Sabah erkenden kalkmıştım. Ayaklarımı uzatmış öylece oturuyordum. Birazdan kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Geçen gün tanıştığım Emily'nin kulübesi olan Hera Kulübesi'ne ziyarete gidecektim. Daha çok erken olmasına rağmen erkenden hazırlanarak, hemen gitmek istiyordum. O yüzden uzandığım yatağımdan doğruldum. Hemen dolabımın önüne geçmeli, ne giyeceğime karar verip, kulübemden çıkmalıydım.
Dolabıma biraz bakınmanın ardından üstüme, tam da havaya uygun kısa bir şort ve ince bir t-shirt geçirdim. Saçımı da tarayarak açık bıraktım. Son bir kez aynada kendime baktım ve hazır olduğumu fark ettim. Ardından odamdan çıkarak merdivenlerden aşağı indim. Kulübede pek ses yoktu. Sanırım ilk uyananlardan biri bendim. Kulübenin kapısına ulaştığımda sessizce kapıyı açarak dışarı çıktım. Adımlarım gayet normalken yürümeye başladım. Dışarısı epey sıcaktı. Vakit kaybetmeden direk Hera Kulübesi'ne gitmek istiyordum. Bu sebeple adımlarımı hızlandırdım ve sonunda Hera Kulübesi'ne gelmiştim. Kulübenin önünde durdum ve kapıyı çaldım. Aradan geçen birkaç dakikalık bir sürenin ardından kapı açıldı. Kapıyı açan Emily idi. Her zamanki gibi yüzü gülümsüyordu. İçeriyi işaret ederek beni davet etti. Kafamı sallayarak içeri geçtim. Her kulübe gibiydi Hera Kulübesi'de. Tabii ki her kulübenin kendine özgü birkaç özelliği gibi farklı şeyler de vardı. Ama çok temiz ve toplu görünüyordu. İçeriye geçerek bir yere oturdum. Ardımdan Emily geldi. ''Hoş geldin Lily!'' diyerek o derin sohbetimize başlamış olduk. Bende hemen Emily'e karşılık verdim. ''Hoş bulduk Emily. Kulübeniz ne kadar da güzelmiş.''