Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yeraltına Doğru

Aşağa gitmek 
+3
Kathie Mitchiel Davies
Lena H. Bryce
Andrea Grace Harvey
7 posters
YazarMesaj
Andrea Grace Harvey
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Andrea Grace Harvey


Mesaj Sayısı : 609
Kayıt tarihi : 18/01/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimePaz Haz. 12, 2011 3:21 am

Sıkıcı bir güne sıkıcı işler yaparak başlamıştım yine.Kalkar kalkmaz disiplinli Athena çocuğu kılığıma bürünmüş yatağımı toplamaya başlamıştım.Bu sıralar kamp çok durgundu.Yaza girmemize rağmen henüz herkes kampa dönmemişti bile.Kısa bir süre sonra bu durumun geçeceğini umut ediyordum.Kamp eski heyecanlı günlerine, göreve çıkan melezlerle dolu zamanlarına geri dönecekti.Yatağımı yapmış, otururken içimden bunları geçiriyordum.Odamdan çıkmış mutfağa doğru ilerlerken bugün heyecan namına ne yapabileceğimi düşünmeye çalışıyordum.Dersliklere gitmek bile artık sıradan gelmeye başlamıştı.Belki de sinir olduğum bir melezi arenaya davet etmeliydim, kim bilir ? Ya da Ares çocuklarıyla beraber birilerinin kafasını tuvalete sokabilirdim.Neler saçmalıyordum acaba ? Dolaptan çıkardığım elmadan bir ısırık alırken soğuktan dişlerimin sızıldadığını hissedebiliyordum.Mutfaktan içeri kardeşim Dave girdiği sırada kapı ısrarla çalınmaya başlamıştı.''Ben bakarım.'' diyerek yerimden kalkıp kulübemizin kapısına doğru yöneldim.Kapıyı açtığımda heyecanları gözlerinden okunan iki avcı duruyordu.Ashley ve Lena.Neler olduğunu sormak için sabırsızlanırken Lena durumun ciddiyetini belli eden bir ses tonuyla ''Sanırım bir problemimiz var.'' dedi.Şaşkın şaşkın elimdeki elmadan bir ısırık daha alırken ''İçeri girin.'' dedim.Ashley büyük bir sıkıntıyla kendini koltuğa attı.Lena zaman kaybetmeden anlatmaya başladı.''Bir rüya gördüm.'' Duraklamıştı.Elimdeki elmayı mutfak tezgahına bırakırken ''Herkes rüya görür.'' dedim alaycı bir şekilde.Lena gözlerini devirerek devam etti.''Rüyamda Poseidon vardı.Hem de oldukça kızgın bir Poseidon.Hades'e lanetler okurken Üçlü Yabası'nı çaldığını söylüyordu.'' Sanırım bu günlerdir hayalini kurduğum türden heyecanlı bir göreve benziyordu.Her ne kadar Hades'le uğraşmaya hevesli olmasam da Poseidon'u severdim, ona bir saygım vardı.Annem Athena ile aralarında bir anlaşmazlık olsa da bu ona yardım edemeyeceğim anlamına gelmezdi.Hem gözlemlediğim kadarıyla bu bir yardım teklifi de değildi; bir emirdi.''Sanırım bize yol göründü ha ?'' dedim heyecanlı bir şekilde.Ashley hafif karamsarca ''Evet yeraltına giden bir yol hem de.'' dedi.Lena her zamanki muzip tavrını takınarak ''Endişelenme Ash, Hades'in bize bir şey yapacağını sanmıyorum.Alt tarafı biraz buharlaştırır ve Cerberus'a yem eder.'' diye söylendi.İçten içten kıkırdarken aklıma gelen sorularla tekrar ciddileştim.''Peki Üçlü Yaba'yı aramaya nerden başlıyoruz ve yanımıza kimleri alacağız ?'' diye sordum.Lena oturduğu yerden kalkarak ''İlk durağımız Kolay Ölüm.Poseidon Üçlü Yaba'nın orada olduğuyla ilgili bir şeyler söyledi.Oraya gitmemi istediyse mutlaka bir bildiği vardır.Yanımıza kimleri alacağımız konusunda hiçbir fikrim yok denebilir.'' dedi.Ashley de doğrularak söze girdi.''En azından bir Hades çocuğu alsak fena olmaz.Hiç değilse Hades'in bizi buharlaştırmaması için bir dayanağımız olur.'' dedi.Kulübemizin kapısının önüne gelmiş ayakkabılarımı giyerken ''O zaman grubu toplamaya başlayalım ne dersiniz ?'' dedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lena H. Bryce
Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Artemis Avcısı/Sanat ve Zanaat Eğitmeni
Lena H. Bryce


Mesaj Sayısı : 3383
Kayıt tarihi : 23/01/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimePaz Haz. 12, 2011 4:39 am

''Hades!Seni lanet tanrı!''
Babamın yeşil gözleri her zamankinin aksine nefret saçıyordu.Rüyama girmesi şaşırtıcı değildi;fakat ilk defa bağırıyordu.Buzdan olan sarayda ilerlerken kaymamaya dikkat ediyordum.Onun tahtının karşısına vardığım zaman ''Sorun nedir baba?'' diye sordum merakla.Bana bakınca gözlerindeki nefret biraz olsun azaldı.Elindeki içkiyi yudumlayarak ''Lena,üçlü yabam kayıp.Lanet olası Hades onu çaldı;ve şimdi yer altının derinliklerinde.'' dedi.Biraz soluklandı ve sözlerine devam etti ''Oraya ben inemem;fakat kızım bana yardım edebilir.'' dedi.Bana görevi teklif etmemişti bile.Yine onun isteklerine göre yapacaktım bu işi.Kadehini havaya sallayarak ''Sen bir avcısın,duyguların körelmiş olmalı.Yanına bir Hades çocuğu al,kullan onu.Ve sonra,yabamı bana getir.'' dedi.Deniz sarayının geleceğini bana yükledi ve son bir kez bana bakıp ''Şimdi uyan bakalım.'' dedi.Ellerini iki kez çırptı ve hiçliğe doğru sürüklendiğimi hissettim.
***
Gözlerimi açtığımda yatağımın içimdeydim ve tek duyduğum Lucas'ın odasından gelen horultulardı.Hemen yataktan çıktım ve banyoya koştum.Musluğu sonuna kadar açarken,aynada kendime baktım.Suratım bembeyazdı.Yüzüme soğuk su çarptım ve pijamalarımla hemen Ash'in yanına gittim.Onu delicesine sallarken ''Ash,uyan!Baykuş kafaların yanına gitmemiz lazım!'' dedim.Ash bana sinir olmuş bir şekilde yataktan kalktı ve ''Sorun ne?'' dedi.Telaşla ''Poseidon,bana bir görev verdi.Birkaç kişi toplamamız lazım!Andy'e haber verelim.Sonra da başkalarını buluruz.Haydi,kıpırda!'' dedim.Hemen üstümüze bir şeyler geçirdik ve Athena Kulübesi'nin yolunu tuttuk.Ash kapıya deliesine vuruyordu.En son Andy kapıyı açtı.Endişeli bir tonda ''Sanırım bir problemimiz var.'' dedim.Andy'nin gözleri kocaman açılmıştı.Elmasından kocaman bir ısırık alıp ''İçeri girin.'' dedi.İçeri girer girmez anlatmaya başlamıştım.''Bir rüya gördüm.'' biraz duraksadım.Babamla olan konuşmamız hala tüylerimi ürpertiyordu.Ben şok içinde düşünürken Andy alaycı bir tonda ''Herkes rüya görür.'' dedi.Gözlerimi devirerek anlatmaya devam ettim.''Rüyamda Poseidon vardı.Hem de oldukça kızgın bir Poseidon.Hades'e lanetler okurken Üçlü Yabası'nı çaldığını söylüyordu.'' dedim.Andy'nin korkmasını ya da şaşırmasını falan bekliyordum;ama onun bakışlarında daha çok heyecan ve ciddiyet vardı.Hevesle''Sanırım bize yol göründü ha ?'' dedi.Ashley hayal kırıklığıyla ''Evet,yeraltına giden bir yol hem de.'' dedi.Ortamı yumuşatmak istercesine ''Endişelenme Ash, Hades'in bize bir şey yapacağını sanmıyorum.Alt tarafı biraz buharlaştırır ve Cerberus'a yem eder.'' dedim.Andy hafifçe gülümsedi;fakat birkaç saniye içerisinde bu gülümseme yerini ciddiyete bıraktı.''Peki Üçlü Yaba'yı aramaya nerden başlıyoruz ve yanımıza kimleri alacağız ?'' diye sordu.Rahat koltuktan kalktım ve ''İlk durağımız Kolay Ölüm.Poseidon Üçlü Yaba'nın orada olduğuyla ilgili bir şeyler söyledi.Oraya gitmemi istediyse mutlaka bir bildiği vardır.Yanımıza kimleri alacağımız konusunda hiçbir fikrim yok denebilir.'' dedim.Ashley de doğrularak söze girdi.''En azından bir Hades çocuğu alsak fena olmaz.Hiç değilse Hades'in bizi buharlaştırmaması için bir dayanağımız olur.'' dedi.Andy çoktan ayakkabılarını giymeye başlamıştı.''O zaman grubu toplamaya başlayalım ne dersiniz ?'' dedi.
Kulübelerin 'U' şeklinde dizildiği alanda volta atarken aklıma muhteşem bir fikir geldi.''Neden Nina'yı yanımıza almıyoruz?Hem Hades kızı,hem de bir tanrıça!'' dedim heyecanla.Andy ve Ash de bu fikrimi onayladılar.Hemen Nina'ya odaklandım.Duygu bağımız olduğu için telepatik yollarla haberleşebiliyorduk.Nina Kolyesi aracalığıyla yanımıza ışınlandı ve havalı bir şekilde ''Demek bu sevimli melezlerin bana ihtiyacı var.'' dedi.Ben ona rüyamı anlatırken,o kolyesini ovuşturarak çevremizde geziniyordu.Rüyamı anlatmayı bitirdiğimde duraksadı ve ''Yeterli değil,yani sayımız.Cerberus'la uğraşmak için daha fazla kişiye ihtiyacımız var.'' dedi.Ashley merakla sordu.''Ne kadar mesela?'' dedi.Nina buz gibi gözlerle ona döndü.''On kadar.'' dedi.Andy ve ben şaşkınlıkla birbirimize baktık.Telaşla ekibimize baktım.Sadece dört kişiydik.''Tanrılar savaş ilan etmeden ekibi toplasak fena olmayacak!'' dedim aceleyle.Hepimiz farklı kulübeleri gezmeye başladık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kathie Mitchiel Davies
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Artemis Avcısı/Parti Organizatörü
Kathie Mitchiel Davies


Mesaj Sayısı : 443
Kayıt tarihi : 20/12/10

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimePaz Haz. 12, 2011 11:16 am

''Ash,uyan!Baykuş kafaların yanına gitmemiz lazım!''.Gözlerimi açtığımda Lena tepemde dikilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu.Normalde sabahın bu saatinde hayatta uyanmazdım ama Lena çok telaşlı görünüyordu.Ne olduğunu merak ederek yatağımda doğruldum ve "Sorun ne ?" dedim.''Poseidon,bana bir görev verdi.Birkaç kişi toplamamız lazım!Andy'e haber verelim.Sonra da başkalarını buluruz.Haydi,kıpırda!'' diyerek beni yatağımdan kaldırdı.Ben neye uğradığımı anlamasam da bir şeylerin ters gittiğini farkedebilmiştim.Bu yüzden itiraz etmeden hazırladım ve Athena Kulübesi'ne doğru yola koyulduk.Kulübeye vardığımda kapıya deli gibi vurarak birilerinin açmasını bekledim.Andy kaıyı açtığında Lena heyecanla ''Sanırım bir problemimiz var.'' dedi ve içeri daldı.Hemen koltuğa yerleşip anlatmaya başladı ''Bir rüya gördüm.''.Andy alaycı bir şekilde ''Herkes rüya görür.'' diye cevap verdi.Lena aldırmadan ''Rüyamda Poseidon vardı.Hem de oldukça kızgın bir Poseidon.Hades'e lanetler okurken Üçlü Yabası'nı çaldığını söylüyordu.'' dedi.Andy heycanlı bir şekilde ''Sanırım bize yol göründü ha ?'' dedi.Ben henüz bu kadar aksiyona alışkın olmadığım için gergindim.''Evet,yeraltına giden bir yol hem de.'' dedim.Ortam gerildiği için Lena bir şeyler söylemeye devam etti.Ben heyecandan bütün konuşulanlara odaklanamasam da ne yapmamız gerektiğini anlamıştım.''En azından bir Hades çocuğu alsak fena olmaz.Hiç değilse Hades'in bizi buharlaştırmaması için bir dayanağımız olur.'' dedim ve bizimle gelecek başka kişiler de bulmak için dışarı çıktık.Kamp Meydanında birilerini ararken Lena ''Neden Nina'yı yanımıza almıyoruz?Hem Hades kızı,hem de bir tanrıça!'' dedi.Mantıklı bir öneriydi.Hem yanımızda o olduğu için korkum biraz da olsa geçerdi.
Kısa bir süre sonra Nina yanımızda belirdi ve ona sorunu anlattık.Nina hemen çözüm üretmeye çalışarak ''Yeterli değil,yani sayımız.Cerberus'la uğraşmak için daha fazla kişiye ihtiyacımız var.'' dedi.Ben merakla ''Ne kadar mesela?'' diye sordum.Aldığım cevap karşısında ise çok şaşırmıştım.''On kadar.''Görünüşe göre çok zor bir görev olacaktı.
Biz henüz dört kişiydik ve daha çok kişiye ihtiyacımız vardı.Zaman kaybetmeden birbirimizden ayrıldık ,göreve gelecek birilerini bulmaya çalıştık.Ben bir süre düşündükten sonra Lucas'ı çağırmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm.Abimiz olarak bizim yanımızda olmayı kabul ederdi.Koşarak kulübeye geri döndüm.Lucas'ın odasına dalarak olan biten her şeyi ona da anlattım.Onu göreve gelmeye ikna ettikten sonra birlikte kulübeden çıkıp diğerlerini aramaya başladık.Tam Ares Kulübesi'nin önünden geçerken aklıma Chris geldi.Bence o da bu göreve gelmeyi kabul edebilirdi.En azından şansımı denemeliydim.Lucas'a sen meydana git ben birini daha getireceğim dedim ve Ares Kulübesi'ne yöneldim.Kapıyı çalmam ile açılması bir oldu.Bugün kaıları hep istediğim kişiler açıyordu.Chris'i görünce "Günaydın.Poseidon için bir göreve çıkıyoruz.Sen de gelir misin?" dedim.Biraz ani bir giriş olmuştu ama anlatacak vakit yoktu.Chris "Tabi ki gelirim de ne görevi bu ?" dedi.Diğerlerini daha fazla bekletmemek için "Yolda anlatırım." dedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nina Sayers
Küçük Tanrıça
Küçük Tanrıça
Nina Sayers


Mesaj Sayısı : 510
Kayıt tarihi : 10/04/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimePtsi Haz. 13, 2011 2:39 am

Gözlerimi açtığımda kendimi bilindik siyah mermerli,kasvetli ve boğucu bir havaya sahip olan yer altı sarayında buldum.Ne yazık ki rüyada iletişim kurmanın dezavantajları da vardı.İstediğiniz kıyafeti giyememeniz gibi...Üstümdeki beyaz,uzun elbiseyi çekiştirerek upuzun ve ürkütücü merdivenleri çıkmaya başladım.Hades'e söylemem gerekenler vardı;beni gerçekten öfkelendirmişti.Annemi bana söylemek yerine,aptal bir taşın üstüne büyü yapmamı istemişti.Üstelik bunun için kan gerekiyordu!Öfkenin de verdiği hızla merdivenleri hemen çıkıverdim.Siyah,parlak mermerin üzerinde yürürken beyaz elbisenin sürünmesine izin verdim ve zarifçe sarayın taht odasına doğru yürüdüm.

''Ah,Nina!Demek öğrendin!Artık sen de aşağılık bir pislik olduğumu düşünüyorsun!''
Hades her zamankinin aksine,tahtında oturmuyordu.Ayaktaydı,ve bana arkası dönüktü.Elindeki gümüş kadehte altın renkli sıvıyı,ambrosia'yı,yudumluyordu.Kafasını hafifçe sola doğru çevirerek omzunun üstünden bana baktı.Sonra hafifçe güldü ve yavaşça bana doğru döndü.Küçük sehpaya doğru yürüdü ve bir gümüş kadeh aldı.İçine ambrosia dökerek bana verdi ve derin bir soluk aldı.
''Evet tatlım,aşağılığın teki olduğumu biliyorum.İstediğini söyleyebilirsin.Ama şu an sana ihtiyacım var.''
Ne demek istediğini anlamamıştım.Ben buraya kızıp bağırmaya gelmiştim;ama o yine bakışlarıyla,sözleriyle ve babacan tavırlarıyla beni yumuşatmıştı.Phoebe ve Hades kızı için fazla iyimser olmalıydım.Düüncelerimden uzaklaşarak tekrar Hades'e döndüm.
''Ne konuda yardım istiyorsun?''
Duygula bakışları telaşla büyüdü ve parıldayan gözlerle bana baktı.
''Poseidon'un üçlü yabası,yer altında.'' dedi ve benim şaşkın suratıma gülümseyerek devam etti.
''Hayır,onu ben çalmadım.Yer altında,bir şeyler oluyor ve ben hala bunu çözmüş değilim.Belki Kronos'un adamlarıdır,bilmiyorum.Tek bildiğim,belli belirsiz bir gücün yabayı buraya çektiği ve senin yabayı bulman gerektiği,canım.''
Şaşkınlıkla onu dinledim.Hades olabilirdi;ama o benim babamdı ve onu tanıyordum.Ona güvenmem gerektiğini biliyordum.
''Poseidon çokten melezleri örgütlemiştir.Onları yabayı bulma konusunda yardım et ve sanki hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi davran.''
Anlayamıyordum!Madem omasumdu,neden ben onu savunamıyordum!Hades ambrosia'dan büyük bir yudum daha aldı.
''Çünkü bir savaş çıktığında,senin başın derde girmemeli.''
Duygusal bakışlarını bana çevirdi ve yavaş adımlarıyla yaklaştı.Alnıma baba sevgisiyle dolup taşan bir öpücük kondurdu.
''Günaydın.''
xxx
''Rüyamda Poseidon vardı.Hem de oldukça kızgın bir Poseidon.Hades'e lanetler okurken Üçlü Yabası'nı çaldığını söylüyordu.''
Lena heyecanla bana rüyasını anlatıyordu.Hades'e lanetler okuyormuş,hah!Bazen Poseidon Hades'ten daha vicdansız oluyor!
Lena hızlıca rüyasının ayrıntılarını anlatmaya koyuldu;onu dinlemiyordum.Sadece kolyemi ovuşturup çevrelerinde volta atarak dinliyor gibi görünüyordum.Zaten olanları biliyordum,üçlü yaba yer altındaydı.Bu kadar basit.Sadece yabayı bulup Poseidon'a vermeli,ve Hades'in suçsuzluğunu kanıtlamalıydım.Lena anlatmayı kestiğinde,keskin bir tavırla arkamı döndüm ve açıklamaya koyuldum.
''Yeterli değil,yani sayımız.Cerberus'la uğraşmak için daha fazla kişiye ihtiyacımız var.''
Ashley merakla bana baktı,kafası karışmış gibiydi.Bu genç ve acemi melezler yer altına kolaylıkla inip Hades'le konuşabileceklerini sanıyorlardı.Ben bile Hades'le rüyamda konuşuyordum,Morpheus sağ olsun!
''Ne kadar mesela?''
Duygusuz bir tonda kafamdaki rakamı söyledim.
''On kadar.''
Sayıyı söyler söylemez hepsinin gözleri büyüdü.Cerberus'la üç kişi savaşmayı düşünmüyorlardı heralde...Bunu üzerine hepimiz farklı taraflara ayrıldık ve cesur melez arayışına girdik.Onlar kulübelere yönelirken,ben okçuluk alanına gittim.Cesur melez bulmak için mükemmel bir yer!
Alana girer girmez gözüme birini kestirmiştim bile!Chelsea Evans...Onu Artemis kulübesine yardım ettiğim günlerden hatırlıyordum.Bana pasta yapmıştı.Üstelik sonra hepimiz sarhoş olmuştuk.Ne çılgın bir gündü ama!İşte benim de böyle çılgınlıklara ihtiyacım vardı.Koşarak Chels'in yanına gittim.
''Cesur musun?''
Şok içinde bana baktı.
''Şey,evet.''
''Benimle gel.Hatta yanına birini daha al.''
Chelsea hiç bir şey demeden arkasına döndü ve koşmaya başladı.Döndüğünde yanında bir Hera çocuğu vardı.Tabi manevi çocuğu,Olimpos'ta işler biraz karışık da şu sıralar...
''Meraba,ben Emily.Sizinle tanıştığım için çok...''
''Heyecanını göreve sakla.Haydi gelin,kılıç talimi alanına gidiyoruz.''
Üçümüz okçuluk alanından ayrılıp,artistik bir şekilde kılıç talimi alanın gelmiştik.On dört melez,ikişerli gruplara ayrılmıştı.Yedi grubu da dikkatle izledim.En sonunda iki melezi gözüme kestirmiştim.İki melez...Her çift mutlaka birbirini eliyordu;ama bunlar o kadar iyiydi ki,yarım saattir birbirlerini eleyememişlerdi.Hemen yanlarına gittim.
''Merhaba ölümlüler,adınız ne?''
'Ölümlü' tabirine alışık görüüyorlardı.Bir tanesi ''Ben Gregor ve Nyks kızı Adreanna.'' dedi.
''Güzel,ben de Nina.Gregor,Adreanna;benimle gelin.''
Hiç itiraz etmeden benimle geldiler.Yolda onlara olanları anlattım;Hades'in masum olduğu kısım hariç tabi.Onlar heyecanla aralarında konuşurken kulübelerin olduğu alana varmıştık.
Andy,Lena ve Ash yanlarında iki melezle geri döndüler.İkisini de tanıyordum.Lucas bana çekingen bir tavırla baktı ve ''Melez bulma konusunda iyisin.'' dedi.Ona gülümsedim ve ''Nerede aradığına bağlı.'' dedim.Sonra yanımdaki melezleri onlara tanıttım.
''Bunlar Chelsea,Emily,Gregor ve Adreanna.''
Çoğu birbirini tanıyordu zaten.Ashley memnuniyetle gruba baktı.
''Artık on kişi olduğumuza göre,Kolay Ölüme gidebiliriz.''
Herkes onayladı;fakat birden yine yüzlerini buruşturdular.Gregor umutsuzca
''Yer altı Dünyası'nın girişi Los Angeles'ta.Orası uçakla beş saat.''
''Dert ettiğinz şey bu mu?Şimdi hepimiz el ele tutaşacağız.''
İlk başta şaka yaptığımı sandılar;fakat sonra ciddiyetimi anlayıp dediğimi yaptılar.
Herkes benimle temasa geçince kolyemi avuçladım ve yer altında olmayı diledim.
Gözlerimi açmadan birkaç saniye önce Kerberus'un hırlamasını duyabiliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucas Matthew Price
Artemis'in Manevi Oğlu
Artemis'in Manevi Oğlu
Lucas Matthew Price


Mesaj Sayısı : 178
Kayıt tarihi : 26/03/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimeSalı Haz. 14, 2011 4:14 am

Gözlerini tavana dikmiş bir şekilde yatağında hareketsizce uzanıyordu. Gün boyunca hiç bir şey yapmamıştı,yapmayıda planlamıyordu. Zaten hala burada olmasının bir saçmalıktan ibaret olduğuna inanıyordu. Sinirli bir iç çekiş ile yatağında yatağında ters döndü ve gözlerini kapadı. Günlerdir göğüsü ve elleri acı ile yanıyordu. Neler olduğunu bilmiyordu ve bu bilinmezlikten az da olsa korkuyordu. Acı ile bir nefes verdikten sonra ruhunun derinliklerinde ki Moon yalvarırcasına '' Yeter artık Luke! Lütfen revire git. Acı çektiğini görmek istemiyorum. '' dedi. Lucas Moon'un dediklerini duymazdan gelerek yatağından kalktı ve sendeleyerek odasındaki pencerenin yanına gitti. Zorda olsa pencereyi açmayı başardı ve vücuduna vuran soğuk rüzgar ile azda olsa rahatladı. Yavaş yavaş doğrularak sırtını dik duruma getirdi ve '' Sorun yok. '' dedi kendi kendine. Her ne kadar kendi kendine konuşmuş gibi gözüksede ruhunun derinliklerindeki oda arkadaşını teselli etmeye çalışıyordu. Kısa bir süre sessizce dışarı baktıktan sonra odasının kapısını açtı ve yarı çıplak bir şekilde kulübenin mini bar'ına yöneldi. Hevesle barın kapağını açıp sevdiği içeceklerden birisini kaptı ve barın kapağını kapattı. Kapağı kapatmasıyla birlikte avcılardan Ashley'nin endişeli yüzüyle karşılaştı. Ashley endişeli bir şekilde olanları anlattı ve görevde onlara yardım edip edemeyeceğini sordu. Lucas anlattığı olaylar yüzünden yüzünü buruştururken Ashley'i onayladı ve her zamanki savaş kıyafetlerini giydi. Her ne kadar isimleri savaş kıyafetleri olsada giydiği şeyler kamufulaj renkli bir kapri ve gümüş renkli bir t-shirttü. Hızlı bir şekilde Artemis'in ona verdiği kemer tokasınıda yanına alıp kulübeden dışarı çıktı. Kulübeden dışarı çıkmasıyla yaklaşık 9 ya da 10 melezin heyecanlı bir bekleyiş içinde olduğunu gördü. Yüzüne her zamanki ifade maskesini takıp sahte bir gülücük ile yanlarına gitti. Belliki herkez bir kaç melez bulmuştu ama en çok kişi bulan tanrıça Nina idi sanırım. Şaşırtıcı derecede kulübemizde zaman harcayan Nina bu görevide kaçırmamışı. Grub hazırlıklarını bitirirken Lucas'da çekingen bir tavırla Nina'ya ''Melez bulma konusunda iyisin.'' dedi. Nina gülümseyerek cevap verdi ve '' Nerede aradığına bağlı.'' dedi. Lucas kafası ile Nina'yı onayladı ve kendini hafifçe gruptan dışlayarak kimseye farkettirmeden ruhunun derinliklerindeki evcil hayvanlarına '' Bu iş normal bir iş olmayacak. Hazırlıklı olun. diye komut verdi ve Herkezin el ele tutuştuğunu gördü. Son anda o da Lena'nın elini kavradı ve garip ışıldama hissine kapıldı. Gözlerini açtığında yeraltı dünyasının bilindik boğuculuğu ile karşılaştı. Ama onun dikkatini çeken başka bir şey daha vardı. Bir hırıltı sesi kulağını tırmalarken kafasını hafifçe kaldırdı ve yeraltının bekçi köpeği Cerberus ile karşılaştı. Cerberus sinirli bir şekilde hırlayıp Lucas ve diğerlerine doğru yaklaşırken Lucas'ın sırtında ani bir parıldama oldu. Annesinin hediyesi aktive olmuştu ve ruhunun derinliklerindeki Cerberus ile aynı boyda olan birisi siyah birisi beyaz iki kaplan ortaya çıkmıştı. İkiside Lucas'ı koruyucu bir tavırla saklamış ve hırçın bir hırıltı ile Cerberus'a bakıyordu. Night adındaki siyah kaplanı gözlerini birkaç saniyede olsa Lucas'a kaydırdı ve Cerberus'a saldırdı. Moon adındaki beyaz kaplanı ise daha sakin bir şekilde Lucas'ı korumaya devam ediyodu ama Night'ıda Cerberus ile savaşmaya tek başına göndermeyi istemiyordu. Lucas elini Moon'un gövdesine koyup. Sessizce düşünmeye başladı. Night haricinde kimsenin duyamayacağı telapatik konuşmalarından birini yapıyorlardı.'Gitmelisin ve ona yardım etmelisin Moon! ' diyordu Lucas içinden ama Moon her zamanki gibi bir anne modeli gibi Lucas'ı dahada vücudu ile saklayarak hırlamaya devam ediyorrdu. Nighr güçlü bir savaşçı idi ama Cerberus'u tek başına yenmesi çok zordu. Night savaşta gittikçe zorlanırken Lucas Moon'a daha otariter bir şekilde 'Ona yardım etmelisin! ' diye düşündü. Moon bu sefer itiraz etmeden Cerberus'a hızlı ve emin bir şekilde saldırdı. Bu sefer dengeler değişmişti. Cerberus gittikçe yavaşlıyor ve güç kaybediyordu. Night'ın sert darbesi ile birlikte yere düşen Cerberus kalkmaya çalışırken Moon pençesini Cerberus'un boğazına dayadı ve kalkmasını engellerken nefes almasınıda engelledi. Moon teredütsüzce pençesini bastırırken Night'ta pençelerini ve dişlerini aktif bir şekilde kullanıyor ve Cerberus'un yaralanmadık yerini bırakmıyordu. Evcil hayvanları vahşice savaşırken Lucas kafası Nina'ya çevirdi ve '' Cerberus'u uyutsan iyi olur yoksa kaplanlarım onu tartarus'un en derinliklerine yollayacak. '' dedi. Nina sinirlenmiş ve şaşırmış bir ifade ile ellerini iki yana açarak bir büyü yaptı ve Cerberus'un gözlerinin ağırlaşmasını sağladı. Cerberus'un uyuya kalması ile birlikte Lucas'ın yanına geri dönen Night ve Moon sevgi dolu bir şekilde burunlarını Lucas'ın kafasına değidirdi ve yeniden bir ışık parçasına dönüşerek Lucas'ın sırtına girdi. Lucas yine sahte bir gülücük ile yanındaki melezlere baktı ve '' Gidiyor muyuz? Gitmiyor muyuz? '' diye sordu yürümeye başlarken. Her şey bir anda geliştiği için tüm herkez çok şaşkındı ama Lucas'ın gittikçe uzaklaşması üzerine hepsi üzerlerindeki şaşkınlığı atarak yürümeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Chelsea Cocteau-Evans
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Chelsea Cocteau-Evans


Mesaj Sayısı : 324
Kayıt tarihi : 20/03/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 5:08 am

Tanrıların bitmek bilmeyen güç savaşı gene başlamıştı. Birbirlerinin değerli eşyalarını çalıyordu. Geri bulmaları için de melezleri kullanıyorlardı. Acaba tanrılar ayak işleri için mi çocuk yapıyorlardı? Sessizce kılıcımı hazırladım ve tabii ki ok-yay takımımı. Bunu sırf Lena istedi diye kabul etmiştim. Yoksa işim olmazdı tanrıların görevleriyle, zor da kalmadıkça. Poseidon’un yabasını arayacaktım. Sessizce bizimle gelecekleri bekliyordum. Kısaca selamlaşıyorduk, fazla konuşmaya niyetim yoktu. Bir an önce görev bitsin diye dualar ediyordum. Gelenleri görünce şok olmuştum tam on kişi olmuştuk. Posedon’un yabası için 10 kişi uğraşacaktım. Lanetler okuyarak yürümeye başladım. Bir gün bir tanrı tarafından cezalandırılmazsam iyidir. Sonunda tanıdık yüzleri görünce rahatlıyordum. Yanımızda Nina da vardı. “El ele tutuşun.” Dedi. Gölge yolculuğu yapacaktık. Bu çok fenaydı. “Gözleri kapatın” dedi. Açtığımızda midem bulanıyor, başım dönüyordu. Dengemi kaybetmemek için Andrea’ya tutundum. Kendime gelince Önümdeki koca köpeği gördüm. Bu Cerberus’tu. “Cici köpek sakin olsa iyi olur.” Dedim sessizce. Diğerlerine göre biraz arkadaydım. Adımlarımı sıklaştırarak gruba yetiştim. Lucas en önde gidiyordu. Aslında yol göstericimiz Nina’ydı fakat Lucas onun önüne geçiyordu. İkisi arasında ufak bir çekişme var gibiydi. Birden Lucas’ın en yakın arkadaşları olan Moon ve Night belirdi. Hatırladığım kadarıyla Moon beyaz olandı haliyle diğeri de Night’dı. Night, Cerberus’a saldırmaya çalışıyordu. Zorlanıyor gibiydi. Lucas’ın suratı değişik bir şekiller alıyordu. Sonunda Moon da Night’ın yanına gitti. İkisi de saldırmaya başlamıştı. Cerberus’un ikisiyle baş etmesi zordu her ne kadar 3 başlı olsa da. '' Cerberus'u uyutsan iyi olur yoksa kaplanlarım onu Tartarus'un en derinliklerine yollayacak. '' dedi kazanmış bir tonla. Nina garip bir bakış attı ama Lucas’ın keyfi yerindeydi. Cerberus yavaş yavaş uyumaya başlamıştı. Göz kapaklarına biti binmiş gibi kapanıyordu. Sonunda salyaları akarak derin uykuya daldı. Kaplanlar ışık halini alıp tekrar Lucas’ın sırtına girdi. '' Gidiyor muyuz? Gitmiyor muyuz? '' dedi kibirli bir sesle. Ne yani bir köpeği durdu diye bu kadar hava atmasına gerek yoktu doğrusu! İlerlemeye başlamıştı bile, en önde gidiyordu. Duracak gibi değildi. Ona yetişmek için hızlandık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Philomela Morgenstern
Hades'in Çocuğu
Hades'in Çocuğu
Philomela Morgenstern


Mesaj Sayısı : 184
Kayıt tarihi : 22/04/11

Yeraltına Doğru Empty
MesajKonu: Geri: Yeraltına Doğru   Yeraltına Doğru Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 6:12 am

    Tanrılar ve onların sorunları. İşte biz melezlerin uğraştığı tek konu buydu. Kendi aralarında halledemedikleri meselelere biz aracı oluyorduk, örnekte görüldüğü üzere de. Poseidon'un üçlü yabası kayıptı ve Poseidon bundan babamı suçlu tutuyordu. Oysa babam sadece bir kez Zeus'un şimşeğini çalmıştı, benim babam aynı şeyi dört beş kez yapacak kadar aptal değildi. Fakat yine de bu macerada onların yanında olmayı kendime borç bilmiştim ve yaklaşık on melezin peşinden yürüyordum. Ölümsüz ablam Nina sayesinde benim henüz tam olarak gerçekleştirmeye başaramadığım gölge yolculuğunu yapmıştık ve benim zaten hamile olduğum için bulanan karnım, gölge yolculuğunun etkisiyle çok daha fazla bulanmıştı ve o an kuskamamak için kendimi zor tutuyordum. Başım dönüyordu, tutunacak birilerini arıyordum. Bir süre gözlerimi kapadım ve açtığımda biraz daha normaldi. Bebeğime zarar vermek de istemiyordum doğrusu. Elim karnımda yürümeye başladım. Mümkün olduğunca Andy'e yakın ilerliyordum çünkü o benim çok iyi dostumdu belki de kampta en çok güvendiğim kişiydi. Yeraltında yürürken yeşil gözlerimle etrafı süzüyordum. Buradan pek haz almıyordum fakat burası benim yuvamdı, babamın olduğu yerdi. Gerçi bu durumda ona gözükmemek iyi olurdu, sinirini benden nasıl çıkarttığını bir tek ikimiz bilirdik. Kısa bir süre titredim ve ardından önümüzde duran Kerberus'u gördüm. Birden ağzım kulaklarıma vardı, gülümsedim minik köpeğe. Onu tanıyordum, hatta onunla çok iyi anlaşıyordum. Geçişimiz için ondan izin isteyebilirdim fakat Artemis'in manevi oğlu Lucas, benden önce davranmıştı. Nina'ya döndü ve anlatmaya başladı. "Kerberus'u uyutsan iyi olur yoksa kaplanlarım onu Tartarus'un derinliklerine yollayacak." Sanki burada ikinci bir Hades çocuğu yokmuş gibi davranıyorlardı fakat pek de umursamıyordum, buna alışmıştım. Bir süre sonra koca köpeğin gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı, Lucas da zaten dik duran vücudunu daha da dikleştirmişti. Gözlerimi devirerek yere baktım ve ofladıktan sonra diğerlerinin peşinden yürümeye devam ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeraltına Doğru
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bianca| Karanlığa doğru.
» Doğru ya. Benim bir babam vardı.
» Ormana doğru küçük bir gezi.
» Yeraltına Giriş
» Yeraltına Gezi.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Yeraltı Dünyası :: Kolay Ölüm-
Buraya geçin: