Kamptan kaçıp evime gitmeyi düşünmezdim bile. Zaten niye gideyim ki, o adam bana kötü bakmıştı. Ancak o sabah gazeteyi okuyunca gitmeye karar verdim. Kulübeye hem ölümlü, hem de Olimpos gazetesi gelirdi. Salonda gazetemi okurken, birden o adamı gördüm. Haberi okuyunca şok oldum desem az kalır. Evde yangın çıkmıştı ve şu açıklamayı yapmıştı '' Olivia, o şu an özel bir yerde. Ona kötü davrandım ve buraya gelmesini istiyorum. Açıklayacaklarım var. '' diyordu. Benim burada olduğumu nereden biliyordu? Bana neyi açıklayacaktı. Sonra ki her şey ışık hızıyla olup bitti. Ayı anda New York'a gitmeye karar verdim ve anında odama çıktım. Hemen üstüme rahat bir şeyler giyip, çantamı hazırladım. Çantama biraz ambrosia ve nektar koyup, yanıma annemin verdiği yüzüğü almayı unutmadım. Bu yüzük beyaz safirdendi ve istediğim zaman istediğim silaha dönüşebiliyordu. Tabi bu silahlar hançer,kılıç ya da kalkan olursa. Parmağıma taktığımda ilk bir kaç saniye renk değiştirdi ve sonra parlamaya başladı. Her şeyim hazırdı fakat oraya yetişmeme olanak yoktu. O anda aklıma Glimt geldi. Anında ahıra koştum ve altın sarısı kanatları olan güzel pegasusumu buldum. Bana şeker bekler gibi bakıyordu ancak zaman yoktu. Hemen pegasusuma olayı anlatmaya başladım,'' Bak Glimt, gazetede bir haber vardı ve üvey babamıne vinde yangın çıkmış, Beni çağırıyordu. Hemen kamptan kaçmamız gerek.'' diyerek olayı özetledim. Pegasusum eğildi ve sırtına atladığım anda koşmaya başladı. Ahırdan çıkınca bieaz dengemi kaybettim ancak uçmaya başlayınca dengemi yeniden sağladım. Çok güzel uçuyorduk normalde bunun keyfini çıkarabilirdim ancak şu an bunu düşünecek durumda değildim. Çok merak ediyordum, bana neyi açıklayacaktı? New York'a varana kadar aylar geçmiş gibi geldi. Evi bulamaız biraz uzun zaman aldı ama sonunda oradaydık. Anında pegasusumun sırtından atlayarak eve koştum. Eve biraz uzak inmişti pegasusum çünkü sisin ardından, göremeyen insanlar,onu altın bir ferrari gibi görebilirdi. Olay yerine vardığımda polislerden biri karşı çıktı,''Dur bakalım küçük hanım,buraya giremessin!'' karşı çıkarakkozumu kozumu kullandım, '' Ben kimim biliyor musun? Olivia! '' '' O zaman durum değişir, içeri!'' Eve doğru koştum. İster istemez eski odamın penceresine baktım. Kül olmuştu ve içi burkuyordu. Herkes bana bakıyordu ve bir haber spiker, kameralara konuşuyordu,''Ben haber sunucunuz Sophia, aldığımız bilgiye göre Olivia şu an burada'' Bazıları bana laf atıyordu ancak onlara aldırmadan adamın yanına gittim. Gittiğimde hiç merhaba felan demeden olaya girdim '' Açıkla'' Çok kötü durumdaydı. Zar zor gülümseyerek konuştu ve '' Olivia, hep bir ailen olmadığını sandın ancak bir baban vardı. Babanla ben iyi arkadaştık. Sen doğunca Tanrılar babanı test ediyorlardı ve bunun için seni yetim haneye bırakmalıydı.'' Şoka girmiştim ancak tek kelime etmeden dinledim.'' Ben sisin ardından görebiliyordum ve seni yetimhaneden almaya karar verdim. Senin için her şeyi hazırlamıştım ancak Tanrılar bana sana kötü davranmam gerektiğini,bunun sonucunu anlayacağımı söyledi. Bu yüzden sana kötü davrandım. Şu an nedenini senin anlaman lazım.'' dedi ve hayata gözlerini yumdu. Göz yaşlarıma hakim olamıyordum.