Kampa girdiğim anda, aslında annemi tek başına bırakmanın üzüntüsüne karşı suratım asılmıştı. Ve eminim şu anda bayağı asıl bir suratla, yanımdaki iki kişiyle Kulübeme doğru ilerledik. Saat öğlene yaklaşmıştı ve herkes, yani benim gibi melezler etrafta alıştırmalar yapıyordu. Kılıçların birbirine çarptığında çıkan çınlamalar, okların rüzgari delip geçmesi, havada silahların uçuşması falan... Aslında hafif ürkütmüştü beni, birazda garipsedim tabii. Hermes'in bi çocuğu olduğum için tabiiki içeri hemen daldım. Aslında kendim gibi birinin olacağını hayal etmiyordum ama içeri girer girmez ağzımdan istemeden bi "Aaaa~" çıktı. Ağzımda açık kalmıştı, evet. Çünkü resmen içeride kimse yoktu.
Ya tek kardeştim ben, yada herkes eğitime çıkmıştı... Bilmiyorum. Ama kafamda hangisinin daha mantıklı olduğunu düşünüyordum. Aslında kanepeye oturup birilerinin gelmesini bekleyebilirim ama yolculuk beni yormuştu ve her an uyuya kalabilirdim. Kulübe o kadar sessizdi ki, dışarıdaki diğer melezlerin antreman yaptıklarını seslerden gayet iyi anlayabiliyordum. Ama bi farkla, kulübemiz sanki diğer kulübelerden daha büyüktü sanki... Neden bilmiyorum. Ardından aniden arkamdan "Bööö!" diye bir ses duydum. Korkudan otomatik olarak elim kalbimin üzerine gitmişti sanki. Arkamı döndüm ve... İkinci şok mu oluyo bu? Kızında gözleri benim gibi çekikti. Oda benim gibi önce şaşırarak ağzı açık kaldı, ama sonra toparlayıp gülmeye devam etti. Bunun komik yanı neresiydi, anlayamamıştım gerçi ama bende yüzüme küçükten bir gülümseme yerleştirdim ve karşımdaki kıza "Burası Hermes'in çocuklarının kulübesi değil mi?" diye sordum.
Kız önce başını sallayarak onayladı ve sonrada "Ben Kulübe Lideri, Aleda." dedi ince ve sevinçli sesiyle. "Biliyormusun, sen buraya gelen 3. çekik oluyorsun!" diye devam etti sözüne. Bunun üzerine bende güldüm ve "Demekki babamız Asyalı kadınları güzel buluyor." dedim. Kendimi toparladım ve "Bende Krystal." diyerek kendimi tanıtmayı akıl edebildim sonunda. Aleda gülerek etrafa bakarken yeniden bana döndü ve "Haa bu arada... Bu kadar kalabalık değiliz biz, seninle birlikte 7 kişi oluyoruz. Diğer yataklar Ebeveynleri belirlenmemişlere ait. Gerçi önce sinir olabilirsin ama sonra alışıyo insan merak etme." dedi. Bu Ebeveynleri belirlenmemiş insanlardan pek hoşlandığım söylenemezdi ama... Napalım artık. "Herşey tamam o zaman" dedim. Aleda tam gidiyordu ki, tekrar arkasını döndü ve "Haaa... Bu arada kampa hoşgeldin!" dedi. Biraz olsun moral olmuştu bu benim için.