Gecenin bir saati neden Long Island Kıyısı'nda dikiliyordum, hiçbir fikrim yoktu. Saatim biraz önce kristal ışıklar çıkararak bana gece yarısı olduğunu söylemişti. Sahilde benden başka kimse yoktu, zaten kimsenin gelmesini beklemiyordum. Ama içimden bir ses beklemem gerektiğini söylüyordu, bu sesi anlayabilmek çok güçtü açıkçası. Ben bu düşüncelerle cebelleşirken parlak bir ışık kapladı her yeri, ne olduğunu anlamak isterdim, ama ışıktan gözlerimi korumak için onları kapamam gerekiyordu. Işık yok olunca karşımda tanıdık birinin durduğunu gördüm, bu babam Ares'ti.
"Baba..." diye fısıldadım onu görür görmez. "Burada ne yapıyorsun? Sen pek uğramazdın buralara."
"Adrian, sana vermem gereken bir görev var." dedi babam soğuk bir sesle. "Al bunu." diyerek rulo şeklinde bir kağıt parçasını elime tutuşturdu.
"Ama bunu ne yapacağım?" diye sorup onun cevabını beklemeye başladım.