Pegasusum Troya İle Tanışmam

Kampa geldiğim ilk gündü. Kardeşlerimle tanışmıştım. Hepsi erkekti ama çok da iyiydiler. Kardeşlerim bana melez kampı ile ilgili her şeyi anlattılar. Her birini bir pegasusu olduğunu öğrendim. Pegasus, kanatlı atlarmış. Şimdiden bu atları çok merak etmiştim. İstersem pegasus ahırına gidip bir tane de ben edinebilirmişim. Kendime ait bir pegasusum olmasını çok isterdim. Bunu duyduğumda hemen ayağa kalktım ve kardeşlerimden pagasus ahırının yerini öğrendim.

"Görüşürüz!" dedim ve yeni kulübemden dışarı çıktım.

Kardeşlerimin bana tarif ettiği yere doğru yürümeye başladım. Hava çok güzeldi. İçimden şarkı söylemek geliyordu ama sesim kötü olduğundan bu hiç iyi bir fikir değildi. Biraz yürüdükten sonra 'Pegasus Ahırı' yazan bir tabela gördüm. İşte pegasus ahırına varmıştım. Büyük bir sabırsızlıkla içeri girdim. Ahırın içinde bir sürü at vardı. Yanlız bu atlar bildiğiniz atlar değildi. Bunların gerçektende devesa kanatları vardı. Böyle bir manzarayla karşılaşacağımı bildiğim halde yine de şaşırmıştım. Şaşırmamak elde değildi ki, ömrümde ilk defa kanatlı at görüyordum. Ahırda ilerleyerek bütün pegasuslara baktım. Kendime bir pegasus arıyordum. Ahırın sonunda duran bir at dikkatimi çekti. Gri bir attı. Gözleri koyu yeşildi. Kanatlarının ucu beyaz, bazı yerleri ise siyahtı. Pegasus bana bakarak kişnedi. Sanki beni yanına çağrıyordu. Galiba pegasusumu bulmuştum. Bu atı gerçekten çok sevmiştim.

Yanına gittim ve yelelerini okşamaya başladım. Yumuşacıktı. Pegasus başını yana çevirerek bir yere bakıp kişnemeye başladı. Sanki bana bir şeyler anlatmak istiyordu. Onun baktığı yöne doğru baktım. Bir masa ve masanın üzerinde küp şekerler vardı. Pegasusun ne demek istediğini anlamıştım. Gülmeye başladım ve küp şekerlerin olduğu masaya doğru gittim. Elime 5-6 tane küp şeker aldım ve tekrar pegasusun yanına gittim. Küp şekerleri kendi ellerimle yedirdim. Çok güzel yiyordu. Daha önce hiç bir ata küp şeker yedirmemiştim. Pegasus bütün şekerleri yedikten sonra sevinçle kişnedi. Ben de dayanamadım ve güldüm. Bu pegasusu çok sevmiştim. Galiba o da beni sevmişti. Bu pegasusun benim olmasını çok istiyordum ama önce bir isim koymam gerekiyordu. Biraz düşündükten sonra hangi ismi vereceğimi bulmuştum. Pegasusun kulağına eğildim ve fısıldadım.

"Senin adın Troya olsun." dedim.

Pegasus tekrar kişnedi. Anladığım kadarıyla ismini beğenmişti. Troya'yı biraz daha okşadım. Artık gitmem gerekiyordu. Troya'yı kardeşlerime anlatmak istiyordum. Troya'ya tekrar baktım ve ahırdan dışarı çıktım.