Büyü Dersi

Akşam yemeğinden sonra odama çekilip antreman yapmaya koyulmuştum. O sırada kapım çalındı.
Gir! dedim. Caitryn gelmişti ama nefes nefese olduğumu görünce;
Büyü dersi için gelmiştim ama... Yanlış bir zaman mı? dedi.
Yok canım. Uzun süredir antreman yapmamıştım da, Lon bile benden kaslı durumda. Bu açığı kapatmalıyım. dedim gülerek.
Pekala. Başlıyor muyuz? dedi.
Başlıyoruz deyip tişörtümü kaşla göz arasında üzerime geçirdim.
Saldırı büyülerinin içinde akla ilk gelen alev topu'dur. Nemia'nın bana ilk öğrettiği büyüdür. Ama alev topunu biraz fazla büyütüp odasını darmadağın etmiştim. Her neyse. Yapabildiğin en iyi alev topunu yapmanı istiyorum dedim. Avucunu açtı, 5 saniye sonra elinde misket büyüklüğünde alev topu oluşturmuştu. Onu izlerken ilk büyü dersim gelmişti aklıma...

Öfken alev topunu büyütmeni engelliyor kardeşim. Kafanı boşaltmalısın. Gözlerini kapat va ellerindeki alev topunun bowling topu kadar büyüdüğünü düşün. İlk başlarda gözlerini kapatarak imajine edersin. Sonra sadece düşünmen bile olması için yeterli olur. diyerek onu rahatlattım. Sinirli gözüküyordu. Tabii ki ona ilk büyü dersimde bir alev kolonu oluşturduğumu söylemeyecektim. Bu gerçekten güçlü bir büyüydü ve ''ben neden yapamıyorum'' demesini, daha da kötüsü onu başarıp odamı darmadağın etmesini istemiyordum. Aslında ilk başta öyle bir büyü yapabilmemi Nemia'ya borçluydum. Ben onun kadar iyi bir öğretmen değildim. Ben bunları düşünürken gözlerini kapatmış, gerçekten konsantre olmaya başlamıştı. Ellerindeki alev topu, tenis topu büyüklüğüne geldi. Sonra hentbol topu kadar oldu. Ondan sonra bowling topu kadar oldu. Sonra basket topu kadar oldu ve ben bu gidişin sonunu biliyordum...

Cat! Dur! dedim ama beni duymuyor gibiydi. Kafasını kaldırdı. Gözlerini açtığında, gözlerinden beyaz bir ışık çıktığını gördüm. Ve bana kötü kötü gülümsüyordu. ''Hayır.. Olamaz..'' dedim içimden..'' Bu olmamalıydı!'' Aşırı konsantrasyon moduna geçmişti. Bu ondaki büyü güçlerini tavan yaptırmıştı. Bir anda alev topunu bana fırlattı. Çevir bir hareketle bir vakum küresi oluşturup alev topunu yok ettim. Cat yere yığılmadan önce de onu yakalama fırsatım oldu..

Uyandığında;
Bana neler oldu? dedi.
Aşırı konsantrasyon hali. Bu hekate çocuklarında gözüken bir haldir.(En azından ben öyle biliyorum.) Gerçekten konsante olduğunda, veya gerçekten büyü yapman gerektiğinde, vücudun bir nevi otomatik pilota bağlar. Bu halden önce hissettiğin duygulara göre vücudun saldırı veya savunma yapar. Sen bana kızdığın için o alev topunu bana fırlattın. Şanslıyız ki, vakum küresi yapabilecek kadar vaktim oldu. Şimdi anladın mı neden sakin olman gerektiğini? Karnımda bir delik istemiyorum ben!
Anladım.. dedi utanarak.
Pekala.. Devam etmek istiyor musun yoksa..? dedim ve cevabını bekledim.

Yüzüme doğru gelen bir alev topu gördüğümde, bunun olacağından o kadar emnindim ki.. Alev topu bana doğru gelirken alev topunun üstünden bir salto atıp bir vakum küresine hapsettim. Ama yok etmedim. Kendi çevremde bir tur atıp alev topuna ivme kazandırdıktan sonra kendi potansiyel enerjisiyle Caitryn'e alev topunu gönderdim ama tabii ki daha vakum küresini öğrenmediği için tam suratının önünde durdurdum. O anki surat ifadesi paha biçilemezdi..

Evet, alev topuna burada nokta koyuyoruz. Tabii ki yeterli değil. Odanda bol bol kendin çalış ve birşey olursa bana haber ver. Şimdi vakum küresi öğreneceksin. Vakum küresi, alev topunu durdurmanın en kolay yoludur. Pek tabii en artist yolu değildir ama, şimdilik bu. Nasıl yapılacağına hazırsan, sana küçük bir alev topu göndereceğim ve sende gözlerin açık bir şekilde onu ellerinin arasında vakumladığını hayal edeceksin.
Ya başaramazsam?
Korkma, aksilik olursa sana çarpmadan durduracağım. Hazır mısın?

Adımın tekrarlandığını farketmem uzun sürmedi. Lee.. Beni anıyordu. Gözlerimi kapadım ve sihir yapıp nerde olduğuna, neyle uğraştığına baktım. Bir kızla konuşuyordu. Tanrıçalarım! Bensiz büyü dersi ! Kendimi 'ışıklayarak' odasında belirdim. Kız, kocaman açılmış gözlerle, bana bakıyordu.
"Ne o? Daha önce bir tanrıçanın kendisini 'ışıklamasını' görmedin mi yoksa?" dedim. Ellerimin tersi, kalçamdaydı, kaşlarımı kaldırmıştım ve kafamı sola doğru eğmiştim.
"Tam da bir büyü yapmak üzereydim." dedi.
"Tam da bir büyü yapmaya çalışmak üzereydin." dedim. Sonra yavaş - ve zarif- adımlarla boş boş bana bakan Lee'nin yanına gittim. Yanağına bir öpücük kondurduğumda bakışları daha da boşlaştı. Suratına çok kuvvetli olmayan bir tokat attım.
"Mal mal bakmayı keser misin? Tamam, güzel, zarif ve şirin olduğumu biliyorum ama yinede bu bakış sinirimi bozmaya başladı." diye homurdandım. Leéroy kendine gelmişti. Tek kaşını kaldırarak bana bakıyordu.
"Güzel, zarif ve şirin mi? Bana sadece küçük ve sinir bozucu gibi göründün." dedi. Yine pis pis gülüyordu.
"Yüzündeki ben-pişmiş-bir-kelleyim sırıtışını kaldırır mısın? Beni gıcık ediyorsun. " dedim ve kaburgalarına dirsek attım.
"Ay, ay, çok acıdı !" diye alay etti ama kahkahalarla gülmekten doğru düzgün konuşamıyordu bile.
"Kapar mısın çeneni? Kas yığını olduğun söylenemez. Belkide bu şakayı Mantalon yapmalıydı. Sonuçta oldukça kaslı." dedim sinirine basarak. Suratı düştü.
"Kes sesini." diye homurdandı. Küçük bir kahkaha attım ve onun beni itmeye çalışan ellerine karşı gelerek sarıldım.
"Git başımdan küçük... küçük... Aman neyse, dersimin ortasında geldiğinin farkındasındır umarım. Şimdi defol ! " dedi. Kahkaha atmaktan nefes alamıyordum. Ondan ayrıldım ve yatağına yattım. Sonra doğruldum ve pis pis sırıttım.
"Daha yeni geldim, kulübeyi falan gezeceğim ama benim beceriksiz öğrencimin başka birine büyü öğretmesini seyretmeden hayatta gitmem. Yaniiii, kalıyorum !" dedim. Homurdandı ve önüne döndü. Kız şaşkın şaşkın bir bana bir kardeşime bakıyordu. En sonunda konuştu.
"Ne kadar benziyorsunuz!"
"Çünkü kardeşiz." diye homurdandım.
"Hayır hayır, gerçekten benziyorsunuz. Saçlarınız, gözleriniz, davranışlarınız falan, birbirinizin kopyası gibisiniz. Garip! Bu nasıl olabilir?"
"Çünkü kardeşiz." diye tekrar ettim. Bir insan nasıl bu kadar salak olabilirdi? Üstelik Hekate kızı! Babasına mı çekmiş acaba?
( Salak dediğim için üzgünüm Cairy, daha seni tanımıyorum, burada. Kötülüğümden değil yani . )

Evet, sohbetiniz bittiyse artık derse dönelim. dedim.
Kesinlikle bitti. dedi Nemia.
Tamam ve.. Ee.. Nemia. İyi ki geldin. dedim ve göz kırptım. Ne kadar sinir biri olsa da seviyorum keratayı.

Evet Caitryn. Hazır mısın vakum küresine? dedim. Kafasını salladı. Elimde minik bir alevtopu oluşturdum ve Caitryn'e fırlattım. Tabii ki durduramadı. Zaten bunu bildiğimden kontrolü elden bırakmamıştım.
Sorun değil. Zaten ilk seferde yapmanı beklemiyordum. dedim.
Ama sen ilk seferde benim odamı darmadağın edecek büyüklükte bir ateş sütunu yapmıştın? dedi Nemia Caitryn'e göz kırprarak.


Sen ona bakma. Devam ediyoruz. Tekrar göndereceğim. Unutma, iki elinin arasında bir vakumlama işlemi başlatmalısın adeta. dedim. Ve alev topunu gönderdim. Çok zayıf bir vakum küresi yapmıştı ama zaten alevtopu da zayıftı. Nemia alkışlamaya başladı ve;
Ne kadar etkileyici! Şunu da durdursana. dedi ve gerçekten büyük bir..hayır hayır iki tane alev topunu Caitryn'e gönderdi. Son anda caitryn'in önünde bir kalkan büyüsü uyguladım ve alevtopları berteraf oldu. Hayatımda baktığım en sinirli bakışımla Nemia'ya bakıyordum. Bu kadarı da fazlaydı ama!

Ne yaptığını sanıyorsun seni sersem! dedim.
Kızı öldürmek mi istiyorsun?!
Senin durduracağını bildiğimden.. dedi.
Tabii ki durduracağım! Ya ne olacaktı?! dedim.
Öff tamam tamam. Sen git dersini ver hadi. dedi bana. Öfkeyle birkaç kelime daha söyledim ve;
Neyse, hazır mısın tekrar denemeye? dedim Caitryn'e.

"Dur, dur, dur!" diye bağırarak yataktan atladım ve Cairy ile Lee arasında durdum. Ellerimi belime koydum ve kaşlarımı çatarak Lee'ye bağırmaya başladım. " Onu öldüreceğimi mi düşünüyordun sersem? O kadar korumacısın ki kız kendini koruyamıyor bile. Ben zaten kalkan yapmıştım. " dedim ve elimi kızın suratına doğru savurdum, kızın yüzüne değmeden önce durdu ve hava elimin altında dalgalandı. "Gördün mü şapşal? Cairy onu koruyacağını bildiğinden o kadar önemsemiyor. Tanrılarım, kızdan tam yarım metre önce durdurdun ! Nasıl kendini korumasını bekliyorsun? Lastik adam falan mı olacak ? " Kıza döndüm. "Şimdi bir büyü yapacağım ve benim düşüncelerimi görüp nasıl adapte olduğumu , neyi kafamda imajine ettiğimi göreceksin. Bu emir vermekten çok daha fazla yarayacak emin ol. " dedim kafamı Lee'ye doğru sallayarak. O ise homurdandı.
"Homurdanmayı keser misin? Sinirimi bozuyorsun." dedim ve büyüyü yaptım. Benim gördüklerimi görebildiğine emin olunca gözlerimi kapadım ve sanki gözlerim açıkmış da ellerime bakıyormuşum gibi bir görüntü oluşturdum. Ama avuç içleri birbirine bakan ellerim arasında yuvarlak bir küre vardı. İçerideki havayı dıştaki zar kadar ince olan tabakaya doğru çekiyordu. Gözlerimi açtım. Elimde aynen gördüğüm gibi bir küre vardı. Avuç içlerimi uzaklaştırıp yakınlaştırdım, topta büyüyüp küçüldü. Sırıttım ve Cairy'e döndüm.
"Gördün mü? Çok zor değil." dedim güven verici bir gülümsemeyle. "Bak ne diyeceğim. Büyük ve güçlü bir küre yapmak zaman ve bolca deneme gerektirir. Direkt güçlü küre yapmayı denemek yerine tutmaya ne dersin? Bir iki dakika tutup onun kendi uzvun kabul edersen hiç yoktan yapmak daha kolay olur." dedim ve ellerimdeki topu ona doğru uzattım. Derin bir nefes aldı ve topu tuttu. Elleriyle top arasında birkaç santim vardı.
"Hekate aşkına, Nemia ! Ona psi-ball yapmayı öğretmiyoruz ! " dedi Lee. Omuz silktim.
"Pek bir fark yok."
"O da ne?" diye merakla sordu Cairy.
"Enerji topu. Normal insanlar da yapabilir. Tabii bunu yapmayı beceren o kadar az ki !" dedim ve kıkırdadım. " Alıştığına göre şimdi yeniden yapabilirsin. " dedim ve kürenin üstüne işaret parmağımla bir kere "tık" yaptım. Küre simli tozlara dönüşerek patladı.
"Gösteriş meraklısı." diye mırıldandı Lee. Ona dil çıkarttım.

"Hadi, gözlerini kapat ve düşün, senin düşündüklerini göreceğim ve yanlışlarını söyleyeceğim."
"Tanrılarım! Burda öğretmen benim Nemia !" diye kızdı Lee.
"Aşırı korumacı öğretmen." dedim ve onu umursamadan kıza döndüm. Gözlerini kapadı ve ellerini düşündü. Elleri arasındaki topu... Tabii ki benimki kadar güzel olmuyordu, ama oldukça başarılıydı. Tam gözlerini açacakken " Sakın gözlerini açma." diye tısladım. Tüm çabaları boşa giderdi. Söylediğime uyup tekrar düşündü. En sonunda oldukça güzel bir vakum küresi yapmıştı.
"Gözlerini açabilirsin. " dedim. Gözlerini açınca bir elindekine, bir de bana baktı. Eskisine nazaran çok daha güçlüydü. Sırıttım ve bir alev topu fırlattım. Vakum küresine göre daha büyüktü. Lee büyü yapamadan onu dondurdum böylece Cairy vakum küresini , alev topu ona çarpmadan büyüttü ve topu içeri hapsetti. Sonra çığlık atarak birbirimize sarıldık ve zıplayarak kendi etrafımızda dönmeye başladık.
"Başardım, başardım, başardım !" diye tekrar ediyordu Cairy.
"Elbette başardın, öğretmenin ben olunca ! " dedim ve sırıttım. "Şaka bir yana, oldukça yeteneklisin, yoksa yapamayacağın konusunda bir şüpen mi vardı? Lee'nin vardı da." dedim Leéroy'a kötü kötü bakarak.
"Başaramayabilirdi." diye mırıldandı.
"Başaramayabilirdi." diye onun harika bir taklidini yaptım yüzümü buruşturarak. Sonra da güldüm. "Çok korumacısın. İşte bu yüzden seninle hiçbir göreve çıkmadım. Sana kalsa milyonlarca kikloplardan oluşan bir orduda beni bir ağaç kavuğunun içine saklar, orduyla sen savaşmaya çalışırdın.Bu korumacı halin çok şeker ama aynı zamanda sinir bozucu." dedim ve yanağından öptüm. Kollarını etrafıma doladı.

"Bu korumacılık sadece sevdiklerime. Diğerleri umrumda bile değil. Ayrıca insan içinde çok şeker olduğumu söylemen tuhaf geliyor. Yine de sağol." dedi ve saçımı öptü. Kollarından sıyrılıp Cairy'ye baktığımda üzülmüş olduğunu gördüm. Onun yanına gittim ve kollarımı etrafına doladım.
"Bu beyin özürlü canım ağabeyciğimin insanlar hakkında ciddi bir güven eksikliği var. Ona kalsa ben hiçbir şey beceremezdim. Ama bak ! Küçük tanrıça oldum ! " dedim. Gülümsedi. Morali az da olsa düzelmişti. " Hadi, bugünlük bu kadar yeter! Hadi gidip bir şeyler yiyelim. Bir sonrakine aklıma harika bir büyü geldi !"
"Bir sonraki mi?" dedi Lee şaşkınlıkla.
"Evet bir sonraki derste yine burdayım. Aslında bütün derslerde burada olmaya karar verdim. Ne, yoksa beni yanında istemiyor musun? Merak etme hiç zorluk çıkarmayacağım. Yani en azından çabalayacağım." dedim ve sırıtarak Cairy'le dışarı çıktım. Lee'nin de homurdanarak arkamızdan geldiğini duydum.

"Evet, ben de seni seviyorum." dedim Lee'ye. Bir sonraki dersler çok eğlenceli geçecekti.