Babam belli olduğunda kulübemde mükemmel bir gün planlamıştım. Herşey mükemmel olmuyormuş.
Bir kere elimde hiç bir kiyafetim yoktu,iki kardeşlerimden hiçbirini tanımıyordum. Utangaçça içeri girdiğimde -ki ben normalde hiç utangaç değilimdir- ortaklık berbat haldeydi. Ama ben buna alışmıştım, benim odam da böyleydi. üç tane ranza vardı, bir tanesinin üst kısmı boştu. Üstü boş olan ranzaya ilerledim. Altta bir yaz gördüm ''Mia'nın yatağı,doknursan ölürsün.'' Harika ,dedim kendi kendime ve biraz etrafa baktım. Türlü türlü posterler,abur cuburlar ve silahlar vardı. Evet silahlar! Ben fırlayıp gerçek ortacağ silahlarına baktım. Tam elime bir topuz alacakken kapının açıldığını duydum ve ilkildim. İçeri giren çocuk reflekssel olarak kılıcını boğazıma doğrulttu. Ürkmiş bir şekilde ona baktım.
''Kimsin sen ve niye Ares kulübesindesin?''
''Ben Leonie Violet ve Ares kızıyım,bugün işaretim belirdi.'' dedim gururla. Çocuk biraz gevşedi ve kılıcı çekti. ''Asıl sen kimsin?'' dedim merakla.
''Ben Adrian,senin kardeşin oluyorum.''
Ben de sakinleştim.
~
Bundan sonrası malum,onu sorulara boğdum,melez kampı hakkında herşeyi öğrendim.Tabi savaş hakkında da. Ve tabii kardeşlerim. Ve babam. Daha onunla tanışmamıştım ama en yakın zamanda tanışmak istiyordum. Boğazıma kılıç geçirilmeden bu tanışmayı atlatabildiğime sevinmiştim.