Babamın verdiği not kardeşimle bize eğlence çıkartmıştı orası kesindi. Tabii görev Medusa ile ilgili olmasaydı daha da mutlu olacaktım. İtiraf etmem gerekirdi ki Medusa en çok korktuğum yaratıklardan biriydi ama bu göreve kardeşimle çıktığımdan içim de daha çok heyecan vardı. uzun zamandır kampta sıkıntıdan ölüyordum ve hep macera arıyordum. Şimdi ise macera ayağımıza kadar gelmişti. Saraydan çıkarken Bells bana döndü , ''Luna korkmuyor musun?'' dedi. ehh.. tabii korkuyordum ama kardeşimi panikletmek istemiyordum. Korkumu hatta duygularımı saklama konusunda uzmanlaşmıştım. Gülümseyerek ''Biraz, ama korkmaktan çok heyecanlıyım.'' dedim. bells, derin bir nees alıp ''Tamam ben de endişeliyim. Medusa oyun oynamayı sever, kolay yem olmayacak.'' dedi. söylediğini onaylarcasına başımı salladım. Medusa bize asla elini kolunu sallayarak o değneği bize vermeyecekti. Dahası muhtemelen o değneği bizim üzerimizde kullanacaktı. Değneğin özelliklerini bilseydik işimiz daha da kolaylaşabilirdi. Ah.. tabii bir de Medusa’ya bakarsak taş olma ihtimalimiz vardı. . ''Evet ama biz de kolay yem değiliz. Bu işi kolaylıkla halledeceğiz Bells.'' diyerek ona güven dolu bir gülücük attım. Kardeşim çantasından incilerden birer tane çıkarttı. Heyecanla inciyi ondan aldım. İnci ile yolculuk etmek harika bir duyguydu. İstediğin yere ne kadar uzak olsan da anında orada oluyordun. ''Nereye gideceğimizi biliyorsun..'' dedi Bells. Ona emredersiniz tarzında alaycı bir bakış attım. Düşüncelerimden sıyrıldım ve kendimi istediğim yere odakladım. İnciyi yere koydum. Eğlence başlıyordu. “ Medusa’nın inine..” dedim derin bir nefes alarak inciyi ezdim. Ezilme sesini duyduğum andan babamın sarayından ayrıldık.
Açıkça Medusa’nın ini beklediğimden de korkunçtu. Yıkık dökük harabelerin arasında kapkaranlık bir mağara duruyordu. Etraf zaten çok karanlıktı. Üstüne üstlük mağara daha da karanlıktı. Babama içimden binlerce kez teşekkür ettim. Acaba daha karanlık yere düşebilir miydik? Derin bir nefes aldım ”İşte başlıyoruz” dedim. Çantamdan yanıma aldığım feneri çıkarttım. Feneri açtım. Keşke açmasaydım. Hayatımda gördüğüm en dehşet manzaralara şahit olduk. Mağarada ilerlemeye başladıkça, Medusa’nın kahkahalarını ve tıslama seslerini duyabiliyordum. Sesler iyice yükselince feneri kapattım. Canavarcığı kendimize çekmenin zamanı değildi. Kılıçlarımızı çıkarttık. Yılanların tiz tıslama sesleri git gide daha da yaklaşıyordu.