla..... Kafamı kollarımın arasına aldım. Sonra vın diye bir ses gerginleşen yayın bırakılması ile çıkan o ses ve kafamın üzerinde parçalanan taş sesleri bunlar bir kaç saniyede olmuştu. Kafama bir kaç ufak taş ve fazlaca toz döküldü. Öksürerek elimle etraftaki tozu dağıttım.
‘’Bundan nefret ediyorum’’ diye bağırmam ile ayak sesleri çoğaldı. Sonra bizimkileri gördüm. Derin bir nefes alıp
‘’Orda öyle duracak mısınız yoksa kalkmama yardım edecek misiniz?? ‘’ | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Çarş. Ara. 08, 2010 9:29 am | |
| ‘’Orda öyle duracak mısınız yoksa kalkmama yardım edecek misiniz?? ‘’ dedi Mia. Ondan sonra aklım başıma gelmişti. Koşarak yanına gittim. Aramızda biraz mesafe olduğu için Anna ve Adrian'da ancak gelebilmişti. '' Bir şeyin yok değil mi?'' diye sordum ama sorum hava da uçup gitmişti. Karşımızda duran canavarlar ne konuşmamızı ne de hareket etmemizi sağlıyordu. Arkamızdaki duvar yüzünden kaçamayacağımız barizdi. Savaşacaktık -ki bu zaten aşığı olduğumuz bir şey-. Abim ''Anna sen Mia'yla ilgilen. Amanda hemen benimle gel.'' dedi. Ama bunun olacağını hiç sanmıyordum. Mia öylece bizi uzaktan izleyecek biri asla değildi. '' Ne! Benim bir şeyim yok.'' diye bağırdı. Beklediğim tepkiyi alınca yüzümde bir gülümseme belirdi. Anna diğer Afrodit kızlarından farklı olduğu için onu daha çok seviyordum. O da savaşmak için yanımızda yer aldı haliyle. Yaban domuzu olduğunu tahmin ettiğim bu canavarlarla uğraşmak kolay olacaktı. Biz ne canavarlarla savaştık be. Kolayca canavarları yok ettik. '' Bakalım bu sefer neyle karşılaşcaz.'' dedi abim. Haklıydı bu labirent sürprizlerle doluydu. Canavarlar sorun değildi aslında. Duvarı biraz arkada bıraktıktan sonra gözüm hep havadaydı. Kayaların düşme ihtimali yüksekti. Öleceksem bile bir canavarla savaşırken ölmeyi yeğlerdim. ''Labirent daralıyor!'' diye bağırdı Mia. İşte şimdi gerçekten korkmaya başlamıştım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Perş. Ara. 09, 2010 6:24 am | |
| ''Labirent daralıyor!'' diye haykırdı Mia aniden. Haklıydı da, labirentin duvarları gittikçe daralıyordu ve biraz sonra hepimizin burada sıkışıp öleceği fazla barizdi. Hemen koşmaya başladık doğal olarak, ama ne kadar uzağa gidersek gidelim labirentin daralması asla bitmeyecekmiş gibiydi. Artık yapabileceğimiz tek bir şey kalmıştı, o da benim özel bir eşyamın gücünün labirentin duvarları için işleyip işlemeyeceğine bağlıydı. Daha önce göldeki suyun üzerinde denemiştim bunu, ve olumlu bir sonuç almıştım; gerçi sonra Poseidon beni neredeyse öldürecekti ama, neyse. Koşarken labirentin duvarlarının artık sadece tek sıra olabileceğimiz bir şekle geldiğini anladığımda son çaremize başvurmaya karar verdim. Saatimin yanındaki tuşa basarak -ve içimden saatin gece on ikiyi geçmiş olması için dua ederek- beklemeye başladım. Saatimden kırmızı ışıklar yayılmaya başladı bir anda, işe yaramıştı! Tüm gücümle duvarları yavaşlatmaya konsantre oldum, ve bunu yapar yapmaz duvarlar neredeyse durdu. "Hemen koşmaya devam edin, sadece bir dakika işleyecek bu!" diye bağırdım arkadaşlarıma. En azından biraz zaman kazanmıştık, bu lanet tuzağı atlatabilirdik bir ihtimal. Yaklaşık bir dakika sonra bu yolun sonuna geldik, daralmış yol geniş bir yere açılıyordu. "Burası da neresi?" diye mırıldandım kendi kendime. Cevabını zaten biliyordum aslında, burası bir arenaydı. Labirentin ortasında bir arena, ha? Bu oldukça şaşırtmıştı beni. Ama tamamen bomboştu, yer yer insan iskeletleri de gözüme çarpmıyor değildi ama. Ortalık bir anda soğumaya başladı, derin ve kadim bir ses kapladı tüm arenayı. "Bu da ne?" diye mırıldandım bu kez. Arkadaşlarım da tetikteydi, hepsi silahlarını çıkarmış karşımıza çıkacak olan yeni şeytanlıkla baş etmeye hazırlanıyor durumdaydı. "Kampe..." diye mırıldandı Amanda. Hepimiz onun baktığı yere dönünce de onu gördük; altı metre uzunluğunda, belden yukarısı bir kadın, aşağısı ise ejderha şeklinde olan bir canavardı bu. Vücudu pullarla kaplıydı, kuyruğu ise kesinlikle vücuduma saplanmasını istemeyeceğim dikenlerle doluydu. Görünümü tek kelimeyle korkunçtu, ama gücü görünümden çok daha ürkütücü olmalıydı. Arenanın tribünlerine baktım endişeyle, bize yardım edecek kimse yoktu. Ondan kaçamazdık da, onu yenmek tek kurtuluş yolumuzdu artık... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Cuma Ara. 10, 2010 2:03 am | |
| Arenanın içerisinde bulmuştuk kendimizi. Duvarlardan kurtulduğumuz için sevinirken karşımızda duran Kampe'yi görünce '' Kampe...'' diye mırıldandım. Abim, Mia ve Anna'da Kampe'yi görünce ortama sessizlik hakim oldu. Sessizliği bozan Kampe oldu. '' Küçük melezler, size Labirent'in tehlikeli olduğu anlatılmadı mı?'' diye sordu. Cevap verebilecek durumda değildim. Kampe'nin gözlerine bakamıyordum. Hoş zaten kafasını bile düzgünce göremiyordum. Tam altı metre boyundaydı. Yenmemiz imkansız gibi bir şeydi. Kendi kendime '' Belki de savaşmaya gerek kalmaz.'' diyordum. Ancak buna kendim bile inanmıyordum. Labirent zorlu bir yerdi. Ve karşımıza çıkan canavarları alt etmeden hiç bir yere gidemeyecektik. Ben bunları düşünürken abim '' Arkadaşımızın özel eşyası kayıp. Onu bulmak için buradayız.'' dedi. Kampe hafif eğilir gibi oldu. Ani hareketle geriye kaçtık hepimiz. Mia'nın Kampe'ye nefret dolu bakışları beni biraz rahatsız ediyordu. Bu canavarı daha fazla kızdırmak istemiyordum. Kampe gülmeye başlayınca Mia'nın kendini tutamayacağını anlamıştım. Üzerine koşturarak kılıcını ayağına sapladı. Ama canavar etkilenmemişe benziyordu. Zaten ne olduysa bundan sonra başladı.'' Siz beni yenebileceğinizi mi sanıyorsunuz?'' dedi Kampe. Haklıydı da. Onu yenmememiz çok çok zordu. Devleri kolayca yenmiştik , çünkü onlar salaktı. Ama Kampe oldukça zekiydi , çok daha güçlüydü. Mia'nın saldırıları devam ederken bizde öylece durmayacağımız için hep beraber kılıçlarımıza sarıldık. Ardı ardına yaptığımız darbelerle canavar daha da sinirleniyordu. Aynı zamanda bizimle eğlendiğinin de farkındaydık. Kuyruğuyla Anna'yı yere savurunca çok telaşlandım. '' Anna!'' diye bağırdım. Ancak ses gelmiyordu. Abim ve Mia Kampe'yle uğraşmaya devam ederken Anna'nın yanına gittim. Abimin çantasından Ambrosia nektarını çıkararak Anna'ya içirdim. Bilinci yavaş yavaş kendine gelse de yarası derin gibiydi. Kuyruğunda ki o dikenler gerçekten çok kötü yapmıştı Anna'yı.
'' Anna , iyi misin?'' diye sorsam da ilk başta cevap vermedi. Sorumu tekrarladıktan sonra ''Amanda.'' diye mırıldandı. '' Evet. Yanındayım canım. Kendini nasıl hissediyorsun?'' diye sordum. Yüzünü buruşturdu. Canının yandığının farkındaydım. Ama biraz olsun kendine gelmişe benziyordu.'' Eh... Sen kardeşlerine yardıma git.'' dedi. Haklıydı. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra kardeşlerimin yanına gittim. Kampe'yi devirmek imkansız gibiydi. Çok çok uzun ve çok çok güçlüydü. Ah babam şimdi burada olsaydı... Abime babamın verdiği eldivenleri uzatarak '' Abi bunları hemen eline geçir. Ve Kaos Kılıcı'nı düşün.'' dedim. Kampe Kaos Kılıcı'nın adını duyunca şaşırmışa benziyordu. Abim dediğimi yapınca kılıç eline gelmişti. Gücün etkisiyle yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Bende bu sırada özel gücümü kullanarak ona acı çektirip öylece kalmasını sağlayacaktım... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] Paz Ara. 12, 2010 11:02 pm | |
| "Amanda ve Mia!" diye bağırdım kardeşlerime. "Hemen çekilin oradan, Anna ile ilgilenin." "Ama..." "Dediğimi yapın!" diye kükredim ikisine de. Bunun üzerine dediğimi yapmanın en akıllıca şey olduğuna karar vermiş olmalılar ki, orayı terk ettiler. Şimdi arenanın ortasında sadece ben ve Kampe vardı, ikimiz de birbirimizi süzüyorduk dikkatli bakışlarla. Elime aldığım Kaos Kılıcı bana inanılmaz bir güç ve öz güven vermişti, Kampe'yi neresinden doğramaya başlayacağıma karar vermeye çalışıyordum açıkçası. Yine de tedbiri elden bırakmamak en iyisi olacaktı, sonuçta karşımdaki yaratık labirentin en korkulu canavarıydı. Kampe ani bir kükreyişle havalandı, şimdi arenanın tepesinde süzülüyordu. Bu şekilde ona saldırmam imkansızdı, ayrıca kardeşlerim ve Anna da savunmasız kalmıştı şimdi. Ama ben ne yapacağımı çok iyi biliyordum, bunu babamdan öğrenmiştim çok önceden. "Kaos!" diye haykırdım kılıcımı havaya kaldırarak, ve tüm gücümle yere sapladım. Bunun etkisi olağan dışı oldu gerçekten de, ilk önce zemin sarsılmaya başladı. Daha sonra ise arenanın tavanındaki dikitler çatırdamaya başladı, Kampe neye uğradığını şaşırmıştı. Dikitlerden birkaç tanesi hızla yere düşüp Kampe'nin kanatlarına saplanınca acı içinde böğürerek yere düşmeye başladı. Sert bir inişle yere yapıştığında hareketsiz haldeydi, ve bu da benim beklediğim fırsattı. Kaos Kılıcı'nı havaya kaldırıp tüm gücümle yaratığın belindeki sürekli değişen canavarlar halinde olan bölgesine sapladım, birkaç saniye sonra arenada göz gözü görmüyordu. Kampe'nin buharlaşması öyle bir toz bulutu oluşturmuştu ki, kardeşlerimi görmekte bile zorlanıyordum. Yarı kör bir halde ilerlerken ayağım bir şeye takıldı, dönüp yere bakınca ise bunun kolye gibi bir şey olduğunu fark ettim. Eğilip aldığımda ise bunun -kesinlikle- bir kolye olduğuna kanaat getirdim. "Anna!" diye bağırdım toz bulutunun arasında. Birkaç saniye sonra toz bulutu hafiften dağılmaya başlayınca bulabildik birbirimizi. "Kaybettiğin kolye bu mu?" "Ah, evet! Alex'in hediyesi, çok teşekkür ederim." diye cevapladı üvey kardeşim. Artık yapmamız gereken tek şey çıkışı bulmaktı, bunun zor olacağını biliyordum ama başarabileceğimizden de emindim. Hep beraber geldiğimiz yoldan geri dönerken bu işi de başarıyla tamamlamış olduğumuz için mutlu bir halde, "Dedektif Black" ile ilgili kafamda yaptığım bir besteyi mırıldanıyordum.
(Rp bitmiştir.)
|
| | | | Yolumuz Labirent'e Düşünce... (57. Görev) [2] | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|