Çok yorucu bir gündü.Afallamıştım.Üst üste matematik dersi,sabah erken kalkmak ve birbirinden kötü-havalı arkadaşlar.Son dersti.Bir an önce zilin çalmasını bekliyordum.Ve o an,çok rahatlatıcı bir ses duydum.Çıkış zili!.Kendimi hemen dışarı attım.En iyi arkadaşım Ebby'de yanıma geldi.Onla altı yıldır arkadaşız.Beni anlayan tek insan.Çok güvenilir biridir."Hey Mia!Bu gün çok sıkıcıydı.Fast Food yemeye gidelim mi?"."Ehe.Aslında süper olur".Okulumuz bir sokaktaydı.Evet çok saçma ama öyleydi.Normalde bir okulun cadde üzerinde olması gerekirdi ama bizim okulumuz bir sokaktaydı.Ebby'lecaddeye çıktık.Uzun zamandır dolaşamıyorduk."Ebby,tlefonunu kullanabilirmiyim?Babamı aramam lazım." "Tabiki Mia!".Telefonunu verdi ve babamı aradım.1. deneme -yanlış numara.2. deneme -eksik rakam.3. deneme "Baba?"."Mia!Nasılsın tatlım?"."Baba ben Ebby'le dolaşacağım.Sana uyar mı?." "Tabiki tatlım ama çokkkk dikkatli ol." 14 yaşıma basmıştım ama babam tlefon almamakta ızsrar ediyordu.Doğrusu Ebby'de telefonunu pek kullanmazdı.O sadece çok acil durumlarda kullanırdı."Teşekkür ederim Ebby." "Önemli değil Mia".Ebby bana birkaç gündür tuhaf davranıyordu bana iki gün önce bişey diyecekti sonra vazgeçti.Bunu ona hatırlatmaya karar verdim."Kanka sen bana bişey diyecektin?" "Hımm.Mia daha sonra." Fast Food'cuya varmıştık.Ortalarda bir masa bulup oturduk.Ebby siparişi vermeye gitti.Giderken de birşeyler söyleniyordu.Onla çok eğleniriz.Ama birkaç gündür çok sıkıcıydı.Eski ama yıpranmamış bir arkadaşlığımız vardı.Sonra yanıma geldi.Elinde hiçbirşey yoktu.Kocaman soğan halkalarıve hamburger bekliyordu.Endişeliydi."Mia,hemen burdan gitmeliyiz."Kolumdan tuttu.Dışarı çıktık.Küçük bir kız"Peşinizde tek gözlü canavar var!!!" dedi.Arkama baktım.Gerçektende öyleydi.Hala koşuyorduk.Aman tanrım.Sonra durdukçBir kılıç çıkardı.O kılıç nerden gelmişti?Canavar tek gözüyle bana bakıyordu.Dil çıkardım.Lülülülülü!Buna çok sinirlenmişti.Üstüme doğru atladı.Çok şanslıydım çünkü bir hamle yaptım ve sıyrıldım.Yere kapaklandı.Ben süperdim yahu.Tek hücreli bir yaratıkgibi aptaldı.Ama çok güçlüydü.Bir taş attım bacağına geldi.Tam o sırada Ebby kılıcıyla kolunu doğradı.Ben de o sırada tekmeliyordum.İşin garip tarafı hiçkimse farketmiyordu.Ebby onu önümde bir toza çevirmişti."Benimle gelmelisim Mia.""Kesinlikle hayır".Doğrusu bu tür yaratıklara daha önceden d rastladığım için ürkmüyordum.Hatta bir sefer daha böyle olmuştu.Hafifce hareket ettirdiğim kolum çok ağrıyordu.Ebby ilk defa bana kızmıştı.Çünkü yanından kaçmıştı.Koştu...Ama yetişemedi.Bir kaldırıma oturdum görenlerin içi acıyordu.Çünkü vücudumda kesikler ve yara izlri vardı.Ağlıyordum.Sanki boşluktaydım.Bir ses babanın yanına git o sana yardım eder diyordu.Yürümeye halim yoktu.Ve bu şekilde babamın yanına gidemzdim...Umrumda değildi.Yanımda yıllardır biriktirdiğim dolarlarım vardı.Ama başka çarem yoktu.Kaldırımdan kalktım.Koşa koşa eve gittim.Babam evdeydi.Kendimi bildim bileli dışardan yemek söylerdik.Ama babam bu gün yumurta pişiriyordu.Ağlıyordum.Hemde hıçkıra hıçkıra.Canım yanıyordu."Ne oldu Amelia!".Babam çok endişelenmişti.Bu sesinden belliydi."Baba ben çok üzgünüm.Tek gözlü...Tekk..."Hayır söyleyemezdim.Babam anlamış gibiydi."Senle birkaç günlüğüne ormanın içndeki kulübeye gidelim mi,Amelia?" Hayır!Baba ben sadece canavar görmekten bıktım." Sonunda söyleyebilmiştim. "Canavar?".Baba yine mi iğrenç kokulu yumuşatıcıdan?diye sorardım ama bu durum farklıydı.Babam kanayan koluma baktı.Sanırım...Değişik birşeydi.Bayılmıştım galiba.Bembeyaz bir görüntü ve kendimi bildim bileli kafamdaki o ses.Delirmişmiydim yoksa?Sesin ne dediğini bilmiyordum,çıkaramıyordum.Yutkunamıyordum.Nefes alıyormuydum?Kafamdaki ses...Hayır!ben şizofren değildim.Bilinçaltı...Vardım ama ama nerdeydim?...Uyandığımda yastığımın üzerinde salyalar vardı.Beyaz çarşafım kan içindeydi.Kolumdaki yarayı farkettim.Daha kendime yeni gelmiştim ki."Hadi gidiyoruz Amelia.Bahsettiğim kampa."Babamız sesi buruktu ama iyi görünmeye çalışıyordu.Kurumuş ağzımla"Hiçbir yere gitmeyeceğim!"."Peşine başka canavar düşmesini istiyorsan kalabilirsin Amelia"."Baba neyden bahsediyorsun?".Hayır onlar gerçek olamazdı.2. defa saldırıya uğramıştım ama ikiside bir hayal gibiydi.İçimdeki beni şizofren gibi hissettiren ses konuşuyordu.Hemen kalk ve hazırlan der gibi.Ama hala kendime gelememiştim.Babam ise pencereleri kapatıyordu.Kalktım,sanki ağır çekimdeydik.Mutfağa gittim ve su içtim.Odama çıktım.Kocaman yeşil bir bavula bütün yazlık kıyafetlerimi doldurdum.Pek düzenli değilimdir.Peki terastaki çiçeklerim.Babamı sıkı sıkı tembihledim.Katy Teyze tavuk çorbası yapmıştı.Bavulu hazırladıktan sınraMutfağa tekrar indim ve gözüme kestirdiğim iki kase gibi duran tavuk çorbasını bitirdim.Kendime gelmiştim.Babamın yanına gittim.Oturma odasında oturmuş beni bekliyordu."Ben hazırım"."Tamam tatlım".Bavulu aldı.Bende masada duran şarjı ful dolu Mp5'imi aldım.Arabada bana gideceğimiz yeri anlattı.Oraya özel çocuklar girebilirmiş falan filan.Annem hakkında da birşeyler anlattı.Çok güzelmiş...Anlattıkları bittikten sonra Katy Perry dinlemeye başladım.Ama babam Mp5 i alıp cebine koydu.İtiraz edemeden arabayı bir kenara çekti."Şu dağı aşmalıyız"."Büyük bir zevkle baba."Bavulu aldı.Bayağı yürüdük.En sonunda Camp Half-Blood yazan bir yer gördüm.İşte orasıydı.Önünde bir Çam Ağacı vardı.Babamla sarıldık vedalaştık.Ben içeri girdim.İşte burası Melez Kampı'ydı!