Long Island Kıyısında oturmuş bekliyordum. Eğer annem bugün de gelmezse ondan ümidi kesicektim. Tam 2 hafta olmuştu. Koskoca, boş ve sıkıcı, bekleyişle geçen 2 hafta! Annem bana haber bile göndermemişti. Kardeşlerim bile bunu fark etmiş beni neşelendirmeye çalışıyorlardı. Ama hiç bir faydasını görmemiştim. Denizin tatlı havasını içime çekerek derin bir nefes aldım. Arkamdan bir ses, "Merhaba Drew."dedi. Yavaşça kafamı çevirip ayağı fırladım. Zeus'un şimşeği! Bu annemdi. Heyecandan kekeleyerek, "A-an-anne?"diyebildim. Afrodit gülümseyerek yanıma oturdu. Bana da otur işareti yaptı. Annemin yanına çöküp, "Sözünü tuttun."dedim. Annem ufka bakarak, "Emin misin?"dedi. Kaşlarımı çatıp, "Şu anda yanımda oturuyorsun. Herhalde eminim."dedim. Annem bana dönüp, "Bazı güvercinler bana şüphelerini ve güvensizliğini söyledi."dedi. Utançtan kıpkırmızı kesildiğime emindim. Ama annem anlayışla devam etti, "Bana güvenmekte zorluk çekebilirsin, seni anlarım Drew. Ama verdiğim sözü her zaman tutarım, buna emin ol. Hem zaten, 2 haftadır çok yoğundum. Özel birşey yaptırmakla meşkuldüm."dedi. Demek özel işleri benden daha önemliydi. Surat asıp, "Eminim çok önemlidir. Sonuçta sen bir Tanrıça'sın ve önemli işlerin vardır. Kendine bile zor zaman ayırıyorsundur."dedim. Afrodit güçlü bir kahkaha atıp, "Yok canım. Kendime hep zaman ayırırım ben. Tabi birçok şeye de öyle. Mesela size de zaman ayırırım. Eğer ayırmasam buna sahip olamazdın. Öyle değil mi?"diyip bana bir yüzük kutusu verdi. Kutuyu açıp yüzüğü elime aldım. Üzeri minik, beş kırmızı yakutla çevrili, ortasında orta boyutlarda, kahverengi bir cam olan yüzüktü. Yüzüğü evirip, çevirip inceledim. Annem yüzüğü elimden alıp parmağıma taktı. "Bunu yaptırabilmek için Hephaistos'la bayağı uğraşmam gerekti. O yüzden kaybedeyim deme sakın! Ortasındaki taşa, parmağını değidirdiğinde, kabzası eline oturacak şekilde bir hançer yerleşecek. Hançer küçük birşey ama kılıç kullanmayı öğrenene kadar işini görür. Bu arada canım, benim kızım olabilirsin ama bir konuda kendini geliştirmen gerek. Büyüyle 20 tane canavar alt edemezsin değil mi?"
Şaşkınca anneme bakıp, "Pekala, uğraşacak birşeyler bulurum."dedim. Annem gülümseyip, "Hediyeni verdiğine göre artık gitmeliyim. İki haftadır yüzükten başka hiç birşeyle uğraşmadım. Sana beğendirmek zor oluyor. Zevkliydi ama işlerim başımdan aşkın. Seni tekrar görmeye geleeğim tamam mı?"dedi. Başımı tamam anlamında salladım. Bu kez anneme güvenim tamdı. Şu kısacık konuşma bile benim için çok önemliydi. Annem bir anda gözden kaybolu vermişti. Artık buna alışmalıydım, nasıl olsa geri gelecekti...