Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Tanrıça Artemis'in Yanında | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Tanrıça Artemis'in Yanında Ptsi Tem. 11, 2011 9:48 pm | |
| Haydi bakalım, yine başına aldın belayı, diye düşündüm. Avcılara uyum sağlamıştım. Gününü ormanda geçirmek, çadırlarda uyumak ve mitolojik canavarları avlamak gayet hoştu benim içim. Ama ben ne yapmıştım, Olimpos'a gitmek için ısrar etmiştim. Avcılarla birlikte avlanmaya başlayalı uzun zaman olmamıştı, ama ben hala tanrı veya tanrıça ebevynimi bilmiyordum. Annem de babam da öldüğü için, kim olduğu konusunda bir fikrim yoktu. 'Sen öyle sanıyorsun ama baban veya annen hangi tanrı veya tanrıçaysa kendine sadece öldü süsü verdi unutma.' demişti leydimiz. Bu konuda oldukça kafa patlatmıştım. Annemin mi yoksa babamın mı ölümsüz olduğu konusunda. Yetimhanede bunu hiç düşünmemiştim, annemle babamı tam anlamıyla unutmuştum. Ama avcıların bazıları melezdi, mesela Satellite Nike kızıydı, Chelsea de Dionysos. Peki ben? Karakteri belli olmayan, tuhaf, annesiz babasız bir kız. Bu benim çok zoruma gidiyordu! Yapmak istediğim şey, Olimpos'a gidip, annemin ya da babamın ortaya çıkmasını istemekti. Kızlarını sahiplenmeleri gerekirdi!
"Hey Alex! İyi misin?" Satellite benimle beraber Olimpos'un bulunduğu Empire State Binası'na gelmişti. Bana destek olması çok iyiydi. "Evet, Sat. Merak etme sen beni. İyi olacağım." Bana gülümsedi. "Burada bekleyeceğim, tamam mı?" Başımı salladım. Gülümsemeye çalışarak el salladım ama çok gergindim. Empire State Binası'nın cam kapısını açtım ve içeri girdim. Tamam, belki de odanın ortasında savaşan kişileri beklemiyordum ama bu çok tuhaftı. Her şey normalmiş gibi oturan takım elbiseleli insanlarla doluydu oda. Görevli sakince masasının ardında kitap okuyordu. İnsanlar başını kaldırıp bana baktılar. Omzumda ok çantam ve yayım asılıydı, ama onlar ölümlüydü, sis onların gerçeği görmesine engel oluyordu. Görevlinin masasının önüne gittim. "A-afedersiniz, ben Olimpos'a çıkmak istiyorum da." dedim fısıldayarak. Görevli gayri ihtiyari bir şekilde gözlerini kitabından ayırdı ve "Burada öyle bir yer yok hanımefendi." dedi. Şok olmuştum. Yanlış gelmiş olamazdım, Satellite asla bana yalan söylemezdi. Arkama dönüp cam kapıdan Satellite'a baktım. Devam et, anlamında bir işaret yaptı. Başımı tekrar görevliye çevirdim. "Arkadaşım olduğunu söylüyor." dedim Satellite'ı göstererek. Onu görünce adamın beti benzi attı. "Ben Artemis Avcısı, Alexa Mai DeLorré." dedim şeytani bir şekilde gülümseyerek. "A-artemis?" diyebildi adam. Sanki Artemis'in erkeklerden pek hoşlanmadığını daha önce anlamıştı. Başımı salladım. "Buyurun, 600. kat." dedi adam, sakinleşmeye çalışarak. 600. kat mı! Bu adam benimle şaka mı yapıyordu? Sakin olmaya çalıştım ve asansörü çağırdım. Adama 600. katın düğmesinin olmadığını gösterip, onu deliler hastanesine kaldırmalarını izleyebilirdim. Asansör açıldığında içeri girdim ve kat düğmelerine baktım. Tamam, daha önce Manhattan'a hiç gelmemiştim. Ben Boston'da büyümüştüm. Ama ölümlülerin 600. kat düğmesini görmediğinden emindim. Şaşkınlıkla görevliye baktım. O da bana, ben-sana-söylememiş-miydim bakışı attı. Zorlukla üzerinde üzerinde 600 yazan düğmeye bastım. Basarken 600 katın oldukça fazla olduğunu ve onu çıkana kadar garip garip asansör müzikleri dinleyeceğimi hesaba katmamıştım. Tanrım bu müzik berbattı!
Asansör durduğunda kendimi zar zor dışarı attım. Daha Olimpos'a giden tuzakları geçerken bile buradan nefret etmiştim. Sadece babamı bulmaya odaklanmıştım. Evet, ölümsüz ebevynimin babam olduğunu düşünyordum. Bunları düşünürken vardığımı farkettim. Olimpos'u gördüğümde ağızım açık kalmıştı. Düşünürken aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum, ama Olimpos'u hep bulutlar üstünde, cennet gibi bir yer olarak hayal etmiştim. Burası fazla abartılı yapıları olan bir mahalle gibiydi. Birkaç adım attım ama nereye gideceğimi de bilmiyordum. Etraftaki heykellere baktım ve hangisinin benim babam olduğunu düşündüm. Niye beni sahiplenmemişti? Neden? Boğazıma bir şey takılmış gibi oldum. Gözlerim yanmaya başladı. "Neredesin anne! Yae da baba! Hangisiysen! Niy beni sahiplenmedin? Kimsin sen ve bunca yıldır karşıma çıkmaya niye cesaretin yoktu? Gerçeğe en yaklaştığım an şu an, saklandığın yerden çık ve kızına bak!" diye bağırdım bütün gücümle. Gözlerimden sicim gibi yaşlar akmaya başladı. O sırada arkamda tanıdık bir sıcaklık hissettim.
En son Alexa Mai DeLorré tarafından C.tesi Tem. 30, 2011 9:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Artemis Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Mesaj Sayısı : 780 Kayıt tarihi : 17/09/10
| Konu: Geri: Tanrıça Artemis'in Yanında Salı Tem. 12, 2011 1:25 am | |
| Tahtında otururken sabırsız bir şekilde çevresine bakınıyordu. Çoğu Tanrı ve Tanrıça onun bu sabırsız haline şaşırsalar da, Artemis onlara fazla dikkat etmiyordu. Onun düşündüğü tek şey, konsey sonrasında yapacağı görüşmedeydi. Konuşmalara daha fazla dayanamayacağını anlayınca ayağa kalktı. Zeus'un karşısında sakin görünmeye çalışırken, aklına gelen ilk şeyi söyledi. "İzin verirseniz avcılarımın avlanırken bana ihtiyaçları var." dedi yüzünde hafif bir gülümseme ile. Zeus'un gitmesine izin vermesi üzerine konsey salonundan hızlı bir şekilde ayrıldı ve Olimpos'un canlı ağaçlarına ev sahipliği yapan parkına doğru ilerledi. Beklediği kişinin henüz gelmediğini gördüğünde, çevresinde onunla sohbet için birbirleriyle yarışan satirlere güldü. Artemis'in doğa sevgisi onları her zaman etkilemişti. Ne Tanrıça'nın, ne de avcılarının onlara yüz vermeyeceğini bildikleri halde böyle yapmaları Artemis'in her zaman komiğine gitmişti. "Erken gelmişsin Artemis." dedi mesafeli bir ses arkasından. Satirlere gülmeyi bırakıp, arkasına dönerken konuşacağı kişinin sonunda gelmiş olması onu sevindirmişti. "Konseyden erken ayrıldım. Seninle acil bir görüşme yapmalıyız Eros." Aşk Tanrısı bir an için onu süzse de, Artemis'e Apollon'u hatırlatacak bir gülümseme ile bulduğu banka yaklaştı ve sırtındaki oklarını barındıran kılıfı banka koyarken, oldukça rahat bir şekilde Artemis'e gülümsedi. "Seni dinliyorum Tanrıça." onun mesafeli halinden rahat haline geçmesi Artemis'in sinirlenmesine sebep olurken, kendini konuşmaya zorladı. Tanrılar arasında sevmediği biri varsa o da Eros'tu. Görüşleri her zaman farklı olmuştu. "Kızın ile ilgili konuşmak istiyorum." dedi Tanrı'nın tepkisini bekleyerek. Eros bir anda oturduğu banktan kalktı. Artemis, dudaklarının gülümsercesine büküldüğünü hissetti. Onu öfkelendirmek hoşuna gidiyordu. "Kızım ile ilgili konuşmak istemiyorum. Eğer diyeceğin başka bir şey yoksa, bakire Tanrıça, ben gidiyorum." Artemis, onun bakire lafını söylerken yüzünde oluşan iğrenme ifadesini gördüğünde yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. On iki Olimposludan biri olan Artemis ile böyle konuşmaya nasıl cesaret edebilirdi? "Hiçbir yere gitmiyorsun Eros!" diye bağırdı sesinde emreden bir tonla. Eros, yayını ve oklarını almak üzereyken durdu ve ona baktı. Artemis, hızlı davranması gerektiğini biliyordu yoksa Eros daha o konuşamadan gidecekti. "Kızının benim avcılarıma katıldığını biliyorsun. Ona... Kendini göstermen gerek. Daha fazla üzemezsin." Eros ile konuşurken, hafif duraksamalar yaşıyordu. Alexa'nın Eros'un kızı olduğunu öğrendiği an avcıları bırakmasından çekiniyordu. Ama onu asıl korkutan şey kızın babasına benzeme ihtimali oluşuydu. "Sen de istemiyorsun." dedi Eros yüzünde bunu keşfetmenin getirdiği zafer dolu bir gülümseme ile. "Kızımın beni tanımasını istemiyorsun." Artemis, kendini sakin kalmak için zorlarken, Eros'u parçalamak istediğini göstermek istercesine Tanrı'ya baktı. "Alexa seni görmek istiyor. Ben avcılarımın üzgün olmalarını istemem. Bizi tamamen kabul edebilmesi için, öncelikle seni tanıması lazım." ama Eros'un onu dinlediğinden emin değildi. Tanrı ona cevap vermek için hazırlanırken, ikisi de duydukları ses ile başlarını heykellerin durduğu yere doğru çevirdi. "Neredesin baba? Niye beni sahiplenmedin? Kimsin sen ve bunca yıldır karşıma çıkmaya niye cesaretin yoktu? Gerçeğe en yaklaştığım an şu an, saklandığın yerden çık ve kızına bak!" ikisi de Alexa'yı duymayı beklemedikleri için birbirlerine şaşkın bir şekilde baktı. Artemis, Eros'un kızı ile görüşmesini sağlamak için hazırlanıyordu ki, döndüğünde Tanrı'nın çoktan gitmiş olduğunu gördü. Hafif bir iç çekme ile Alexa ile ilgilenmesi gereken kişinin kendisi olduğunu anlamıştı. Avcısının arkasında belirirken, yüzünde hüzünlü bir gülümseme oluşmasını sağladı. Onun gelişini hissedip arkasına dönmüş olan kıza doğru ilerledi. "Olimpos'a hoş geldin Alexa. Seni beklemiyorduk." sevecen bir abla edası ile konuşuyordu avcısı ile. Kızı yeterince oyalamak zorundaydı. Eros bir yerde haklıydı. Onun babasının Eros olduğunu öğrenmesini istemiyordu, ama avcılığa tamamen uyum sağlayıp, sağlayamayacağını öğrenmek için de söylemek zorundaydı. Artemis kendini hiç bu kadar zor durumda hissetmemişti.
| |
| | | Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Tanrıça Artemis'in Yanında Salı Tem. 12, 2011 8:27 am | |
| "Olimpos'a hoş geldin Alexa. Seni beklemiyorduk." Tabii ki bu Leydi Artemis'ti. Önceden tahmin etmem gerekirdi. Bir an aklımdan arkamda tanrı ebeveynimin olduğunu geçirmekle ne büyük aptallık etmiştim. Kendime kızmaya devam edebilirdim ama bir tanrıçanın önünde böyle bir saygısızlık yapamazdım. "Sürpriz bir ziyaret diyelim. Ayrıca ben de sizi beklemiyordum leydim." dedim açıksözlülükle. Artemis sadece gülümsedi. Hiçbir şey söylemedi. Gözlerimi ayaklarıma diktim. "Eğer sizi rahatsız ettiysem özür dilerim leydim." diye mırıldandım. Böyle ulu varlıkların akıllarından ne geçtiğini nereden bilebilirdim ki? Belki de çok önemli bir işin ortasındayken onu rahatsız etmiştim ve Asya kıtası bu yüzden açlık falan çekecekti. Kendi kendine bu kadar yüklenme, diye düşündüm. Artemis sessizleşmişti, bir şey düşünüyor gibiydi. Gözlerini benden ayırmıyordu, sanki benimle ilgili bir şey düşünüyordu. "Leydim?" Artemis gözlerini kırpıştırıp etrafına bakındı. Bir sorunu mu var acaba diye düşündüm. Onu ilk defa bu kadar düşünceli görüyordum. Normalde o kadar soğukkanlı bir liderdi ki. Bu sefer önemli bir şey olmuş olmalıydı. Elini havada gezdirdi, gümüş renkli iki sandalye ve bir masa oluştu yerde. Eliyle oturmamış işaret etti. Ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. Ben de sanki inadına daha çok meraklanmıştım. Ne söyleyeceğini heyecanla beklemeye başladım.
En son Alexa Mai DeLorré tarafından C.tesi Tem. 30, 2011 9:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Artemis Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Mesaj Sayısı : 780 Kayıt tarihi : 17/09/10
| Konu: Geri: Tanrıça Artemis'in Yanında Cuma Tem. 15, 2011 11:48 pm | |
| "Leydim?" düşüncelerini yarıda keserek avcısına baktı yeniden. Alexa şu ana kadar babasına benzeyen davranışlar göstermemişti. Belki de Artemis'in endişesi boşunaydı. Ama ne kadar denerse denesin, Tanrıça kendisini rahatlatmayı başaramıyordu. Avcısının meraklı bakışları altında elini sallaması ile gümüş masa ve iki sandalye oluşmasını sağladı. En azından denemeliydi. Avcılarına gitmek her zaman özgür irade verirdi. Söyleyeceklerinin sonunda Alexa gitmekte özgürdü. Kıza oturmasını işaret ettikten sonra onun oturmasını bekledi. Meraklı bir çift göz onu izlerken yutkundu ve kendisi de sandalyesine oturdu. Tırnakları masada ritim tutarken, zaten belli ettiği endişesini gizlemek gibi bir çaba harcamıyordu. "Seninle ailen hakkında konuşmam gerekiyor Alexa." dedi sesini soğuk ve mesafeli tutmaya özen göstererek. Gergin vücudu biraz daha gerginleşirken, kızın daha çok meraklandığını biliyordu. Belki de Artemis'in bu konuyu konuşacağını düşünmemişti. Tanrıça ritim tutmayı bırakıp çevresine bakındı bir süre. O anda oldukça zorlu bir canavar ile mücadele etmeyi ne kadar da isterdi. Titanları bile kabul ederdi. Avcı Tanrıça her zaman soğuk ve mesafeli olmayı başarabilirdi. Duygularını istemediği zaman kimseye belli etmezdi. Fakat avcılarını kaybetmek, onun için en zor olan şeydi. "Ailenin kim olduğunu merak ettiğini biliyorum." diye başladı sözlerine derin bir nefes aldıktan sonra. Yavaş yavaş kendini toparlarken duygularını gizlemeyi başarabilmişti. Şimdi oldukça sakin görünüyordu. Kimse içinde kopan fırtınaları göremezdi. "Sana bunu söyleyebilirim Alexa. Ama sana bir şey soracağım. Tanrı ebeveyninin kim olduğunu gerçekten öğrenmek istiyor musun?" kızın cevabının olumlu olacağını düşünüyordu. Ama bir umut sormuştu bu soruyu. Avcısı gittikten sonra yapacağı şeylere yeni bir görüşme ekledi. Eros'a haddini bildirecekti. Kızı ile karşılaşmaya bu kadar korktuğu için, Artemis ona gününü gösterecekti. Yavaşça derin bir nefes ve cevap vermek üzere olan kıza baktı. | |
| | | Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Tanrıça Artemis'in Yanında C.tesi Tem. 16, 2011 3:54 am | |
| Leydi beni bir şekilde teselli edip ormana yollayacak sanıyordum. Ama öyle olmadı. Açıkçası buna oldukça şaşırmıştım. Tanrıça Artemis benimle oldukça dürüst bir şekilde konuşmak istiyordu. Hem de ailem hakkında. Olayı tam olarak anlayamamış bir şekilde kaşlarımı çattım. Annemin kim olduğunu zaten biliyordum. Kalp krizinden ölmüştü. Bana öyle söylenmişti yani, beni yetimhaneye götürürlerken. Eğer ölümsüz ebevynimden konuşmak isteseydi bunu söylerdi. Anneme ne olmuştu ki, bu kafamı kurcalıyordu. "Ailenin kim olduğunu merak ettiğini biliyorum." Leydinin bunu söylemesi üzerine düşüncelerim annemin üzerinden çekildi. Sadece babamdan bahsediyor olmalıydı. Tabii ki de leydimiz merakımın farkındaydı, düşüncelerimi okuyabiliyordu. Ayrıca herkes benim açık bir kitap gibi olduğumu söyler dururdu. Yalan söyleyen biri de değildim, hele de Artemis'e karşı. Leydim oldukça endişeli görünüyordu. Sanki bir şey daha söylemek ona acı verecek gibiydi. Buna rağmen dudaklarını aralayıp "Sana bunu söyleyebilirim Alexa. Ama sana bir şey soracağım. Tanrı ebeveyninin kim olduğunu gerçekten öğrenmek istiyor musun?" diye sordu. Cevap vermemek için kendimi zor tuttum. Leydim böyle sorduğuna göre, bu sorunun cevabını iyice düşünmem gerekiyordu. Aklıma gelen ilk cevabı gözden geçirdim. Tabii ki istiyordum! Bunun babam olduğunu biliyordum, ama kim olduğunu öğrensem... Bilmiyorum, her şey daha iyi olabilirdi. Ama o sırada aklıma bir şey gelmişti. Tanrıça Artemis böyle soruyorsa bu soruyu... Babamın kötü biri olma ihtimali var mıydı? En kötü ihtimal geldi aklıma. Bir titan olabilir miydi babam? Bu düşünceden iğrendim ve istesem de istemesem de bu seçeneği eledim. Ya kimsenin sevmediği biri olursa? Ya da Artemis'in düşmanlarından. Mesela Hades ya da Apollon gibi. Aslında oldukça kafaya yatkındı bu düşünce, ama içimdeki ses bu iki seçeneğin de yanlış olduğunu söylüyordu. Biliyordum ki babamın kim olduğunu bulursam içimdeki bir boşluk aydınlanacak, böylece gerçeği görebilecektim. "Eminim Tanrıça Artemis, onun kim olduğu önemli değil, kafamı kurcalayan bu sorudan kurtulmak istiyorum sadece. Böylece bir şeyler açıklığa kavuşur değil mi?" Bu söylediğim ile biraz kaygısız bir imaj çizdiğimi düşündüm. Ama aslında öyle değildim. Deli gibi endişeliydim. Ayrıca zihnimdeki bir bölüm babamın kim olduğunu öğrenmeyi ve ona bazı sorular sorabilmeyi deli gibi istiyordu. | |
| | | | Tanrıça Artemis'in Yanında | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|