Maceraya Biletimiz Var! ~~

42- Hoover Barajı'nda bir macera yaşayacaksın.
Mekan: Hoover Barajı
Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes





Shadow! Shadow dedim! Saçlarımı yemeyi kessene abicim, onların kökü var.
Ahırda tek başıma yada diğer ses telleri olan ve diyaframı patlayana kadar bağıran pegasuslarla birlikteydim. Shadow saçlarımı kemirmeyi kesse çok çok çok mutlu olacaktım ama bu benim suçumdu- sanırım. Bay Abuk Subuk İş Veren geç uyanınca beni ahıra yollamıştı. neden-sırf ahıra uzun süre uğramıyorum diye.

Kuyruğum kaldı dercesine toynağını poposuna vurdu.

Bana bak sen susacak mısın. Doğru sen konuşamıyorsun ama toynakların gerçekten acıtıyo Shady.

Homurdandı. Kuyruğunu yerdeki su birikintisinin içine salladı ve üstümü kirletti.

Merlin'in kirli donu adına Shadow! Sen tatlı bir çocuksun. böyle yaparsam seni Pega cennetine gönderirim. Fırçalamaya devam ettim.

Uzun süredir fırçalama işlemini tekrarladım. Güneş Melez Kampının tam tepesinde dikiliyordu.
İşim bitince yığınların üstüne oturdum ve kendi kendime şarkı söylemeye başladım. Apollon Kulübesinden Ann'nin pegasusu Lissa Shadow'un yanına yaklaştı.

Lissa Shodow'a eğilerek kafa salladılar ve ağızlarını oynattılar. Babamdan memnundum ama hep atlarla konuşmayı çok havalı bulmuşumdur.
Lissa Shadow'dan ayrılıp bana yaklaştı ve temen tökezledi. İki adım geri çıktı.

Biliyorum Lissa! Çok güzel kokuyorum, değil mi? Shadow sayesinde. Bana bir toynak tezek fırlattı. Shadow dişlerini gösterdi ve salak bir görüntü çizdi. Bu onun gülüşüydü-ne gariip! İğrenç gülüyordu ama bunu ona söyleyemezdim yoksa dişlerinide bana temizlete bilirdi.

Biliyor musunuz? Rüyada gibiyim. Kaslarımı hissedemiyorum ve benim abur cubura ihtiyacım var!

Ne garip, benim de.

Anggg! Tanrım! Bu ne güzel bir süpriz! Kalkıp boynuna atladım. Aslında bugüne şimdi gün denilirdi çünkü Ann buradaydı

Pega gibi kokuyorsun. dedi.

Bahar esansı gibi kokuyorsun. dedim.

Gülerek elini omzuma attı Hey Ran. Sana temiz hava gerekiyor.

Evet. Bencede. Hadi çayırlığa gidelimde be-

O şekilde değil, diye elini dur işareti yaptı. Hınzır hınzır güldü ve Görev'e çıkıyoruz.

Şaka ediyosun.-Ang! Ciddi misin sen?!

Bacım diyorum! Atla Pegana Hoover Barajına gidiyooooozzz!

Shadow'a baktım.

Kişnedi.

Bu haksızlık! İki saattir tüylerini fırçalıyorum.

Yine kişnedi.

Canımı sıkarsan ve 3 kez üstünden geçirmeye zorlarsan tüylerini fırçalamamı unut.

Kanatlarını açıp şaha kalktı ve dudaklarını titretip kişnedi.

Biliyorsun tüylerini asla çekmem ama üstünden atma ve Lissa'ya yetiş, olur mu? Sen gölgesin, adının hakkını versen diyorum.

Ann Pegasına bindi ve ahırdan çıkıp uçmaya başladı.

Lissa'yı geçebilir misin?

Yine şaha kalktı. Kişnedi ve koşarak ahırdan çıktı ve kanatlarını açtı.

Sen geçte gerisini hallederiz. dedim kulağına.

Rekabet-hırsla karışık uçmaya başladık.

Lissa'nın boynunu okşayarak hızlandırıyordum.Artık uçmak konusunda tartışmasız olarak iyiydim.Ama Ran'da en az benim kadar hızlıı uçuyordu.Lissa'nın kulağına eğilerek

''Hadii canım kızım göster ona!''

Lissa arka sına dönüp Shanow'a baktı ve hemen ileri atıldı.Shanow için fazla uzaklaşamadığımızı bize yetişince anladım.

''Ran,Lissa'ya Shanow'u geçmemesini söylüyorum.Geçerse çok üzülürsün!''

diyerek dudak büktüm gülmeye başladım.Doğal olarak Ran sinirlendi ve hızla uzaklaşmaya başladı.Lissa'yla hemen yanına yetiştik.

''Sanırım geldik Ann,aşağıya baksana!''

Ran'ın sözleriyle aşağıya baktım gelmiştik.ikimiz aynı anda baraja indik.Pegasuslarımız kimin daha hızlı uçtuklarıyla ilgili büyük bir tartışma yaşıyorlardı.Lissa'nın boynunu okşadım.Ve Ran'ın yanına gittim.

''Şimdi kimin daha hızlı geldiği hakkında bir seyans yaşamayalım bacım!''

dedim ve elimi omzuna doladım.Bir Ares çocuğu olsa bile biz iyi geçiniyorduk.Eskiden Percy ve Annabeth olduğu zaman bizim kulübenin onların kulübesini lanetlediği gibi bir söylenti vardı ama bunu takmayacak kadar birbirimize ısınmıştık.

Aşağıya iner inmez benim rekabetçi kişiliğim şunu söylememi istedi: Sen kazandın. Rekabetçi haa? Lissa ya dizel yüklemişti galiba. ama Ann beni rekabetçiliğim konusunda kısa bir konuşma yaptı. Gerçekten benim azımı açarsam 2 seanslık bir film kadar uzun süreceği konusunda hem fikirdik. Ayrıca Hoover Barajında bir şeyi daha fark etmiştim: İkimiz iyi bir takım olmuştuk. Benim babam savaş onun babası haikuyu seviyordu- ne garip. Birden güldüm ve Shadow a gelmesini işaret ettim.

Doğa harikasıydı aslında. Süper bir yerdi burası ve kocamandı. Sular kulağımı sağır edecek derecede akıyordu. Shadow ve Lissa miskin miskin ot yiyordu.
Kamptan uzaklaşmak süper birşey-hatta inanılmaz. Bir kaç aydır oradayım ama insanın gideceği sınırlı yerler olunca canı sıkılıyor.Değil mi Ann? Ann?

Ann üzüntüyle sulara baktı.

Ann neyin var?

Haklısın çok uzun zaman oldu ve ben dışarsını özlemişim-aslında fazla değil. Demek istediğim orada manyak arkadaşlarım var.

Benim gibi mi?

Senin manyaklık ünvanını birisi daha elde edemez. Gülümsedik.

Deli gibi burda durup basit bir suyun yaptırdığı-estirdiği soğukta ölmeyeceğiz değil mi? Biz bariz hastalanmak ve Flapjack karakteri gibi "maceraaaa" diye ölen moronlara benziyoruz. Montumu almamam çok kötü olmuş.

Bence özgürlüğün tadını çıkartalım. dedi Ang.

Tabi ki. Nasıl olacak o iş?

1 Apollon ve 1 Ares kızıyla. İmkansız diye bir şey yoktur: bunu bana babam öğretti. Sadece yelkenlerini aç.

Dediğini yaptım. Her şey seğirindeydi-hava soğuktu ama bulutlu değildi. Yanlız değildim, yanımda "her zaman sıkı dostum" vardı

Su soğuuuuuuukkk!

Kapa çeneni bacım!

Herşey seğirinde mi demiştim! Tabi ki hayır su fena halde dondurucu bir etkisi vardı. Ann! Bunu ödeyeceksin!

Anca rüyanda!

''Anca rüyanda!''

Dedim ve kahkalarla gülmeye başladım.Tam doğrulacaktım ki dengemi kaybettim ve suya yuvarlandım.

''Kahretsin!''

Diyr bapırdım suda çıkarken saçlarım sırılsıplam olmuş ucundan sular damlıyordu.

''Ran,gülme!''

Diye bağırdım sudan tekneye çıkarken Ran'ın yüzü kıpkırmızı olmuş.Gülmemek için yanaklarını şişirmişti.Ona kötü kötü bakarken ağzını açtı ve kahkalara boğuldu.

''Bacım,gülme ama yeter!''

Dedim ve öfkeyle yerimden kalktım.Üşümemek için güneşin ısıyla kendimi ısıtıyordum.Doğru Ran'a yürüdüm.Arkası dönük olduğu için beni göremiyordu.Kahkaha attım Ran arkasını döndü ve onu baraja ittirdim.Ve bu sefer ben kahkahayla gülmeye başladım.

''Ben sana gülme demiştim.''

Ran yelkene çıkmaya çalışıırken bana kötü kötü bakıyordu ve titriyordu hemen güneş ısısını ikiye böldüm ve yarısını ona gönderdim.Bu onu sıcak tutuardı.

Güneş ısısını üzerime yolladığı anda hemen ısınmıştım. Tamam tamam! İlk ben başlatmıştım.
Popom ve ben size müteşekkiriz Apollon Kızı. diyip saçma sapan bir referans yaptım.

Hey, Apollonların böyle bir yeteneği olduğunu bilmiyordum. Bu gerçekten muhteşem. Babam Ares'in en büyük özelliği ve bize geçirttiği "şey" lanet yaratmak. Onu amazonları trakyalılara karşı kışkırttığı sahneyi dinlesen bana hak verirdin. Sanırım ben daha çok anneme benzemiştim.

Tamam Ann hadi kampa gidelim yoksa bu ıslak kıyafetlerle zaatüre falan olacağım. Ve güneş ışığın..* dedim.

Ah afedersin dedi gülerek.

Ben üstümdeki suyu sıkarken Ann Ran? dedi.

Evet?

Lissa ve Shadow nerede?

Arkamı döndüm ve etrafa iyice bakındım.

Bu çok kötü bir şaka. Fena halde kötü. Hoover Barajının tam ortasında tıkılı kaldık.

Rannie? Bu senin sanırım.

Liberte Aignes'im. Burnuma kötü kokular geliyor Ann. S'yi öldüreceğim.

Benimde geliyor. Ve o kötü kokan şey arkanda duruyor Ran!

Ran hızla arkasına döndü ve bize bakan kocaman gözlü iri kuşla burun buruna geldi.

''Pekala bu gerçekten çok kötüydü.''

Ve kılıcına sarıldı ve bende oklarıma tutundum.Ama silahlarımızı gören kuş uçmaya başladı ve hemen arkasından pegasuslarımız aşağı indi.

''Çok cesaretli bir kuşmuş.''

Ran güldü ve Shadow'un sırtına atlayıp bana gülümsedi.

''Hadi kampa gidelim Ann''

-RP BİTMİŞTR-